BÖLÜM. 9: "BAHÇE MAKASLI KIZ"

333 55 74
                                    

Merhaba <3 Nasılsınız?

Bu bölüm sanırım biraz değişik oldu ama bilmiyorum, canım böyle yazmak istedi ve bayağı da eğlendim. Umarım siz de seversiniz. İyi okumalar.

Bölüm Şarkısı: Stevie Nicks - Edge of Seventeen

BÖLÜM. 9: "BAHÇE MAKASLI KIZ"
•MİRAY•

Anksiyetem ufaktan ufaktan kendini belli ediyordu. Kendi planlarımın suya düşmesi yetmemiş gibi şimdi bir de dâhil olduğum ekibin planları mahvoluyordu. Ben uyurken başımda konuştuklarını çok sonra kavrayabilmiştim, bunun benim suçum olduğunu düşünmemden korkuyorlardı. Eh, haksız sayılmazlardı çünkü gerçekten kurşun döktürme işini düşünmeye başlamıştım.

Karavan, tamircinin kamyoneti arkasında bağlı bir şekilde ilerlerken biz de kamyonetin önüne bir şekilde sıkışmayı başarmıştık. Gülşin Onur'un tek bacağına oturuyor olsa dahi yan yana üç kişinin çok zor sığacağı bir koltuktaydık. Doğukan sık sık Onur'un daha az yemesini gerektiğine dair mızmızlanıp duruyordu ancak ben sessiz kalarak sabretmeyi tercih ettim. Özellikle karavanın tamire gidecek olması herkesten çok beni germişken, fazlasını yapabilecek hâlde değildim.

En azından gerçekten kısa bir süre sonra kamyonetten inebilmiştik. Vardığımız yer merkez demeye bin şahit isteyen bir kasabanın çıkışında yer alan yol üstü moteliydi. İki dakikada bir arabanın geçtiği bir karayolunun hemen arka caddesinde yer alıyordu, daha çok uzun yolculuk şoförlerinin kullanıp dinlenmesi için kullanılıyor olmalıydı. Kesinlikle lüks değildi ancak lüks aradığımız da yoktu.

İki kattan oluşan motel binasının kapı girişleri, yabancı dizilerde sıklıkla gördüğüm gibi dışarıdandı. Bu bir an için beni heyecanlandırdı ancak ne önemi vardı? Yatağımdaki çarşafın temiz olmasından başka bir şey istemiyordum.

"Biz iki oda istiyoruz." Gülşin'in beyaz saçlı, kareli gömlek giyen amcaya dedikleri üzerine adam başıyla onu onayladı.

Müdahale eden ise bendim. "Üç oda değil mi?"

Gülşin kahverengi gözlerini hafifçe büyüterek bana çevirdi. "İkimiz aynı odada kalırız, bu ikisini de başka odaya yollarız diye düşünmüştüm."

Onur'la aynı odayı paylaşacaklarına o kadar emindim ki böyle bir şeyi aklımın ucuna bile getirmemiştim. "Anladım, tamam bana uyar."

"Pardon da bana uymaz." Onur kaşlarını çatarak Gülşin'e baktı ama daha sonra başka bir yorumda bulunmadan bizimle pek de ilgili olmayan amcaya döndü. "Amca sen bize üç oda ver."

"Aa, kimliklerimiz karavanda kaldı." Gülşin elini bacağına vurup buna çok üzülmüş gibi taklit yapmaya başladığında, aslında benim için yaptıklarını biliyordum. Kimliği olmayan bendim. "Amca bir sorun olmaz değil mi ya? Karavanı şu tamirci aldı gitti çünkü."

Muhtemelen motel çok ziyaretçi almıyordu, öyle ki resepsiyon yeri bile girişteki güvenlik odasının hemen yanındaki bir kulübeydi. Tek seferde üç oda kirası alacak olan adamın dert edeceği son şey kimliklerimizin varlığı. Önce biraz mırın kırın etse de sonunda kabul ettiğinde sarı örgü çantamın içerisindeki nakit paradan bir oda kirasını çıkartıyordum.

Hepimiz yerine diğer işlemleri halleden Gülşin'e parayı verirken kulağımın dibinde biri, "Pişt," diye bir ses çıkarttı. Başımı sol tarafıma çevirdiğim an Doğukan'ın yakınlığıyla bir şaşkınlık yaşadım. Hemen bir adım arkamdaydı ve iki elini giyindiği siyah şortun ceplerine yerleştirmişti. Yeşil gözleri, motel yolunun ilerisindeydi. "Şuraya baksana." Kaşlarını çatıyor olması durumu merak etmeme sebep olurken dediği yere baktım. Yaklaşık elli metre ilerimizde, elinde bir bahçe makası taşıyan enine dolgun bir kız bize bakıyordu. Kızın da kaşları çatıktı ve bakışları... kesinlikle ürkütücüydü.

DENİZ DALGALARI ve KUM TANELERİWhere stories live. Discover now