45°KEFARET

10.4K 1.1K 743
                                    

Tamam, sakin olun.

Saakinn olun.

Evet, bölüm sonunu sizi çıldırtmak için yapmış olabilirim ama bu kadar da delireceğinizi tahmin etmemiştim. Ama bu biraz alıştırmaydı hani, öyle düşünün. Bundan sonra kitapta bize nefes almak yok gençler. Çünkü kaosu da aşıp dehşetli, manyaklı sahneler okuyacağız artık. O yüzden kendinizi alıştırın.

Normalde bu bölümü değil, bir ara bölüm yaparak Duman'ın yemini ettiği sahneyi atacaktım ama ya siz delirecektiniz ya da beni delirtecektiniz. O yüzden bölümlerin yerinde oynama yaptım.

Şarkı tamamen bu bölüm için yazılmış gibi... Çok duygusalım, karakterlerimin kırıldığı kaoslu bölümler beni de üzüyor... 😥 (tell me you love me - Demi Lovato.)

Keyifli okumalarr...

Bölüm 46: KEFARET

"Peki ya aşkın kefaretini kim öder? Fedakârlığı yapan mı yoksa uğruna fedakârlık yapılan mı?"

Dolunayın gökte açtığı delik kadar büyük bir yaraydı Destan Savaş göğsümde.

Biliyordum, Tufan Doğu o yarayı kapatmanın yolu değildi, bu yüzden onun elini tuttum ve ayağa kalktım. Onun gözlerinde ya da içinde bir yerlerde merhamet varsa bile benim yarama olan faydasızlığından ötürü bütün anlamlarını yitirirdi. Sadece ayağa kalkmak için tuttuğum elini çabucak bıraktığımda bütün acıma, sarhoşluğuma ve üzüntüme rağmen bir şeyden emindim.

Bir yolunu bulup ondan uzaklaşacaktım ama bunu ona ihanet ediyormuş gibi görünerek yapamazdım. Ne Tufan'ı kullanırdım ne de Duman'ın canını böylesine yakardım.

Kahretsin ki bir ayrılık olacaktı, bu ilişkinin yükünü daha fazla ona vermeyecektim. Bu ayrılık bizim kalplerimizi yeterince kırıp bize yeterince acı verecekti zaten, daha fazlasını gerek yoktu. "Sağ ol," dedim boğazımı temizlediğimde.

"Sarhoşum yalanına inanmadım," dedi o da ellerini ceplerine soktuğunda. Cevap vermedim ancak zaten istesem de veremezdim çünkü Kayra'nın sesi bütün avluyu saracak kadar büyüktü. Yine de Tufan onu dikkate almadan ellerini dirseklerime yerleştirdiğinde Kayra'ya dönememiştim. Sadece hızla yaklaşan ayak seslerini duyabiliyordum. "Gece," dedi gözlerimin içine bakarak. "Bir sorun varsa çözebilirim."

"İnan bana," dedim tüm kalbimle, daha da büyüğü tüm acımla. "Bunun senin çözebileceğini bilsem her şeyi yapardım." Duman için her şeyi yapardım. Yorgunca bir adım geri çıkarak ellerini benden çekmesini sağladım. "Ama sen bile bunu çözemezsin." Bir saniye daha aramızdaki bakışmada asılı olduğunda gözlerimde ne gördü bilmiyorum ama Kayra gelip beni arkasına çektiği an herhangi bir harekette bulunmadı.

"Çık topraklarımızdan," dedi saldırgan bir şekilde Kayra. "Hemen çık Tufan Doğu." Tufan, onu son görüşümde de olduğu gibi oldukça sakin bir şekilde geriledi, şüpheli hiçbir şey yapmadı ama son bir bakış attı bana. Gözüm onun tuhaflıklarını bile görecek halde değildi, sessizliğinde bir tuhaflık olduğunu ve bunun başımıza fena patlayacağını tahmin edebiliyordum ama düşünecek halde değildim.

"Çıkıyorum," dedi arkaya doğru bir adım attığında. "Şimdi yalnız gidiyorum ama unutma Gece, bir daha beni gördüğünde sen de benimle geliyor olacaksın." Sözlerindeki kendinden emin ton her zamankinden farklı değildi ancak bu defa üzerinde taşıdığı sakinlik her şeyi garantiye almış bir adamın sakinliğiydi. Ona cevap vermediğimde arkasını dönüp ormanın içinde kayboldu.

YILANLAR & SAVAŞÇILAR °VERA°Where stories live. Discover now