Yüce Konuşmacı Lee Felix

1.3K 180 93
                                    



"Felix annemin göğüslerine başını yaslamayı keser misin?"

"Bıraksana Hyunjin, dokunma meleğime." Hyunjin'in annesi beni çekmeye çalışan Hyunjin'e çıkıştığında ona daha çok kollarımı sarmıştım. Yaklaşık yarım saattir kadından ayrılmıyordum. Çünkü o kaynanamdı yahu nasıl ayrılayım. Yumuş, upuzun sarı saçları yanağımı kaşındırsa bile çekilmemiştim. O da bu durumdan rahatsız değildi.

"Kalk bak iki saat sonra törene gidiceksin. Sizin eve geçip hazırlamamız lazım seni." Hyunjin tekrar çekiştirdiğinde Hyunjin'in annesinden dudaklarımı büzerek ayrılmıştım.

Annesi sabah gelmişti ve babası dediğine göre Hyunjin'in mezuniyetinden önce gelecekmiş işleri olduğu için. Bayan Hwang ise benim mezuniyetime de katılmak istediği için erken gelmişti. Resmen aşk kadındı. Annemi şu kadına karşı satabilirdim, o derece.

"Hwang anneciğim de bizle gelsin. Bizim evden geçeriz hep birlikte!" Hyunjin gözlerini devirdiğinde Bayan Hwang'a döndüm. "Annecim hadi hazırlanın sonra bize geçelim."

"Felix annem buradan geçerdi. Biz gidelim."

"Bayan Hwang'sız gitmem. Annemle de tanışırlar hem." Oturup kollarımı bağladığımda Bayan Hwang o naif sesi ile bir gülüş bırakmıştı. Kaynanamı bu kadar seveceğimi tahmin bile etmezken bu kadına tapıyordum. Resmen Hyunjin annesine benziyordu ve neden bu kadar ilah olduğu bu yüzden apaçık ortadaydı.

"Tamam bekleyin biraz ama." Kafa salladığımda Hyunjin gelip yanıma oturdu.

"İkinize de inanamıyorum."

"Ne oldu? Kıskandın mı ananı?"

"Anan manan kaba kaba konuşma çarparım." Hyunjin konuştuğunda omuz silktim.

"Senin anan, benim anam. İstediğim gibi konuşurum."

"Annem sarılmayı sevmez."

"Ne?"

"Annem diyorum, yakın temastan oldu olası hoşlanmadı. Ama sana yarım saattir sarılıyor." Hyunjin önüne bakarak konuştuğunda içim cız etmişti.

"Oy sana kıyamamm sana hiç sarılmamışlar mı oyy ben sana sarılırımmm!" Kollarımı Hyunjin'e sardığımda bu hareketimin onu iyi hissettireceğini düşünmüştüm ama yüzüme kusacakmış gibi bakması ile geri çekildim. "Hyunjin biliyorsun ben tatlıyım, bebeksiyim, kadınların bana bayılmaması elde değil. Ben tam bir kedi yavrusuyum. Kadınlar kedi yavrusuna bayılırlar."

Hyunjin gözlerini devirdiğinde son zamanlarda bana çok fazla göz devirdiğini farkedip kaşlarımı çattım. Gıcık adam.

•••

"Anne bu Bayan Hwang, Bayan Hwang bu da annem." Annem kafasındaki bigudi
ve ekoseli sabahlığı ile karşımızda olmasaydı kesinlikle günüm harika geçecekti ama annem kafasında bigudi ve parmağında yeni sürdüğü neon pembe ojeleri ile hiç bana iyi hissettirmiyordu. Ağlamak üzereydim.

"Merhabaaa! Aigooo Hyunjin, annene çekmişsin tatlımmm!" Elimle Hyunjin'in annesini içeri davet ettiğimde kadıncağız içeri geçmişti. Annem kadının kolundan kavrayıp suratını buruşturdu. "Kaç yaşında kadınsın yahu! Hâlâ aç mı bırakıyorsun kendini, manken gibi olmanın faydası ne?!" Annem cırladığında Hyunjin gülmüştü. Hyunjin'in annesi ile gergince sırıtıyordu.

"Ben istesem de alamıyorum kilo, teşekkür ederim düşünceliğinizden ötürü."

"Yalan atma ordan ayol! Gel sana yaptığım keklerden yedireyim gitmeden." Hyunjin'in annesi bana korkak bakışlarını dönderdiğinde kafamı öne eğdim. Onu annemden kurtarmam imkansızdı.

Hyunjin ile yukarı kata çıktığımızda ilk olarak çocukların kaldığı odaya girmiştik. Minho çoktan hazırlanmış oturuyor, Jisung ise Changbin'in kravatını yapmaya çalışıyordu.

