6 | 孕

394 38 19
                                    

Gece 3'e kadar Jaerin'e olanları anlatmış ve şu an aşırı uykulu bir şekilde durakta otobüs bekliyordum

Ups! Gambar ini tidak mengikuti Pedoman Konten kami. Untuk melanjutkan publikasi, hapuslah gambar ini atau unggah gambar lain.

Gece 3'e kadar Jaerin'e olanları anlatmış ve şu an aşırı uykulu bir şekilde durakta otobüs bekliyordum. Jaerin'e yarın anlatacağımı söylediğim halde merak edip aramış ve 2 saati aşkın konuşmuştuk, hatta benden önce okula gidip Bomi, Youngjae ve Joonyoung'a anlattığından o kadar emindim ki.

Gelen otobüse binip en arkalara doğru geçtiğimde otobüs çoktan dolmuştu, "Burada hamile bir kadın var yer vermeniz gerekmez mi?" Kahküllü ve saçları topuz olan bir kız, hamileler için ayrılmış yerde oturan adama doğru seslendi. Adam ayakta duran hamile kadına baktı, "Hamileysen neden dışarı çıkıyorsun ki, evinde otur-" dediğinde kız tekrar lafa girmişti.

"Neden öyle sertçe söylüyorsunuz? Orası hamileler için ayrılmış. Sizin için değil." Ayağa kalkıp yardım etmek istediğim sırada Sunwoo'nun sesini duymuştum.

"Hamile biri hamile yerinde oturuyor işte, neden kaldırmaya çalışıyorsunuz?" dediğinde adamın şişko karnına baktı, "Tam olarak hamile karnı var, kesin bir kızı olacak." dediğinde otobüsteki herkes gülmüştü.

"Ne diyorsun?" diyerek kalkmaya çalışan adamın omzuna elini koydu. "Oturun, karnınızın bu kadar çıktığına bakılırsa doğumunuza az kalmış gibi."

Adam sinirle otobüsten indiğinde gülümseyerek kadına oturmasını söyledi. Havalıydı. Bu yönünü ilk defa görüyordum. "Çok yakışıklı." Herkes Sunwoo'yu izlerken o beni gördü.

Yanıma oturdu, çantasını kucağına koydu. "Selam." Kafamı salladım, konuşmak için çok uykuluydum. Yine de merakla yüzüne baktım, "Araban varken niye otobüse bindin?"

"Seninle gelebilmek için." dedi ve omzunu pat patladı. Sonra da sağ eliyle kafamı sol omzuna yatırdı. "Uyu."

Hoştu, bana güzel hissettiriyordu. Daha bir hafta önce ona barda laf soktuğum için özür bile dileyememiştim ama çoktan unutmuş gibi bana kibar davranıyordu.

"Sevgililer mi? O çok yakışıklı." Öndeki kızların konuşmasını duyunca hızla başımı kaldırdım ve camdan dışarı bakmaya başladım. Zaten Sunwoo'nun okulda yeterince saçma dedikodusu vardı, bir de sevgili dedikodusuyla uğraşamazdı.

"Heesun dedi ki; birbirlerinin evlerine bile gidiyorlarmış, tabii ki sevgililer."

Heesun. Her şeye burnunu sokmak zorunda mıydı? Elimi sıktığımı bile fark etmezken Sunwoo elimden tuttu. Yüzüne bakmadım ve dışarıya bakmaya devam ettim. Önümüzdeki kızlar hala bir şey konuşmaya devam ederken inmemiz gereken durağa varmıştık bile.

Bütün öğrenciler indiğinde biraz önceki kahküllü ve topuzlu kızı görmüştüm, muhtemelen nereye gideceğini bilemiyordu.

"Şey, acaba öğretmenler odasının bulunduğu bina bu mu?" diyerek yanlış yönü gösterdiğinde diğer tarafta olan binayı tarif ettim.

"Teşekkür ederim, yakışıyorsunuz bu arada." dediğinde Sunwoo'nun elimi hala tuttuğunu yeni fark etmiştim. Hızla ellerimizi ayırdım, "Öyle değiliz ama-" dediğimde lafımı kesti. "O zaman kardeş falansınız." dediğinde yüzümü buruşturdum. "O da değil, her neyse."

Sunwoo bana döndü, "O iğrenme bakışı da ne? Benden gayet iyi bir abi olurdu."

Elimle sırtına geçirdiğimde yüzüne dikkatlice baktım, "Yüzünün haline bak, her gün kavga ediyorsun. Kim böyle abi ister?"

