14. Bölüm: Araf'ta yaşamak.

775 130 266
                                    

Merhaba. ^^

Bol bol yorum yapmayı unutmayın lütfen. Her satırarasına dalabilirsiniz.. <3

Yukarıdaki müzik lütfen.

İyi okumalar dilerim. ^^

____

____

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.


14. Bölüm: Araf'ta yaşamak.

'Ben buydum. Araf'tan öteye gidemeyen ve gidemeyecek olan bir hiçtim sadece..'

__

Kabulleniş.

Kabulleniş geri dönüşü olmayan bir kavramdı. İnsan bir şeyi bir kere kabullenince, başka ihtimaller inanılmaz hâle geliyordu. Ben de kabullenmiştim. Yalnızlığımı kabullenmiştim. Bu yüzden birinin benim yanımda olabileceği ihtimaline inanmıyordum.

Evet annem, arkadaşım, ablam, abim vardı hayatımda. Fakat yine de yalnızdım. Çünkü hiçbiriyle yaşadığım onca şeyi paylaşamıyordum. Kahraman Tazeoğlu bir kitabında şöyle yazmıştı; "Gerçek yalnız paylaşacak kimsesi olmayan değil, paylaşmak isteyebileceği kimsesi olmayandır."

Yalnızdım. Çünkü olanları paylaşmak isteyeceğim kimse yoktu.

Yalnızdı. Çünkü onun da hikayesini paylaşmak isteyeceği kimsesi yoktu.

Bunu bilmiyordum. Anlamamıştım da. Ben bunu duymuştum. Siyaha yakın gözleri, gözlerimdeyken haykırmıştı bunu bana. 

Alaz kendisi hakkında konuşan biri değildi. Ama sessizliği çığlık çığlığaydı. Suskunluğu hep bir şeyler anlatmaya çalışıyordu. Ve ben onu duyuyordum.

"Duyuyorum.." diye mırıldandım kendimden bağımsızca.

"Neyi?" Sesi titrek çıkmıştı.

Hâlâ aynı pozisyonda durmuş, birbirimize bakıyorduk.

"Neyin var Alaz?"

Sustu... Her zaman ki gibi. Kaşlarını çattı.. Her zaman ki gibi. Gözleri hâlâ dolu doluydu. Uzun bir sessizlikten sonra fısıltısı tekrar doldu kulaklarıma.

"Neyse.."

Öyle söylemişti ki, bu kelimeyi, fısıltısı bile aksini haykırıyordu. Sessizliğinin çığlıklarını tek bir kelimeye sığdırdı sadece. Oysa emindim, kalbi bile anlatmak için mantığına yalvarıyordu. Çünkü ruhu bedenine ağır geliyordu. Bu belliydi, duymak isteyen herkes duyabilirdi.

"Ben sana kendimi anlattım. Sen..."

Cümlemi tamamlayamadan Alaz araya girdi.

"Sen anlattın diye ben de anlatmak zorunda değilim."

"Ama ben de anlatmak istememiştim. Sen beni mecbur bıraktın."

"Çünkü sen anlatmaya başlamıştın. Ben sadece devamını getir diye seni mecbur bıraktım."

ARAFHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin