Hisler

92 14 7
                                    

Dean~
Sözcükler ağzımdan çıkıverdi. Evet, ona inanıyorum. Bu çılgınca. Hayatımda normal olan tek şey insan olmam sanırım.

Kafamı çevirip saçını öptüm. Neden bilmiyorum. Sadece yaptım. Saçlarının kokusunu içime çektim..

Yaptığım şeylerden cesaret alıp bir kedi gibi bana sırnaşıyor. Daha tanışalı bir gün bile olmayan bu adamla şuan yaptıklarım ürkütücü. O beni tanıyor.

Gözlerine bakmak için başımı eğdiğimde uyumak üzere olduğunu gördüm. Hiçbir şey yapmadım. Uyumasına izin verdim.

---

Yeni doğan güneşin etkisiyle göz kapaklarımı yavaş yavaş açıyorum. Göğsümdeki baskı uzun süredir orada. Yeterince ayıldığımda baskının sebebini anladım. Castiel kafasını göğsüme koymuş; kollarım bedenine sarılı. Ellerimi beline oranla geniş omuzlarında gezdiriyor ve bir nevi ona teşekkür ediyorum. En son uyuduğum deliksiz uykunun üzerinden aylar geçmişti.

Uzun zamandır bu kadar iyi hissetmemiştim. Burnumu saçlarında gezdirdikten sonra boynuna indim.

Yaptığım şeyin farkına varıp durdum. Başını yavaşça göğsümden alıp arkaya yatırdım. Ayağa kalkıp banyoya doğru ilerledim. Duş aldıktan sonra odama girip temiz kıyafetlerimden giydim.

Geri döndüğümde önümde uzanan adama bakıyorum. Kaslı kolları dikkatimi çekiyor. Tüm bedenini süzdükten sonra gözüm dudaklarına takılıyor.

Aklımdan geçen saçma düşünceyi kenara bırakıp mutfağa doğru ilerledim.

Cas~
Tıkırtı seslerine uyandım. Gelen koku iştahımı kabarttı. Dün geceyi hatırladığımda yüzümde oluşan tebessüme engel olamadım. Sonrasında içime bir his doğdu. Âniden gelen bu hissi anlamlandıramadım.

Sanki koşmak istiyorum.
Kaçmak.

Hissettiğim heyecan damarlarıma dolup taşarken delice koşmaya başlıyorum. İlk gün uyandığım çimenlik alana doğru son sürat koşuyorum; hiç durmadan. Adrenalin bacaklarımın yorgunluğunu bastırıyor. Alnımda oluşan ter damlalarını elimin tersiyle sildim.

Dean'in beni merak edip etmeyeceğini umursamadan koşmaya devam ettim. Kulübeyi hâlâ görebiliyorum ama kulübeden beni görebilmeniz imkansız. Küçük bir noktayımdır.

Soluk soluğa yeşiller arasındaki ağacın gölgesine uzandım. Gökyüzüne bakıyorum.

Gülümsersem sana; gülecek misin sen de?


-------

Dean~
Cas'i kahvaltıya çağırmak için çıkmıştım ki olduğu yerde yoktu. Evin içinde gezindim, seslendim ama bulamadım. İçimi kaplayan endişe beraberinde siniri de getirdi. Hırsız mıydı gerçekten? Ya da avladığım şeylerden biri?

Kendimi salak gibi hissettim. Anlattığı saçmalıklara inanmamalıydım. Direkt sorguya çekmeliydim. Mavi gözlerine kanmamalıydım.

Öfkeyle dolan bedenim gidebileceği yerleri düşünmeye başladı. İlk konuşmamızda söylediği yer; çimenlik alan. Aklıma gelen tek yer orasıydı.

Bebeğimin gazına yüklendim. Dört dakika sonra oradaydım.

Arabayı park ettikten sonra koşmaya başladım. Ağaçların arasındaki yere Impalayla girmem imkansızdı.

Dediği alana geldiğimde kimse yoktu. Gözlerimin dolmasından nefret ediyordum. Onu kaybetmiştim. Her ne kadar daha yeni tanışmış olsak da...

Karanlık bir havaya girmeme tam şu kadar(🤏🏼) kalmıştı ki ağaçların birinin altında yatan insan siluletini gördüm. Hemen yanına gittim. Castieldi.

"Ne yaptığını sanıyorsun?"

Bağırmamla ilkildi. Ayağa kalktığında..

Cas~
Dean ve ağacın kalın gövdesi arasında sıkışıyorum. Nefeslerimiz çok yakın. Omuzları tüm görüş alanımı kaplıyor. Tenindeki gözenekler yakından daha belirgin. Bacaklarının bacaklarıma yaptığı baskının getirdiği bel altı düşüncelerden uzaklaşmaya çalışıyorum. Yüzüme yediğim yumrukla gerçekliğe geri döndüm.

Omuzlarımdan tutup beni ters çevirdi. Ellerimi aldı ve arkamda birleştirdi.

Klik.

Kelepçeledi mi beni o?







Aklımda çok kötü şeyler var çok çok kötü şeyler

We'll Change the End 'destielWhere stories live. Discover now