Bölüm 24: MUM VE ATEŞ
"Bazı sırlar, söylenmediğinde değil, söylediğinde büyük sorundur."
Susmak tahmin ettiğimden daha zordu.
Bir cinayetin tek görgü tanığıydım ve her şey ben konuştuğum an, katili gösterdiğim an çözülecekti ama yapamıyordum. O katil, bana sırlarını açmıştı. Ben bu hikayenin zanlısıyla büyümüştüm ve onun tarafından omuzlarıma yüklenen güven bütün kelimelerimin çıkış kapılarını tek tek örtüyordu. Karşımda, zanlının sevdiği kadın bütün hüznüyle otururken bile konuşamıyordum.
Su üzgündü.
Elindeki dergilere öylesine bakıyor, her şeyi öylesine seçiyordu. Önüne gelen seçeneklerin hepsi mükemmel olduğu için hangisini seçtiği önemini de yitiyordu. Oysa onun istediği bir şey olduğunu görebiliyordum. Gözlerindeki hüzün parıltıları gözümü alırken sustum. Sadece sustum. Elimden gelse onun bu hallerini abime gösterirdim.
Çabuk gelmesi gerekiyordu.
Ne zaman gelecekti? Düğüne bir ay vardı. Belki de daha az.
"Sence hangisi olsun?" diye sordu yorgun bir sesle. Düğünde gelinliğinin altına giyeceği ayakkabıyı seçmeye çalışıyordu ve elindeki tabletten fotoğrafları kaydırırken oldukça umursamazdı. Odada sadece ikimiz vardık, Su o kadar keyifsizdi ki, bütün enerjim kaybolup gitmişti.
"Bence karar vermen gereken şeyler bunlar değil," dedim elindeki tableti alırken. Açık renk gözleri gözlerimi bulduğunda onları kendi kafamda abime yan yana getirdim, baya baya yakışıyorlardı aslında. Abimin cüzdanında eskimekte olan fotoğraf karesindeki mutlulukları gözümün önüne geldiğinde yutkunmakta zorlandım.
"Neymiş?" dedi gözlerime bakarken.
"Evlenmek istediğin kişi o mu Su?" Devasa bir soruyu onun önüne bıraktığımda belki de en acınası, en çaresiz cevabı verdi.
"Ben hangi erkeğe bakarsam bakayım aynı şeyi görürüm Gece," dedi arkasına yaslayarak iki kişilik koltuğun o yanına kıvrıldığında üzerinde siyah bir tayt ve yarım bir vizyon rengi tişört vardı. Ben hala bir saat önce geldiğim kıyafetlerle oturuyordum. Ördüğü beyaz saçlarını sağ omzuna alarak uçlarıyla oynamaya başladı. Rengi daha da açılmıştı. "Ben sadece tek bir adama baktığımda aynı şeyi görmem, onu da bir daha göremem." Omzunu silkti. "Bana karşı kaba olmayan bir adamla evlenmek önemli şu an benim için. Öte yandan Cihangir bütün erkeklerin ortalamasının üstünde bir adam ve benim bütün gerçeklerimi biliyor. Evlenmek sadece karı koca olmak değil, aynı zamanda birbirine iyi arkadaş olmaktan geçer, der babam. O zaman doğru yoldayım."
"Cihangir, Pusat abiyle en yakın arkadaşınızmış, diye duydun." Sağ ayağımdaki bota uzanıp fermuarını indirdim. "Öyle miydi?
Su iç geçirdi. "Öyleydi. Pusat onun da kendine birisini bulmasını söylerdi sürekli ama Cihangir eskiden çok çapkın bir adamdı." Eski anılar onu gülümsetti. Geldiğimden beri gergin yüzünün ilk defa sıcak bir ifadeyle aydınlandığını gördüm. "Sürekli atışırlardı. Cihangir de, ben asla bir kadınla hayatımı geçiremem, derdi. Kader bu ya," dedi yüzü yeniden hüzünlü bir hal aldığında. "Birini buldu ve o da Pusat'ın sevgilisi oldu, sonra da onunla bir ömür geçirmeye karar verdi."
"Çıkıp gelse birden." Arkama yaslanarak dalgın bir sesle konuşmaya özen gösterdim. Başımı koltuğun arkasına yasladığım için tavanla bakışıyordum. "Sarayın kapısından girip gelse Pusat abi. Ne yapardın? Ölmedim, dese." Sesimdeki bu sakin ton bile kurduğum cümlelerin onu etkilemesine engel olmamıştı. Yanağını yasladığı kolçaktan başını kaldırıp bana bakmaya başladı. "Ne yapardın? Çok mu kızardın ona?"

YOU ARE READING
YILANLAR & SAVAŞÇILAR °VERA°
Fantasy"Bu dünyada kanın da, acının da, savaşın da sonu yoktu." Gece, dedesinin ölümü üzerine annesinin doğup büyüdüğü Vera şehrine gider ve orada annesi ile bir hayat kurmak için çabalarken şehrin sırları karanlıklardan çıkmaya başlar. Bu sırlar onun gerç...