26. Sekiz Nisan 2013

6.4K 789 407
                                    

Oy vermeyi ve yorum yapmayı unutmayın lütfen.

Perdenin Ardındakiler - Hatıralarım

Çağan Şengül - Papatya

Sekiz Nisan 2013

BORA


Tam tamirhaneyi kapatmak üzereyken yağmur yüzünden kayganlaşan yollarda kaza yapan üç yeni araba gelmişti. Zaten yorgundum, işler bir türlü bitmiyordu ve bir de üstüne şu yağmur iyice içimi sıkmıştı. Fulya yağmuru bu kadar sevmese şu an düşen her bir damlaya söverdim.

"Amma ofladın be!" diye kızdı kaportaya eğilmiş Süleyman usta. "Şimdi şu bezi tıkacam ağzına öyle çalışacan bütün akşam görecen!"

"Canım sıkıldı be ustam," dedim sıkıntıyla.

"Biz de sıkıldık be oğlum. Daha az önce aradım evi yemeğe beklemeyin diye. İş demek ekmek demek, paramızı çıkarıyoz, buna şükür."

"Orası öyle de..."

"Bora!"

Cümlem tamirhanenin sahibi esas usta Mahir ustanın seslenmesiyle kesildi.

"Efendim usta?"

"Gel oğlum buraya."

Yakınına gitmeme gerek yoktu, canını sıkan bir şey olduğunu sesinden anlayabiliyordum. Son üç senem onun yanında geçmişti ne de olsa.

Yanına gittiğimde bana üzgün gözlerle baktı. Kötü haber vardı, belliydi. Çok kötü haber... Belki içimdeki sıkıntının nedeni de yağmur değil buydu.

Arabasının kapının önünde çalışır vaziyette durduğunun farkındaydım. Güçlü bir şimşek ortalığı gündüz yerine çevirdi. Hemen arkasından bir gümbürtü koptu gökyüzünde.

"Bin arabaya," deyip arabaya doğru yürüdü ama ben yerimden kımıldamadım. Gelmediğimi fark ettiğinde dönüp bana baktı.

"Bin oğlum arabaya," dedi bir kez daha.

Tamirhanedeki çalışma sesleri fısır fısır konuşulan seslere bıraktı yerini. Şu anda herkesin bildiği benim bilmediğim bir şey vardı.

Dimdik baktım suratına.

Mahir usta bir destek arar gibi içeridekilere baktı ama kimsenin bir şeyden haberi yoktu.

"Funda teyzenlere gitmemiz lazım."

Buralarda herkes bilirdi bizi. Zümrüt annemi, Funda teyzemi... Kardeşlerimi...

"Bir şey mi oldu ona?"

Başını salladı. "Hadi gidelim."

Ah, Funda teyzem... Funda annem... Sen de mi?

Ama başka bir şey daha vardı. Bu kadar değildi.

Ses etmedim. Gittim bindim arabasına. O da sessizdi. Bardaktan boşanırcasına yağan yağmuru camlardan atmaya çalışan sileceklerin çıkardığından başka ses yoktu arabada.

Daha o sokağa varamadan kalabalık karşıladı bizi.

Zamanın akışı ağırlaştı.

Ara ara çakan şimşekler insan ve şemsiye cümbüşünü aydınlatıyordu.

Ambulansların ve polis arabalarının mavi kırmızı ışıkları ıslak yerden yansıyordu.

Sokağa döndük. Üç ambulans, bir sürü polis arabası, olay yeri şeritleri, insanları dağıtmaya çalışan polisler...

İLHAM PERİSİWhere stories live. Discover now