"Felix hâlâ hazır değil misin?! Tanrım bir de konuşma yapacaksın, geç kalacağız!" Jisung söylendiğinde omuz silktim.

"Şimdi hazırlanırım." Minho elindeki telefondan gözlerini ayırıp bana döndüğünde şerefsizin göz makyajına hayran kalmıştım. "Minho banada yap!!"

"Neyi?"

"Gel hazırlanalııım!" İlerleyip Minho'yu kaldırdığımda Hyunjin'de dahil herkes bana şaşkınca bakmıştı ama ne var yani Minho'yu ne kadar sevmesem de biz uke takımıydık ve o benim güvenebileceğim tek insan olabilirdi.

•••

"Felix sikicem rahat dur.." Minho kucağıma oturmuş gözüme eyeliner çekerken bende yüzüne üfleyip onu sinir ediyordum.

"Minho tepinme şeyim kalkar mazallah!"

"Orospu her boka sikin kalkıyor mu cidden?" Sorduğunda güldüm.

"Ben sen miyim Minho?"

"Tch benim neyimi gördün acaba? Ben Jisung'a bile zor kalkıyorum artık."

"İnanmam!"

"Valla bak bir haftadır annenlerde kalmak bize yaramadı. Seks hayatım 23 yaşımda soldu gitti." Dudak büzdüğümde gözümdeki elini çekmiş ve kafasını biraz geri çekerek gözlerimi kapatmamı söylemişti. "Tamam güzel oldu."

"Kalk artık. Bacağımı acıttın." Minho kucağımdan kalktığında ilerleyip dolapta duran takım elbisemi çıkartmıştım ve giymeye başlamıştım.

O sıra Minho odadan çıkmış yerine Hyunjin girmişti ve ben gömleğimi bağlarken o da soyunup giyinmeye başlamıştı. Acaba diyordum.. acaba..
"Hyunjin acaba sevişsek mi?!"

"Ne?!"

"HYUNJIN BANA GEL AŞŞŞKIM!"

•••

"Tanrı sizin belanızı versin." Changbin fısıldayarak konuştuğunda utançtan yerin dibine girmiyordum tabiki. Bir saattir her boka seviştiğimiz hakkında bize kızıyordu ve tanrı aşkına umrumuzda bile değildi. Büyük bir ihtimal bu gece partide de sevişecektik.

"Sus Changbin. Ben seni törenden sonra görücem erkekler tuvaletinde Seungmin ile."

"Seungmin'i karıştırma göt!" Sırıtarak önüme döndüğümde yanımda oturan Hyunjin'e yaslandım. Kolunu arkamdan atıp beni kendisine çektiğinde gidene kadar vakit geçirmek için uyumanın iyi bir fikir olduğuna karar verdim.

Annemler diğer arabadaydılar ve kesinlikle annem, Bayan Hwang'ı darlamanın ötesine geçmişti. Bu yüzden bir miktar gergindim. Ayrıca Jongin komiser ile konuşmuştuk. Kadroyu ciddi ciddi toplamış ve mezuniyetimize geliyorlardı. Açıkçası duygulanmıştım. Ben Jongin komiser vazgeçer sanıyordum çünkü.

Minho arabayı durdurduğunda gözlerimi araladım ve korona olmasına rağmen kalabalık olan ortama baktım. Hepimiz maskelerimizi takıp arabadan indiğimizde Hyunjin'in koluna girdim ve çocuklarla birlikte içeri geçmiştik. Şey hissiyatı oluşur ya, böyle özel bir günde giyindiğinizde arka planda müzik çalmasa bile bir havaya girer podyumdaki gibi yürürdünüz. Aynen öyle bir havam vardı çünkü lanet olsun ben yüce konuşmacıydım.

Koca kampüs meydanı boşaltılmış ve bir sahne ile sandalyeler konulmuştu. Annemler oturmak için geçerken ben ise konuşma yapacağım için ilk olarak programı ayarlayan hocamın yanına gitmiştim. Beni gördüğü için mutluluktan suratı düşüyordu canım hocamın.

"Felix, sana hiç güvenmiyorum."

"Hocam siz rahat olunsanıza ya, o iş bende.."

"Sırf ayağını kırdın ve o şekilde geldiğin günlerden birinde bile susmayıp ısrar ettiğin için kabul ettim seni Felix. Batırmazsan iyi edersin."

"Çok mükemmel olacak hocam, siz hiç merak etmeyin."

•••

Bu bölümü final part 1 gibi düşünebilirsiniz diğer bölüm eğer uzun sürmezse net final olucak belki uzun sürerse bir bölüm daha aksayabilir ama belki 1kyı geçik kelime yazıp boşverebilir direkt de yazabilirim neyse uzatmıyim

Beğenip yorum yapmayı unutmayın
-Jedi


Honeypie // HyunLixWhere stories live. Discover now