Bölüm 2

725 75 14
                                    

" peki, şanslı tılsımı kullandınız mı ?" Tüm kwamiler başını iki yana salladı. Tikki somurtarak arkasını döndü.

"- i özledim " Ağzından çıkan baloncuklardan sonra konuşan kwami herkesi sessizliğe boğdu.

Tüm kwamiler olan biteni Adrien'a anlatmıştı. Herkes onları uzun ve zorlayıcı bir sürenin başlayacağının farkındaydı.

" biz de onu özledik tikki, ama onun için güçlü durmalısın. Uğur böceğini kurtaracağız. Tamam mı ?" Küçük kwami genç çocuktan umut alarak başını salladı ve gülümsedi.

" o zaman yok olmuş eiffel'i geri getirelim. Şanslı tılsım!" Küçük elini havaya kaldırdığında hızla yukarıdan aşağıya bir bez parçası düşmeye başladı.

Genç çocuk onu yakalayarak kwamiye verdi. Kwami onu hızla havaya fırlatıp bağıracakken Sass onu durdurdu.

" dur tikki. Bu bezin bir anlamı olmalı, önce onu çözelim. Sonuçta uğur böceğinin tüm şanslı tılsımları bir iş için vâr oldu"

" ama bu sefer bunu yapan uğur böceği değil." Adrien adını bilmediği, keçi kwamisine katıldı.

"  o haklı. Bu tıpkı kaalki'nin gücünü kullanması gibi. Anlamı olmayabilir "

" hayır var, -" baloncuklardan sonra tikki cümlesine devam etti.

" -akumalandıktan sonra bez parçasını gözüne bağlıyordu. Akuma orada değil, çantasında. Bu sadece onun adalet prensesi olmasını sağlayan bez parçası "

" tamam, o zaman çözdük. Şimdi fırlat şunu" plagg'in konuşması ile tikki bağırdı.

" mucize uğur böceği !"

Minik uğur böcekleri harekete geçince tüm kwamiler camdan dışarıya baktı ve sesli bir nefes verdi.

O sırada, tikki sessizce kutusundaki bölmesine girdi ve mucizesine sarılarak uyumaya çalıştı. Enerji kaybetmişti, uyursa  bu olanları bir süreliğine aklından çıkarabilir ve enerji kazanabilirdi.

***

Marinette öfke ile duvarı yumrukladı. Tüm bu olanlar sırasında Gabriel mucizesini aktifleştirmediği için bir şeyi duyamıyor ya da göremiyordu. Hissettiği tek şey başından beri olduğu gibi düz negatif duygu olduğu için harekete de geçmemişti.

Nefes nefese genç kız odasındaki eşyaları dağıtmaya başladı. Dışarıdan bakan biri onu anlayamazdı. O iç savaş geçiriyordu, kendi benliği ile çatışması dışarıya yansıyordu. Malesef, zamanla bir tarafı ağır basmalıydı. Çok geç kalınırsa, ne tarafın ağır basacağı belliydi.

" hepinizden nefret ediyorum, ığh !" Bağırarak ve sinir nidaları çıkararak etrafı dağıtırken gürültüyü duyan anne ve babası şaşkınlıkla kızının yanına gitmişti.

" Marinette, tatlım neler oluyor ?" Korkusu sesine yansıyan kadın, tuhaf bakışlı kızını gördüğünde ellerini hızla ağzına götürdü. Babası çatık kaşlarla kızına ilerlerken kız hırıltılı bir sesle konuştu.

" çıkın hemen odamdan, beni yalnız bırakın ve sakın bir daha buraya adım dahi atmaya tenezzül etmeyin. Sakın !"

" gel sabine " kocası üzgün kadını merdivenlere yönlendirirken kızına döndü. Sakinleşmek için derin nefesler alan kız babasına bir bakış attı.

" ne olduğunu bilmiyorum ama kendine gelsen iyi olur küçük hanım "

Başını salladı genç kız. Babasının gözü önünde yatağına geçti. Yorganı de çekti. Babası üzgünce kızına baktı. Ona ulaşmayı çok istese de kızı kendini kapamıştı.

Princess of justice Where stories live. Discover now