17. Bölüm - Acı

7K 286 31
                                    

Olduğum yere çöküp çığlık çığlığa etimi koparıyorlarmış gibi bağırıyordum. bağırırken iki elimle saçlarımı çekiyor sadece ''Aras!'' Diyordum. sonunda amacına ulaşmıştı. mektubum ona ulaşmadan ölmüştü. kendini öldürmüştü canavarım. benim canavarım kendini öldürmüştü. daha bugün hasretim dediğim adam kendini öldürmüştü.
Yalnız doğmuş
yalnız yasamış
Yine yalnız ölmüştü...
acı çekmiş miydi acaba kendini öldürürken?  son anda pişman olmuş muydu sahi? şimdi neredeydi? onu son bir kez görmeme izin verirler miydi? mavi gözlerine hasret olduğum adamı tekrar öpmeme razı gelirler miydi? dört gün önce bana evlenme teklifi ediyordu ama şimdi onu benden alıp morga götürüyorlardı. onu benim yanımdan alıp toprağa koyacaklardı. üşümez miydi orada? beni görmek istemez miydi son kez? şimdi anlıyordum o yüzden bana ''sabret aşkım'' diyordu. eğer ölürse yanıma gelirdi çünki. onun ölümü böyle mi olacaktı?  bana bakan sıcacık gözleri solup gidecek miydi öylece? beyaz bir kefene sarıp onu gömecekler miydi yoksa? ama kimsesi yoktu ki onun. benden başka kimi vardı onun? kimsesi yoktu...
senin için ölürüm diyordu sözünü tuttu öldü işte... ne salakmışım halbuki onsuz geçen her dakikanın kıymetini bilememişim. neden her gece o beni izlerken ben uyudum? neden! beni evime bıraktığında daha önce yanına gidebilirdim ama yapamadım. aptal bir gurura yenik düşüp onu görmemeyi tercih ettim. benim nişanlım ölmedi ki bugün. annem,babam,kardeşim,arkadaşım,dostum öldü. bugün benim herşeyim dediğim adam öldü. bağırarak bütün dünyaya onun adını haykırarak ağlıyordum. sesim kısılıncaya kadar ben kendimi kaybedisiye kadar ağlıyordum. yaşlı adamlardan biri hala konuşuyordu. 

''ne demek ölmüş?'' 

''efendim dün gece aras beyin evinden bir silah patlaması sesi duyuldu. odasına girdiğimizde çoktan ölmüştü. kurtarmaya çalıştık ama kurtaramadık''  telefondaki adam ağlıyor muydu? ağlıyordu! 

''nereye gömeceksiniz?'' 

''aras bey'in vasiyetinde yazdığı gibi kimsesizler mezarlığına efendim.'' 

aras'ım kimsesizler mezarlığına mı gömülecekti şimdi? benim aras'ım kimsesizler mezarlığında ismi olmadan yatacak mıydı orada? o nasıl dayanırdı orda? yapamazdı ki. ben onun yüzüne hasretken şimdide toprağına mı hasret kalacaktım? yerimden kalkıp yaşlı adam'ın üzerine yürüdüm. 

''öldürürüm hepinizi anladınız mı öldürürüm! aras'ı ne demek kimsesizler mezarlığına gömeceksiniz ha ne demek?! o kimsesiz değil kardeşi var ben varım! izin vermem asla izin vermem onu oraya gömemezsiniz. onun yeri orası değil! benim cesedim neredeyse onunkide orada olacak!''  

biranda ne olduğunu anlayamadan bir ses duydum. ''osman yap şu iğneyi. sonrada kızı üst kattaki odaya götürün''   ne olduğuna daha anlam bile veremeden biri boynuma iğne batırdı. refleksle boynuma dokunmak istediğim anda adam elini boynumdan çekerken  yere yığıldım. başım sert zemine çarparken beynim uyuşuyordu. düşüncelerim donmuştu. hiçbirşey düşünemiyordum. gözlerim ağır ağır kapanırken aklımda sadece onun gözleri vardı. 

uyandığımda bir yataktağın üzerinde yatıyordum. kalkmak isterken yanımda sonradan farkettiğim aynı kadın beni geri yatırmaya çalıştı. acaba yaşadıklarım bir kabus muydu? kadın bana bakıp ''daha iyi misiniz?'' dedi. ama cevap vermedim. içeri siyah takım elbiseli hiç tanımadığım bir adam girdi. yanımdaki kadına gözleriyle ''çık'' derken kadın usul usul yanımızdan ayrıldı. belkide aras göndermiştir bu adamı? nasıl olduğumu öğrenmek istiyordu belkide? hala yaşıyordur bu gördüklerimde kabusdur sadece olamaz mı? adam yanıma oturup gözlerime baktı ''nasıl hissediyorsunuz armina hanım?'' dedi. olduğum yere kıvrılarak adamın yanına gittim. 

Karanlığın içindeki canavarHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin