🌹Pembe -17-

658 35 8
                                    

Yekta ile Erdalı o hâlde görünce ne yapacağımı bilemeyerek hemen aşağı indim. Neden kavga ettiklerini bile bilmiyordum ama Ahmet abilerin sözünü berbat etmelerine izin veremezdim.

Hızla bahçeye geldiğimde kavganın çoktan Muhammed abiler tarafından ayrıldığını görünce rahatlarken Efe ve Savaşın da orada olmasıyla ne yapacağımı bilemedim. Aceleden de ceket bile almamıştım.

Erdalın orda bulunmaması iyiydi ama Yektanın kaşında ve dudağında yara vardı. Durmadan kanıyordu. Neden böyle bir şey yaptıklarını anlamıyordum. Sebebi neydi?

Ben bir köşe de onu izlerken sonra gözleri beni buldu. Beni görmesiyle bir anda afallarken kaşına tuttuğu buzu da yere indirmişti. Üzüntü ve kızgınlıkla gözlerine baktığımda bu sırada o da telefonunu çıkarmış ve oradan bir şeyler yazmıştı.

Ardından telefonum bildirimle titrerken hızla elime alıp ne yazdığına baktım.

Yekta: Dışarısı soğuk içeri gir

Yekta: Hasta olacaksın.

Bu muydu yani? Şu hâldeyken bile beni mi düşünüyordu? Aptal!

Gül: Neden Erdalla kavga ettiniz?

Gül: Benim yüzümden mi?

Gül: Kaşın ve dudağın patlamış hem

Gül: Sen bu hâldeyken nasıl gideyim?

Gül: Yanına da gelemiyorum!

Gül: Delireceğim

Yekta telefondan kafasını kaldırıp bana baktı ve sırıttı. Allahtan Muhammed abiler beni fark etmemişti. Yoksa ne kadar rezil olurdum kim bilir? Onun yanına gidemediğim için mecburen içeri geçerken
mesaj yazmayı da unutmamıştım.

Gül: Seninle sonra konuşuruz şimdi bana bakma ve buzu kafana tut

Gül: İçeri geçiyorum

Yekta: Tamam :)

Yektayı bırakıp içeri geçtiğimde aklımda tilkiler dolanmaya devam ediyordu. Sebebini bulmak için çok düşünmüştüm ama bulamamıştım.

Haber Allaha şükür curcunadan buraya gelmezken erkekler katında durum ne onu bile bilmiyordum. Kimsenin öğrenmesini istemiyordum çünkü.

Annemlere yardım edip yemekleri kadınlara dağıttıktan sonra annelerimin de o esnada aralarında olanlardan habersiz  bir benim yanımda otursun Gül kavgası çıkmıştı. Çocuk gibi birbirlerine nefretle bakan annelerimin gönlü olsun diye mecburen ikisinin de ortasına oturmuştum.

Annemler birbirlerine bakmamaya özen gösterirken ben ise Yektayı düşünmekten yemekten doğru dürüst yiyememiştim bile.

Acaba şuan iyi mi diye düşünüp duruyordum. Aptalın tekiydi bu çocuk! Neden milletin en özel gününde kavga edersin ki? Deli işte.

Annemler zorla ağzıma yemek tıkarken istemesem de dinlemiyorlardı. Hayır yani ben de bir bireyim yemek istemiyorsam ne zorluyorsunuz arkadaş anlayamıyorum ki?

"Senin neyin var kızım? Yüzün kireç gibi olmuş hasta mısın?"

Rüveyda anne bana tedirgince bakarken ona oğlun yüzünden kalp krizi geçirecektim az daha diyemezdim. Kısaca iştahım yok diyerek geçiştirmiştim.

Yemek faslı bittikten sonra mutfaktaki bulaşıkları da diğer kızlarla beraber güzelce hallettik ve ardından günün asıl meselesi olan söz merasimi için herkes büyük salonda toplanmıştı.

Pembe ❦ TextingWhere stories live. Discover now