7. Bölüm : Ateşten Ok

186 48 126
                                    

7

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

7. Bölüm : Ateşten Ok
*Gördüklerin seni yanıltabilir, Eylül.*

Her taraf yanmaya devam ederken, benim yaptığım tek eylem olanları şaşkınlıkla izlemekti

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Her taraf yanmaya devam ederken, benim yaptığım tek eylem olanları şaşkınlıkla izlemekti. Burada olmamıza mı şaşırayım, alevin üzerimize doğru gelmesine mi, yoksa Eva'nın bunu nasıl yaptığına mı?.. Evet, hiçbirine, en azından şu anlık çünkü üzerimize gelen ve gelmeye de devam eden ateşler git gide artarken benim bunları düşünmem biraz mantıksız olacaktı.

Etrafıma bakmaya bir son vermem gerektiğini biliyordum ama şu an elimden hiçbir şey gelmiyordu.

Doğa, çığlık atıp arkasını döndü. Eva, en öndeydi hâlâ ama hiçbir şey yapmıyordu, tıpkı bizim gibi. Eğer birkaç saniye içinde herhangi bir girişimde bulunmazsak hepimiz yanarak ölecektik. Sanırım bu sefer sonumuz kaçınılmazdı.

O an aklıma gelen ani fikirle kimseyi düşünmeden arkamı dönüp kaçtım, çünkü yapabileceğim tek şey buydu. Kaçmak... Diğerlerinin ne yaptığını umursamadan kaçarken, ayak seslerini duydum. Arkamdan geliyorlardı, en azından tek değildim. Sevinmem için tek sebepti, tek olmamam.

Ayaklarımı olabildiğince hızlı hareket ettirmem gerektiğinin bilincindeydim, bu yüzden kimseyi düşünmeden yapabildiğimin en hızlısını yaptım.

Son hızımla koşmaya devam ederken Doğa'nın bağırdığını duydum. Aynen şöyle dedi, "Ateş bizden daha hızlı." Sadece bunu deyip koşmaya devam etti. Yüzümde, terle gözyaşları karışmış bir şekilde koşmaya devam ederken ağlamama da engel olamıyordum. Bunu bilmek çok kötüydü, yani öleceğimi, ışınlanamadığımıza göre bu çok yüksek bir ihtimaldi.

"Yine el ele mi tutuşsak?" Doğa'nın kurduğu cümleyi umursamadım, belki ciddiydi, belki de değildi. Ama şu an bunun tek bir önemi bile yoktu.

İki dakika, tam iki dakikadır koşuyorduk ve bu zamana kadar hayatta kalmış olmamız bile mucizeydi. Arada bir arkamı dönüp bize doğru gelen alevlere bakıyordum, her seferinde bize daha da çok yaklaşan alevlere.

"Bu çok saçma." dedi Eva, açık bir vaziyette duran kızıl saçları gözlerinin önüne gelirken. "Eğer bize bir güç verilmişse, bunun bir faydası olmalıydı, ama maalesef ki, ölmek üzereyiz." Son cümlelerini koşmaktan nefes nefese kalmış şekilde dile getirdi.

ORMAN EFSANESİHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin