† Şåräp † †chuaku †

247 22 12
                                    

† Chuuya nakahara / Akutagawa ryunsouke

Seni kendime sakladım. Hepsini ben hesapladım

Kızıl genç, safir taşını andıran derin ve parlak gözlerini, derin bir tutku ile ona bakan gümüş gözler ile buluşturdu.

Siyahlı oğlanın iki elini kavradı ve havaya doğru kaldırdı, kızıl olan.

"Bu gece.. bizim gecemiz olacak, sevgilim."

"Çünkü bu gün, bizim sevgili olmamızın altıncı yılı."

Ve dudaklarını gerilmiş olan siyahlı oğlanın dudaklarına bastırdı.

İskelenin en ucunda tutkulu bir şekilde öpüşmeleri hüküm sürerken, mehtap'ın ihtişamlı ve parlak ışığı onları aydınlatan tek şeydi.
Durgun denizin hafif bir şekilde esen meltem eşliğinde dalgalanması iki çiftede fazlasıyla huzur veriyordu.

Genç çiftin dudakları birbirlerinden ayrıldığında, kızıl olan çantasından bir şişe özel üretim şarap çıkartarak siyahlı oğlana dönmüştü.

"Royal DeMaria.."

"Oldukça pahalı bir şaraptır. Bu gece, mehtapın altında benimle kadeh kaldırırmısın.. sevgilim?"

Siyahlı oğlan kızılın yüzüne döndü ve gümüşü andıran gözlerini parlak ve derin gözler ile buluşturdu.

Yüzündeki samimi gülümsemesini genişletti, kızıl olan.

Kızıl saçları hafif esen meltem tarafından okşanırken, zariflik ile iskelenin ucuna oturdu ve sevgilisine yanında yer ayırdı kızıl.

Siyahlı oğlan kızılın hemen yanına oturdu ve kafasını omuzu ile buluşturdu. kızıl olan ise iki adet şarap kadehi alarak, kadehlere şarabı doldurdu ve bir tanesini yanında duran siyahlı oğlana uzattı.

Naif bir şekilde kendisine uzatılan kadehi aldı siyahlı oğlan.

Kafası omuzunda olan sevgilisini elleri ile sardı ve kendi kafasınıda onunkine yaslayarak karşılarında duran ihtişamlı manzaranın tadını çıkardı kızıl.

Uzun süre öyle kaldıktan sonra kızıl olan aniden doğruldu.

"Hey ryu! Şarabını al, aklıma harika bir fikir geldi!."

Siyahlı oğlan meraklı gözler ile kızıla baktı, ve oturduğu yerden doğruldu.

Kızıl, Siyahlı oğlanın elini tuttu ve onu iskeleden uzaklaştırarak durgun bir sahilin kıyısına getirdi..

Denizin kıyısında tahta bir sandal vardı, durgun suyun üzerince zarifçe süzülüyordu.
Kızıl olan naif bir şekilde ufak sandala bindi ve elini siyahlı oğlana uzattı.

Çekingen bir tavır ile kendisine uzatılan eli tutarak ufak sandala bindi, siyahlı oğlan.

Kızıl, tamamen samimi bir şekilde gülümsemesini takındı ve eline sandalın küreklerini alarak durgun suyun üzerinde çevirmeye başladı.

Kısa sürelerin ardından birbirlerine âşık iki genç gözlerden uzak bir yere gelmişlerdi..
Durgun ve zarif denizin ortasında baş başalardı.mehtapın ışığı eşliğinde şaraplarını yudumlarken ortamın tadını çıkartıyorlardı.

Elindeki kadehi ay ışığına doğru kaldırdı ve samimiyetle gülümsedi, kızıl.

Siyahlı oğlan ise meraklı gözler ile havadaki kadehe ve kızıl saçları esen meltem ile dalgalanan gence bakıyordu.

Safir taşını andıran parlak ve derin gözlerini karşısındaki gümüş gözler ile buluşturdu kızıl. Ve hemen ardından konuşmaya başladı.

"Altıncı yılımıza"

Siyahlı oğlan yüzüne zarif bir gülümseme yerleştirdi ve elindeki kadehi kızılınkine yaklaştırdı.

"Şerefe"

"Şerefe"

Ortamdaki sessizliği ikisinin kadehinden çıkan sesler bölmüştü.
Kadehler tokuşturulduktan sonra ikiside şaraplarını yudumladı ve gülümsedi.

Hemen ardından siyahlı oğlan elindeki kadehi köşeye bıraktı ve kızıla yaklaştı, zarif bir şekilde kızılın elindeki kadehi alarak köşeye koydu.. ve kendini sevgilisinin kucağında konumlandırarak kollarını boynuna doladı.

Daha sonra yüzleri yakınlaştı ve ikisininde ağzından aynı cümle çıktı.

"je t'aime chéri"

Ve ikisininde dudakları birbirlerinki ile birleşti.
Ay ışığı ile birlikte bu zarif gece onların gecesi oldu.

Kalopisa  不 BSD One-ShotWhere stories live. Discover now