1.7

687 44 34
                                    

Bu bölüm baya uzun oldu ama olaylar da oldu o yüzden ne kadar uzun olduğunu anlamayacaksınız bence 

Sonra Regulus bana "Bu arada ben Regulus Arcturus Black tanıştığıma memnun oldum" "Bende Elizabeth Lupin bende tanıştığıma memnun oldum" daha iyi tanıştık.

Regulus bana "Şey çok hızlı olacak ama ben her gün yürüyüşe çıkıyorum da birlikte çıkabiliriz hem seni daha iyi tanırım hem de artık yürürken yalnız kalmam" dedi ve iyi bir fikir olduğunu düşündüm çünkü hala böyle kalırsam çok kilo alırdım en azından yürüyerek bir şeyler yapabilirdim o yüzden kabul ettim.

"Çok sevinirim davetin için teşekkürler saat kaçta çıkarız ?" dediğimde biraz düşünüp "Bence saat 9 da çıkalım hem yasak olduğu için daha rahat oluruz" "Mantıklı o zaman saat 9 da burada buluşuruz" dedim ve karar verdik.

Bu arada Sirius'a baktığımda farklı bakıyordu ne olduğunu anlamamıştım ama sormamıştım da. Biraz sonra onlara söyleyip dinlenmek için odaya gittim. Odaya gittiğimde şuan için kimse yoktu. Kitap okumaya başladım ve okurken biri odaya girdi.

Baktığımda gelen Remus'du aşırı gergindi ve bir şey oluyordu "Rem ne oldu iyi misin ve ne arıyorsun ?" diye sorduğumda "Yok bir şey Beth" dedi ve ne arıyorduysa bulamadı ve sinirle gitti.

Remus'un ağzından..

Kurtboğan iksirini bulamamıştım ve hemen kendimi dışarı attım. Beth'e belli etmek istemiyordum çünkü o da şu sıralar çok stresli ve gergindi. O yüzden ona belli etmemeye çalıştım umarım anlamamıştır. Hogwarst'tan çıkmamıştım ve hızlıca diğerlerini bulup onlarla yasak ormana gittik.

Beth'in ağzından..

Abimin odaya geldiğinde neden o kadar telaşlı olduğunu anlamamıştım. Hem bir şey arıyordu ne olduğunu bilmiyordum ama yürüyeceğim saate kadar uyuma kararı aldım çünkü bir şeyler düşünmek istemiyordum.

Regulus ile yürüyüşe çıktıktan sonra havanın biraz estiğini ama benim yanıma da bir şey almadığımı fark ettim. Biraz yürüdükten sonra üşüdüğüm belli oluyordu ve Regulus "Beth sen üşüdün mü ? Titriyorsun çünkü" dediğinde "H-hayır ne alakası var" desem de "Beth o kadar üşümüşsün ki sesin bile titriyor" deyip bana ceketini verdi.

Sirius'un ağzından..

Regulus ve Beth yürüyüşlerini izlemeye karar verdim bir süre sonra Regulus ceketini çıkarıp Beth'e verdi. Çok sinirlenmiştim ve dolunayın yaklaştığını fark ederek oradan ayrılıp yasak ormana girdim.

Yazarın ağzından..

Animagus olan James ve Peter, Remus dönüşürken etrafa yada kendisine zarar vermemesi için onu tutuyorlardı. Bir süre sonra animagus haliyle Sirius da yanlarına geldi ve onlara destek oldu. Bir süre sonra Remus eski haline döndü ve Sirius ile Peter da normal hallerine dönüşüp Remus'u birlikte revire götürdüler.

O sırada Regulus ve Beth yürüyüşlerini erken bitirdiler çünkü Beth mutsuzdu ve bir yere gidip ağlamak istiyordu. Regulus da gitmesine izin verip o da kendi odasına gitmişti. Beth ise yasak ormana gidip bir yere oturdu ve ağlamaya başladı.

