2. ÖLÜ ŞEHRİN KAYIP NOTASI

9.4K 856 1.4K
                                    

KEMİKTEN MEZARLAR

♪ Sia, Chandelier

2. ÖLÜ ŞEHRİN KAYIP NOTASI

🌘

"Uslanmaz sürtüğün tekisin, Athena."

Arkamdan duyduğum tanıdık ses, motordan inerken keyifli bir şekilde sırıtmama sebep oldu. Kaskı başımdan çıkarıp da ellerimi, elektriklenen siyah saçlarımın arasından geçirirken hâlâ onun söylenmelerini duyuyordum.

"Mader seni şehre yiyecek bir şeyler arakla diye gönderdi, kimliğini ifşa edip de arananlar listesinde bir numaraya yerleş diye değil."

Kimliğimin ifşa olmasının tek sebebi bu görevdi.

Mader, yıllardır bana yuva olan bu dağ ovasında; benimle birlikte otuz kişiye daha annelik yapan o kutsal kadındı. 53 yaşındaydı, buradaki en büyük kişi oydu ve Kazan İni denen o ölüm kampından kaçtıktan birkaç ay sonra yollarımız tesadüfi bir şekilde kesişmişti. Beni diğerleri gibi hor görmeyen, elinde olsa avucunun içine saklayıp dış dünyanın kötülüğünden korumak isteyen bir kadındı o.

İkinci annemdi.

O zamanlar iki yüz kişiyi aşkın bir topluluğumuz vardı. Fakat savaşlar, direnişler, yağmalamalar ve dövüşler arasında mücadele verirken, zamanla hayatta kalanlarımızın sayısı otuza düşmüştü.

Bu sayı daha da azalacaktı, biliyordum. Diğer herkes gibi.

Fakat bunu şimdilik görmezden gelmek, hepimizin işine gelen tek seçenekti.

"Bir şey desene?" diyen sesiyle birlikte, kapıldığım düşünce selinden sıyrıldım ve başımı kaldırıp ona baktım.

Ebrar.

Benim haricimde, bu yuvadaki en genç kişi oydu. 28 yaşındaydı. Ah, artık ülkede yaşlı ve genç gibi kavramlar olmadığı için, benim gibi bir istisna dışında şu an hayatta olan en genç kişiler 26, en yaşlı kişiler ise 56 yaşındaydı zaten.

"Mader ile konuşmalıyım." diye kestirip attım.

"Lanet olsun, Athena. Kırmızı bültenle aranıyorsun. Yıllardır kara listede birinciliği hiç kimseye kaptırmayan o kahrolası ismi bile tek bir açığınla ikinciliğe kaydırdın. Nasıl bu kadar rahat olabiliyorsun?"

MMM.

Listede birinci sırada olan ve yıllardır yerini kimseye kaptırmayan o meşhur kod ad buydu. Yuvamdaki hiç kimse bu kişinin kim olduğunu, nereden geldiğini ya da neden listede başı çektiğini bilmiyordu.

Sıkılmış gibi nefesimi vererek, "Ne yapayım, Ebrar?" diye sordum. "Söyle, ne yapayım? Ateşe mi vereyim ortalığı? Bombalayayım mı Katran'ı? Kimden hesap sormamı bekliyorsun sen? Onlar için 10 yıl önce Kazan İni'nde diğer herkes gibi ölüp gitmesi gereken, ayaklarına bağ olmuş nefes israfından başka bir şey değilim."

KEMİKTEN MEZARLAR Where stories live. Discover now