Merhaba.
Hem eğlenceli hem de bol aksiyonlu bir bölüm oldu. Tepkilerinizi dört gözle bekliyorum. Bol bol yorum bekliyorum.Keyifli okumalar diliyorum.♥️
BÖLÜM 64: "GURUR"
"Fedakârlık zordu ama fedakârlığın en zor olanı, gururundan pay vermekti."
Saray, aslında ait olduğu karanlığı sadece geceleri bürünüyordu. Gündüzleri, saat on ikiyi vurana kadar sahte bir güneşti. Sonra, herkes inini çekildiğinde şeytanların saklandığı bir cehennem çukuru kadar karanlık oluyordu ve avuçlarımdaki ateşle o şeytanları kendimden uzakta tutmaya çalışıyordum. Onlar gibi şeytanlar ateşten korkar mıydı?
Neydi bende onları korkutan parça, ateş mi yoksa onlardan daha büyük bir şeytan olmam mı? Henüz o kadar büyük müydüm?
Ellerimi arkamda bağlayarak karanlığın koridorun köşesini döndüğümde saatin kaç olduğunu bilmiyordum. Uzun saatler boyunca kütüphanede kalmış, biraz araştırma yapmıştım. Yılanların ateş hakkında yazdıklarını, korkularını okumuştum. Bu gururumu tatmin etmiş olsa da hala Ateş Savaş kadar başarılı değildim ateşe hükmetmek konusunda. Onun tahtını almak imkânsızdı.
İkinci adımı attığımda Tufan'ın odasının kapısının açılıp kapandığını işittim ve adımlarım duraksadı. Genç, kızıl saçları benimki kadar uzun olan bir kadın saçı başı dağılmış bir şekilde odadan çıkmıştı. Büyüm anından beni saklayarak onun gözleri için görünmez kıldığında aynı zamanda bir sarmaşık gibi duvarda ilerleyerek ona yaklaştı, merakımı gidermek için kendini öne atmıştı anında.
Kadının üzerindeki beyaz gömlek, bugün sabah Tufan'ın üzerinde gördüğüm gömlekti. Yaka işlemelerinden tanımıştım. Çıplak ayaklarına, karışmış saçlarına, yüzündeki gülümsemeye ve üzerindeki gömleğe bakılırsa birkaç saattir ne işle meşgul olduğu açıktı. Başımı sağ omzuma yatırarak onun etrafına attığı telaşlı bakışlarla koridorun diğer ucuna koşturmasını ve gözden kaybolmasını izledim.
Usulca yutkundum ve sinirle güldüm. Gülüşümün ne kadar sesli olduğu umurumda değildi, o kadar sinirliydim ki kendimi tutamamıştım. Bir kadın seçmiş, onu benim renklerime boyamış ve altına almıştı. Üstelik bana delice aşıkken, öyle mi? Başımı iki yana sallarken odama yöneldim. Böyle kutsal hislerin, böylesine ucuz adamların ağzında olması aşk için ne kadar kötü bir durumdu. Aşağılanıp durmaktan eminim ki aşk da pek memnun değildi.
Odama girerek kapıyı arkamdan usulca kapattım. Sakindim ama çoktan hisler bulanmaya başlamıştı bile. Acaba o kadın benim hakkımda ne düşünüyordu? Yatağına girdiği adamın basit bir tutsağıydım, üstelik beni hem burada tutuyordu hem de yandaki odada kalırken başkasıyla yatıyordu. Sinirle güldüm yeniden. Benim gururumu nasıl ayaklar altına aldığının farkında mıydı acaba?
Arkadaşlarına anlatıyor muydu acaba? Aslında veliahdın yatağını süslediğini, benim onun için aslında hiçbir şey ifade etmediğimi ve sadece Tufan'ın hırslarının bir sonucu olduğumu söylüyor muydu? Tufan'ın, aşık olduğum adamı sözde beni sevdiği için benden çaldıktan sonra bile ondan vazgeçemediğini ve hala onu yatağına aldığını anlatarak beni rezil ediyor muydu?
Sinirle komodinin önündeki kozmetik eşyalarını tek hareketimle yere savurdum. Benim her şeyimi almıştı! Benden Duman'ı, her şeyimi almıştı! Ve şimdi uçkurundan bile taviz vermiyordu öyle mi? Ah, odaya girip benim gururumu ayaklar altına aldığı için onun boğazını kesmek istiyordum! Mesele onun bir kadınla yatmış olması değildi, düşmanımın kimi yatağına aldığı zerre kadar umurumda olmazdı ama... Kahretsin ki beni rezil duruma düşürüyordu!

ŞİMDİ OKUDUĞUN
YILANLAR & SAVAŞÇILAR °VERA°
Fantasy"Bu dünyada kanın da, acının da, savaşın da sonu yoktu." Gece, dedesinin ölümü üzerine annesinin doğup büyüdüğü Vera şehrine gider ve orada annesi ile bir hayat kurmak için çabalarken şehrin sırları karanlıklardan çıkmaya başlar. Bu sırlar onun gerç...