Karışan Ölümler

74 28 121
                                    

BİRİNCİ BÖLÜM:
KARIŞAN ÖLÜMLER

Yine bir koltukta oturmuş kadehimle oyalanıyordum. Bir gün önce gece, işler sarpa sarmıştı. Aylardır her bir detayını özenle ayarladığım plan tek bir yanlışlık yüzünden mahvolmuştu... Elbette buna sebebiyet veren kişi bedelini ödemişti. Dün gece.

Öldürmesi gereken kişi Oflaz Belkıs'tı. Kendisi Belkıs'lar Şirket'in yöneticisiydi. Sorun ne diye merak ederseniz, kendisi ticaretle ilgilenen biriydi. İnsan ticareti... Ülkedeki gençleri -özellikle ailesi olmayan ve başarılı olanlar- fırsatlar sunarak kandırıp yurt dışına götürüyor ve orada eğitim aldıklarını sanan gençleri aslında kendi anlaşmalı olduğu kişilere satıyordu. Kısacası beyin göçünü ticarete dökmüştü. Aslında ondan önce ilgilenmem gereken birkaç kişi vardı ama birkaç ay önce hayatımdaki önemli insanlardan birini aynı şekilde satmaya çalıştığında önceliğimi ona vermiştim. Sinirle elimdeki kadehi sıktım. Aptal herif! Anlaşma yaptığım kişi Oflaz yerine kardeşini vurmuştu! Kendim halletmeliydim her zamanki gibi. Oflaz Belkıs tam anlamıyla pisliğin tekiydi. Yaptığı hiçbir güzel şey yoktu ve yine bir şekilde kurtulmuştu.

Hışımla koltuktan kalkıp kadehi sert bir şekilde masaya bıraktım. Ellerimi uzun, kızıl buklelerimin arasından geçirdim. Birçok kanıt bırakmıştı. Hepsini ortadan yok edemezdim. Edememiştim. Ama en azından, kaynağı yok etmiştim. Kendi kendime gülüp aynaya baktım. Yüzüm ciddileşirken gözlerimdeki kahverengi hareler koyulaşmıştı. Tüm olayın arkasında benim olduğumu bulabilirdi, bulacaktı. Hiçbir zaman düşmanımı hafife almazdım. Hele de kendinden çok sevdiği kardeşi öldürülen bir düşmanı...

Telefonum çaldığında kimin aramış olacağını tahmin ediyordum. Derin bir nefes alıp kendimi sakin olmak için zorlarken kot pantolonumun cebinden telefonumu çıkarıp arayan kişiye baktım. Arayan, tahmin ettiğim numaraydı. Araştırmalarımı yaparken onlarca kez görüp ezberlediğim o numaraydı. Oflaz Belkıs'ın arama sebebinin çok da iç açıcı olmadığının farkındaydım. Aramayı cevapladıktan sonra telefonu kulağıma götürdüm. Ben konuşmadan onun konuşmasını bekledim. Seviyeli sesi kulaklarımı doldurduğunda dikkat kesilmiştim.
"Adınızı söyler misiniz, yoksa S. Dean olarak mı hitap edeyim?"

"Numaramı bulduysanız, adımı kimsenin bilmediğini de biliyor olmalısınız."

"Belki bana söylemek istersiniz?"

"Ne istiyorsunuz?"

"Bir saat sonra kardeşimin cenazesi kalkacak. Daha sonrasında sizinle görüşmek istiyorum. Umarım burada olursunuz." diyerek aramayı sonlandırdığında elimdeki telefonu sıktım. Elbette oraya gidecektim. Aynı gün olmasa bile diğer gün Oflaz Belkıs'ın cenazesi kalkardı. Odada birkaç tur döndükten sonra dolabıma gittim. Siyah kot pantolon ve yine siyah bir gömlek aldım. İç çamaşırlarımı da alarak yatağın üzerine hepsini bıraktım. Sakin adımlarla banyoya girdikten sonra küveti doldurmak üzere musluğu açtım. Küvet yavaş yavaş dolarken üzerimi çıkarıp havlumu askıya astım. Su tamamen dolduğunda musluğu kapatıp küvete girdim.

Uzun bir duşun ardından üzerimi giymiş, aynanın önünde saçlarımı havluyla kurutuyordum. Duştayken yapabileceğim en iyi planı yapmıştım. Riskli ama elimdeki en iyi seçeneği seçmiştim. Bugün bu işi tamamen bitirmezsem her şey daha da karışacaktı. Saçlarımı biraz nemli bırakıp balıksırtı olacak şekilde ördüm. Dizlerime kadar uzanan botlarımı giydikten sonra pantolonumun cebine telefonumu sıkıştırdım. Cenaze kaldırılmaya başlanmış hatta bitmek üzere olmalıydı. Oflaz Belkıs'ın cenazeyi abartacağını düşünmüyordum. Arka cebime herhangi bir yaralanma olursa diye geniş bir bandana koyduktan sonra odadan çıkıp dairenin kapısına ilerledim. Kapının arkasında asılı duran ceketi alıp giydim. Küçük daireden çıktıktan sonra apartmanın merdivenlerini hızlı adımlarla indim.

Apartmandan çıktıktan sonra kaldırımın kenarına park edilmiş arabama ilerledim. Elimdeki anahtar ile kilidini açtıktan sonra binip kapıyı kapattım. Bunlar çoğunlukla kullandığım yedek ev ve arabamdı. Bunun sebebi açıkça daha güvenli olmalarıydı. Aklımdaki düşünceleri silerek gideceğim evin adresini kontrol ettim. Oflaz Belkıs ne büyük sayılabilecek ne de küçük sayılabilecek, koruması yüksek bir villada yaşıyordu. Eh, onun gibi zengin biri için küçük kalıyordu. Arabayı sürmeye başladığımda en soğukkanlı halime bürünmüştüm. O da diğerleri gibi ölecekti.

S. DEANWhere stories live. Discover now