First Kiss?

87 13 9
                                    

Cas~
Dean'in merdivenleri inişini izlerken yüz ifadesini yorumlamaya çalıştım ama bomboştu. Duygularını göremiyordum. Aynı yüz ifadesiyle yanıma geldi ve sağ tarafımdaki yere oturdu. Sonra benim yaptığım gibi bacaklarını masadan aşağı sarkıttı. Kollarını göğsünde bağladı ve dakikalar sonra konuştu;

"Neden kaçtın?"

Verecek cevabım yoktu. Sessiz kalıp kafamı salladım. Yaptığım şeyden sonra yumruğunu sertçe masaya vurdu ve bağırdı.

"SORUMA CEVAP VER SENİ ORUSBU ÇOCUĞU"

"Bilmiyorum"

"Yani sebepsiz yere gittin benden?"

"Evet"

Böyle söylemek canımı acıtmıştı.

-------

"Üzerinde bir şeyler denemem gerekiyor, ne yapacağımı biliyorsundur zaten"

Gerçek sorgum başlamak üzereydi ve içimde bir gram korku yoktu. Sonuçta Wendigo falan değildim?

"Hakkındır kaptan"

Gülerek söylediğim alıntıdan sonra ciddi ifadesi az da olsa gitmişti. Onunla böyle olmak istemiyordum. Sadece onu anlamak istiyordum sarılıp uyumak bir de si-. Durun konu çok dağıldı.

"Yukarı çıkıp çantayı getireceğim, kapıyı açık bırakırsam tekrar kaçar mısın benden?"

Senden kaçmadım ki ben, kendimden kaçmaya çalıştım.

"Bir daha asla."

Bir anlığına gözlerinden geçen şeyi gördüm. Sanki merhamet gibiydi. Kendimi acınası ve kötü hissetmeme neden oldu bu.

"Tamamdır şef"

Gülümseyerek söylediği cümleden sonra masadan aşağı indi. Arkama geçti ve ellerimdeki kelepçeyi çıkardı. Sonra merdivenlere doğru yürüdü. Son basamağa gelince arkasını döndü ve bana son bir kez bakıp gitti.

Son bakışından sonra hissettiğim acizlik duygusu yerini isimlendiremediğim bir duyguya bıraktı. Bu duygu olumluydu. Canımı yakmadı.

--------

"Cas, yaraların çok çabuk iyileşiyor"

"Farkındayım"

"Geriye sadece tek bir şey kaldı, biliyorsun değil mi?"

"Biliyorum"

Son iki saattir bunlarla uğraşıyorduk. Sonucum tertemizdi. Dean'in yaptığı hiçbir şeye tepki göstermemiştim. Biraz kan ve gözyaşı dışında.

Fakat bir sorun vardı. Açtığı yaralar çok hızlı iyileşiyordu.

Geriye kalan son eşyayı; melek bıçağını çıkardı. Kafasını 'hazır mısın' der gibi salladı. Gözlerimle onayladım.

Bıçağın koluma açtığı küçük çizik anında parladı ve sol kolum acıyla kıvrandı. Bu yara öyle hızlıca geçmedi. Acı yavaş yavaş azaldı ama hâlâ oradaydı. Canım çok yandı. Ağlamaya başlamıştım.

Dean bıçağı yana fırlatıp bana sarıldı.

"Şşş tamam buradayım."

Bulanık bir sesle konuştum.

"ama sen meleklerden nefret ediyorsun"

"Sadece melek olduğun için senden nefret edeceğimi düşünüyorsan yanılıyorsun Castiel. Hem bunun kötü bir şey olduğunu nereden bilebiliriz? Belki de bu bana, bize hediye edilmiş harika bir şeydir.

Ağlamam şiddetlenirken sarılışını daha da sertleştirdi.

"Kollarım ve göğsüm her zaman senin, lütfen ağlama Cass."

Kendimi toparlayana kadar sarıldım ona. Sonra bedenlerimizi ayırdım.

Masadaki elimi Dean'in omzuna koydum. Güven verici bir şekilde sıktım. Sonra yüzüne gitti elim. Yanağını okşadım biraz. Ardından saçlarına geçtim. Kafasını kavradım ve kendime doğru çevirdim. Gözlerine baktım ama yeşiller dudaklarımdaydı. Sarhoş gibiydim sanki. Kulağıma yanaşıp fısıldamasıyla tüm bedenim irkildi.

"Yanlış sularda yüzüyorsun kar tanem"

"Senin hiçbir şeyin değilim"

Burnunu yanağıma sürtüyordu ve bu hiç iyi değildi. Kafasını boynuma indirdi ve birkaç küçük öpücük kondurdu. Ağzı tekrar kulaklarıma yaklaşınca nefesim zayıfladı.

"Senin için bir şey olmak istiyorum"
"Beni hatırla istiyorum"
"Bize bir şans verelim istiyorum"

Kısık sesle söylediği bu cümleler karşısında yaptığım şeyin doğruluğunu bilemem ama kafamı geri çektim ve dudaklarımı onunkilerle birleştirdim. Yüzeysel; kısa bir öpücüktü bu. Geri çekildiğimde Deanin gözleri kapalıydı.

"Güzelsin"
"Ne?"
"Dedim ki sen güzelsin"
"Neden?"
"Çünkü"
"Neden?"
"Çünkü güzel olduğunu düşünüyorum"
"Hayır Dean"
"Ne demek istiyorsun?"
"Tekrar söyle"
"Bence sen güzelsin"
"Siktir oradan Dean"
"Neee"
"Yapma bunu"
"Neyle uğraştığını bilmiyorsun bile"
"iyi ama sen güzelsin"

İkimizi de tutkulu bir öpücüğün ortasına çektim. Karnımdaki kelebekler deliriyordu.

Dean ile öpüşüyordum? İşte bu hayal bile edemeyeceğim bir şeydi. Bunlar nasıl yaşandı bilmiyorum. Onu hep sevdim. Yaptığı saçmalıklara ve avcılık mesleğine rağmen çok sevdim onu. Ve eğer sonum ölüm olacaksa her şeyin önemsiz olduğunu bilmenizi isterim.

Ben Castiel Novak ve bunların hepsi gerçek.





z.

We'll Change the End 'destielWhere stories live. Discover now