9 | 酒窝

318 39 7
                                    

"Kim Sunwoo, disipline mi gönderilecekmiş?" Duyduğum şeyle arkamdaki kızların telefondan izledikleri şeye baktım.

Dong Koo'yu dövdüğü video her tarafa yayılmıştı. Çantamı sınıfa koydum, Dong Koo'yu bulmalıydım ama sınıftan çıkarken Sunwoo'yu görmüştüm, "Sunwoo?" dediğimde yüzüme bakmadı ve yerine öylece oturup, başını sıraya yasladı. Dünkü olaydan sonra zaten konuşmuyorduk bir de bu olay çıkmıştı.

Kafeteryaya girdiğimde Seo Dong Koo ve yanında oturan Heesun'a söyleceklerimi kafamda tartışıyordum.

Piç herif, beni kilitlediğini söylemeyip sadece Sunwoo'ya suç atmak adamlık mı?

Yok bu güzel olmadı.

Neden yaptın? Neden yaydın bun-

Hayır bu hiç olmaz.

Ağzını yüzünü dağıttığımın sikik beyinli orospusu, ne zorun var?

Bu çok güzel oldu.

Tam yanına ilerlerken bileğimden tutulup çekilmemle hareket edememiştim. Sunwoo sinirle beni yangın merdivenlerinden çıkarırken bileğimdeki acı yüzünden ona bağırmıştım. "Bıraksana."

"Ne yapacaksın? Yine gidip onlara bulaşıp yine bi' yerlere mi kilitleneceksin?"

"Okuldan atılabilirsin," dedim sinirle. "..benim yüzümden."

"Bu benim seçimimdi, sen bana onu dövmemi söylemedin sonuçta." dediğinde sesi gittikçe artıyordu.

"Ama sonuçta benim yüzümden oldu."

"Onlara bir daha bulaşma, en azından benim için." dediğinde bileğimi sıkan elini sinirle geriye attım, "Bu okuldan atılan sen değil, o olacak." dedim sesim titrerken. Sonra da onu orada bırakıp merdivenlerden tekrar indim.

Onlara bulaşıp onlarla kavga edeceğimi  falan mı düşünüyordu gerçekten? Müdirenin odasına çıkarken Juyeon'un Heesun'la bir şeyler konuştuğunu gördüm.

"O saçma videoyu sil." Heesun'u duvarla arasına aldığında aşırı ciddi görünüyordu. "Ya, sence öyle bir şey yapar mıyım?" dediğinde sırıttı ve telefonunu salladı. "Silebiliyorsan sil,"

Paylaşan kişi Dong Koo'ydu. Heesun'un telefonundan paylaşmadığından emindim. Juyeon da yanlış anlamış olamazdı heralde.

Telefonu yere fırlattığında telefon paramparça olmuştu ve bütün öğrencilerin gözleri onların üzerinde toplanmıştı. "No Sumi'ye yaptıklarını biliyorum Yang Heesun, çocukça davranmayı bırak. Kendine çeki düzen ver!" diye bağırdığında duvarın arkasına geçtim. Beni görmese daha iyi olurdu. "Yetim bir kızı bu kadar koruyabileceğim aklıma gelmemişti."

Yetim mi?

"Yetim olan sensin Yang Heesun çünkü kimse seni arkadaşı veya ailesi olarak seçmeyecek."

Ayak seslerini duyunca Juyeon'un Heesun'un yanından ayrıldığını sonra da bana baktığını gördüm. Bir şey demeden öylece gitti. 18 yıllık hayatımda iyi ki onlar gibi arkadaşlarım olmuştu ve zaman geçirebilmiştik.

Gözümden akan yaşları umursamadan müdirenin odasına çıktım. "Gir." Kapıyı açtığımda öğretmenlerin hep birlikte toplanıp bir şey konuştuklarını görmüştüm. "Kovmak daha iyi olacak." dediğinde Sunwoo'dan bahsettiğini anlamıştım.

"No Sumi, ne işin var burada?" diyen sınıf hocamıza baktım. "Vermem gereken bir şey var."

Cebimden çıkardığım fotoğrafları onların önüne bıraktığımda şok olmuş bir şekilde bana bakıyorlardı.

"Seo Dong Koo, Yang Heesun ve Kim Hyerin'in dün bana yaptıkları."

Sırtım ve boynumdaki çizikleri, yüzümdeki yaraları, bacağımın halini, hepsinin fotoğrafını çekmiştim.

"Dün beni bu halde laboratuvara kilitlediler ve Sunwoo beni kurtarandı."

"Sunwoo mu?"

"Dong Koo'yu dövmesinin sebebi de beni dışarı çıkarmak istemesi ama Dong Koo'nun anahtarları ona vermemesi yüzündendi."

"Yine de şiddet kullanmama-"

"Onların bana daha beter davrandığını gösteriyorum işte size." dediğimde aşırı sinirlenmiştim. "Kanıt, şahit var mı?" dediğinde gülümsedim.

"CCTV size bağlı değil mi? Öğrencinizi korumanız gerek, gidip bakabiliriz." Sınıf hocama baktım. "Ayrıca dün sabah, okula gelmeme rağmen ilk 2 dersinize girmeme nedenim buydu."

"Eğer Sunwoo'yu okuldan atıp bu pis- bu arkadaşlara hiçbir şey yapmazsanız o zaman karakola gidip bu fotoğrafları veririm." dediğimde sinirle gülümsedim ve kapıdan dışarı çıktım.

Rahatlamış hissediyordum.

Joonyoung yanıma geldi, kolunu omzuma atarak bana hafifçe sarıldığında ona baktım. Elindeki soğuk içeceği bana verdi. "Otur." Dediğini yaptım, "Biraz önce çok iyiydin." dedi bana gülümseyerek.

"Duydun mu?"

"Kapıda bekliyordum, bu yüzden duydum. Özür dilerim." dediğinde bir şey demedim ve başımı masanın üstüne kapattım.

"Sunwoo'ya hep zarar veriyorum, değil mi?" dediğimde başını olumsuz anlamda salladı. "Geçenlerde Sunwoo'nun evinde sigara paketi buldum, tam ona kızacağım sırada, çoktan senin sayende bıraktığını söyledi."

Gözümden yaş akarken bir yandan da gülümsedim, "Özledim." dediğimde bana baktı, "Sunwoo'yu." dedim sessizce. Sonra da önümdeki içeceği kafama diktim.

"Bahçeye çıkıyorum, geliyor musun?" Kafasını olumsuz anlamda sağa sola sallayınca ders vaktinin geldiğinden emindim. Asla dersleri kaçırmazdı.

"Biraz dolaşacağım. Sen dersine gir." diyerek yanından ayrıldım ve tribüne gidip orta koltuklardan birine oturdum.

Yakında futbol maçı olacaktı, Sunwoo oynayacak mıydı acaba? Benim yüzümden bugünkü antremanlarına da katılamamıştı kesin.

Derin bir nefes verdim ve arkama yaslandım, gözümün altındaki yaşı elimin tersiyle sildim.

Gamzemin olduğu yere kondurulan öpücük ile arkamı döndüm.

"Kim Sunwoo?"

kim sunwoo || cigaretteOù les histoires vivent. Découvrez maintenant