Keyifli okumalar diliyorum.
Bölüm şarkısı: Taylor Swift - Blank Space.
BÖLÜM 78:"KÜÇÜK ENTRİKALAR
"Kazanmanın ilk adımı asla yolundan dönmemekti. İntikamın söz konusu olduğunda kimse beni yolumdan döndüremezdi."
Akça uzun zaman sonra özgür kalmıştı.
Özgürlüğün pek çok anlamı vardı onun kalbinde. Ancak hiçbiri bir sokakta ya da herhangi bir yede rahatça dolaşmayı içermiyordu. Onun için özgür kalmak sevdiklerine ulaşmak demekti. Her şeyden önce eşine, her şeyden önce kızına ulaşmak demekti. Özgürlüğün bu iki, kısa betimlemeden başka tanımı yoktu onun için.
Arkasında bıraktığı mabet ya da mabette yapılan tören umurunda değildi. Sevdiği kadın, hayatının yegane sahibi olan o kadın burada değildi. O gelemediyse Akça ona giderdi, Akça ona koşardı, Akça onun için kimsenin göze alamayacağı işkenceleri göze alırdı.
Ormanın içinde amansızca ilerliyordu. Yolun ne kadar uzun olduğu ya da ne kadar sürede oraya ulaşacağı umurunda değildi. Umurunda olan tek şey artık eşine ulaşmak için aralarında kilometreler olmasıydı. Büyüler, asla açılmayan kapılar ya da hiçbir yere çıkmayan lanetli bir bahçe değil. Sadece kilometreler vardı. Asıl engeller aşılmışken birkaç kilometrenin ne anlamı olabilirdi ki?
Önce Yılarından topraklarından çıktı. Ah, bu günü ne beklemişti. Ait olduğu soyun topraklarına adım attığında onu gören gözcülerin hiçbiri seslenmedi. Yalnızca birisi bir adım öne çıkacak gibi oldu ancak diğeri, ondan biraz daha büyük görünen adam elini uzatarak gözcüyü durdu. Aklı olan kimse Akça Savaş'ı durdurmaz, onun yoluna çıkmazdı.
Aklı olan kimse bir eş, diğerine doğru koşarken asla aralarında duran o son engel olmazdı.
Akça nefessiz kalana kadar koştu, kusacak hale gelse bile umurunda olmazdı. Son on beş yılda değişen hiçbir şey olmamıştı. Aklında, deliliğin sınırına kadar dayanmış olan aklında kalan yollar, patikalar belli ki onu yanıltmayacaktı. Nihayet ormandaki büyük açıklığı geçip ormandan çıktığında kendini sarayın önünde buldu.
Önce ayakları yere çakıldı. Hayatının çok uzun bir kısmının geçtiği bu sarayı yıllar sonra görmenin getirdiği duygusal ağırlık onu yere çiviledi ancak sonra daha değerli duygular ağır bastı ve saraya ilerledi. Onu hissediyordu, göğsünün ortasındaki iman tahtasına bağlı bir ip vardı sanki ve onu yukarı çekiyordu. Bütün benliği, bütün uzuvları ve hücreleri eşlik bağının yıllar sonra yeniden güçlenmesiyle titriyordu.
Kapının önünde duran iki asker onu tepeden aşağı süzdü. "Akça Savaş," dedi Akça ve aralarından geçip giderken arkasında iki şaşkın yüz bıraktı. Onlara aldırmadan yukarı yöneldiğinde bir adamın bağırış sesinin tanıdık gelmesiyle duraksadı ve yukarı doğru tırmanan, iki kurt heykelinin sırtlarını ağırlık merkezi olarak kullanan iki merdivenin arkasında baktı.
Birkaç asker zorla getirdiği ve zapt etmekte gerçekten de zorluk çektiği adamı götürmeye çalışıyordu çünkü yeri zindanlardı. Akça'nın gözleri hissettiği zaferle parlarken kısa bir an da olsa onlara yöneldi. Belli ki askerler Timur'dan hala korkuyorlardı ve yanlarında onları yönetecek veya davranışlarının sınırlarını çizecek bir komutan olmadığından sadece onu aşağı indirmeyi kendilerine görev edinmişlerdi.
"Siz kim olduğunuzu sanıyorsunuz?" diye kükrüyordu Timur. "Bana nasıl böyle aşağılık bir muamelede bulunabilirsiniz?"
"Aşağılık kişilere aşağılık muamele uygulanır," dedi Akça onlara doğru yürürken. "Layık olduğun buydu. Sadece çok önce yapılması gerekirken bugün yapılıyor."

VOCÊ ESTÁ LENDO
YILANLAR & SAVAŞÇILAR °VERA°
Fantasia"Bu dünyada kanın da, acının da, savaşın da sonu yoktu." Gece, dedesinin ölümü üzerine annesinin doğup büyüdüğü Vera şehrine gider ve orada annesi ile bir hayat kurmak için çabalarken şehrin sırları karanlıklardan çıkmaya başlar. Bu sırlar onun gerç...