Ama bilmiyordu ki James hala yasak ormandaydı. Sadece animagus haliyle dolanıyordu. Beth onların animagus olabildiklerini bilmediği için James onu gördüğünde yanına gidip kucağına uzandı. Beth başta korksa da kucağına yattığı ve bir kedi gibi mırnaştığı için onu sevmeye başladı.

Aynı zamanda da ağlamaya devam ediyordu. Bir süre sonra kızın ağlaması kesilmişti çünkü uyuyakalmıştı ve James bunu fark ettiğinde normal haline dönüp Beth'i odalarına götürdü. Diğerleri hala revirdeydi.

Sabah olduğunda herkes kalkmıştı. Beth uyandığında buraya nasıl geldiğini anlamamıştı. Nasıl geldiğini kahvaltıda diğerlerine sormaya karar verdi. Aşağı indiler ve kahvaltı yapmaya başladılar. Birkaç dakika sonra Beth onlara "Beni dün gece odaya kim getirdi ?" diye sorduktan sonra Remus ona "Sen dün gece nerdeydin ki" dedi

Beth ona baktı ve yüzünün yara içinde olduğunu görüp "Hiç hem senin yüzüne ne oldu böyle yara içinde" diye sordu ve merak etmişti. "Dün dolunay vardı" "Ha o uluma sesleri oradan geliyordu" dediğinde Remus afalladı ve birden "Senin orada ne işin vardı ?!" diye sorduğunda Beth telaş yapmıştı

Ama Sirius lafa atlayıp "Regulus ile yürüyüş yapıyorlardı oradan geçmişlerdir öyle duymuştur" dedi. Ondan sonra konuşmayıp kahvaltılarını yaptılar derslerini işlediler ve akşam yemeği saati geldi. Peter, James, Remus ve Beth oradaydı. Sirius gecikmişti, diğerleri yemek yemek başlamışlardı.

Remus James'e bakıp "James yavaş ye boğulacaksın" dedikten sonra Peter yine James'e "James ağzının kenarında bir şey kalmış" dedikten sonra Beth James'e dönüp silmeye çalışırken biri yanlışlıkla Beth'i James'in üstüne ittiği için dudakları birbirine değer ve James inadına geri çekilmez daha da öper.

Sirius'un ağzından..

Akşam yemeği için büyük salona geldim. Yanlarına gittiğimde gördüğüm şeyle yıkıldım. Ayrıldıklarında Beth'e baktım ve gözlerim dolmuştu hemen oradan çıktım. Sanırım Beth'e aşık oldum. Koşarak oradan uzaklaştım ve kendimi çatlak kazanda buldum.

Yazarın ağzından..

Birkaç saat geçmişti ve Sirius içkiyi fazla kaçırmıştı. O sırada Severus Beth'i destek vermesi için astronomi kulesine çağırdı. Beth geldikten sonra onunla konuştu ve Severus'u cesaretlendirdi ve odalarına geri gitti.

Odaya geldikten 10 dakika sonra Sirius sarhoş bir şekilde odaya girdi. Beth ona bakıp "Sirius sen içtin mi ?" der ve Sirius da ona "Ne içmesi hanımefendi" dediğinde herkes güler. Beth tekrar ona "Sirius cidden senin kafan yerinde mi ?" dediğinde Sirius'un gözleri dolar ve ona "Sen James'i öperken kafan ne kadar yerindeyse benim de kafam o kadar yerinde" der.

James birden "Sen ne saçmalıyorsun" der Sirius da ona "Ben bir şey saçmalamıyorum James. Sen bize Beth'i sevdiği söylediğinde neler hissettim biliyor musun ?! Ben başından beri Beth'e aşıktım tamam mı!" dediğinde kimseden çıt çıkmaz. 

Başta dediğim gibi uzun bir bölümdü umarım seversiniz <3

𝑴𝒂𝒏𝒊𝒂𝒄'𝑱𝒂𝒎𝒆𝒔 𝑷𝒐𝒕𝒕𝒆𝒓Where stories live. Discover now