"Bazıları ister, EVET." diye bağırdığında gülümsedim. "O bazı kişilerden biri değilim. Kesinlikle." dediğimde kolunu omzuma attı, "Senin abin olmak istemiyorum zaten," Gamzemin olduğu yere parmağını bastırdığında sinirle bağırdım.

"YAPMA." Beni sinir etmek için tekrar gamzeme dokunduğunda,"Uyarmıştım," diyerek arkasından kovalamaya başladım. Hızlıca kapıdan içeri girip sınıfa koşmuştu.

Ben ise nefes nefese merdivenleri çıkmıştım, "Rezillik." diyerek kızaran yanaklarıma elimi koydum. "Sabahın ilk saatlerini şu yaramaz çocukla kovalaşarak geçirdiğine inanamıyorum."

"Selam," dedi biraz önce gördüğüm kız, karşılık verdim "Selam," Gülümsedi ve elini uzattı, "Adım AeRin,"

"NO SUMI !!" Joonyoung'un yanıma yaklaştığını gördüm, "Ah, adım Sumi," diyerek Joonyoung'a baktım, "Ne bağırıyosun be sabah sabah?" Kollarını çiçek yaptı ve dudaklarını büzdü.

"Bütün olayları Jaerin zillisinden mi duymam gerekiyor?" Gözlerimi devirdim ve elimle hala sıcak olan yanaklarıma rüzgar yaptım.

"Ne bu halin? Geç kaldın da okul etrafında tur falan mı attırdılar sana?" dediğinde tam o sırada kapıdan Sunwoo çıkmıştı. "Şu yaramaz arkadaşın yüzünden bu haldeyim, git ona sor." diyerek sınıfa girdim.

Sırada azar çekecek kişi; Bomi vardı, "YA ! BANA NEDEN GEÇ SÖYLÜYORSUN HEESUN OLAYLARINI !" dediğinde gülümsedim, "Geç söylemedim, dün gece yaşandı hepsi, çıldırıcam şimdi."

Youngjae bana baktı, gözümle sıramdan kalkmasını söyledim. "Git Bomi'nin kucağına falan otur, niye benim sırama oturup pisletiyorsun?" diye çıkıştığımda panikledi. "N-Neden kucağına oturayım? Delirdin mi?"

"Niye ciddiye aldın geri zekalı?" diyerek kitaplarımı sıranın üzerine koydum. "Sonraki ders psikoloji biliyorsun," dedi Jaerin, "Heesun'la birlikte yaptığımız ödevi sunmamız gerek." dediğinde yüzüm düşmüştü. Onu görmek istemiyordum.

Dersin yavaş geçmesi için dua etmiştim ki şansıma bakın, hızlı geçmesini istediğim dersin olağanüstü yavaş geçmesine benzemişti olay. Sanki 10 dakika ders işlemiş gibi hissediyordum.

"Psikolojiye gelmesem n'olur?" dedim Jaerin'e dudaklarım büzülü bir şekilde, "Sıfır alırsın."

"Teşekkürler," dedim, "Çok güzel moral veriyorsun." Eliyle sırtımı pat patladı. "En fazla 20 dakika sürer, bir ders bile değil." diyerek elimden tutmuştu ve birlikte sınıf değiştirmiştik.

"3. Grup gelsin." dediğinde sakinleşmeye çalıştım ve diğerleriyle beraber tahtaya çıktım. İnsanların gözleri benim üzerimde olduğu zamanlarda hep gergin olurdum ve doğru düzgün konuşamazdım ama slayt birkaç yeri okuduktan sonra hızlıca bitmişti, soruları da cevaplamıştık.

"İyi işti." dedi Juyeon bana bakarak, ben neyi doğru yaptığım, neyi yanlış yaptığımı bile hatırlamıyordum.

"Gayet güzeldi," dedi profesör, "Ama sanki herkes kendi çalışmış gibiydi, takım gibi değildiniz." Bu eleştiriyi beklemiştim açıkçası, sadece bir günde bu slaytı hazırlamıştık ve bir de üstüne kavga etmiştik. Buna rağmen iyi olduğumuzu düşünmesi bile içime şu serpmişti.

"Yarın zamanın var mı?" Arkamdaki Sunwoo'ya döndüm, "Yarın, resim öğretmenine sergi için yardım edecektim."

"Ben de gelebilir miyim?"

"Boş yere yorulmana gerek yok-" Lafımı kesti, "Kendi isteğimle, gönüllü olarak. Gelemez miyim?" Resim öğretmeninin daha fazla öğrenci aradığından emindim, "Olur."

Kafasını salladı ve zil çaldığında sınıftan çıkıp gitti.

kim sunwoo || cigaretteTempat cerita menjadi hidup. Temukan sekarang