❝ keşke sarılabilsem, olmaz mı?❞

69 18 0
                                    

3 gündür kaydediyorduk ve ben sanırım bu diziyi kabul ettiğime pişman oluyordum. Kimsenin beni taktığı yoktu, soğuk davranıyorlardı. Michael bile! Bana böyle davranmaları üzücüydü ve işin kötüsü nedenini de bilmiyordum. Biri hariç, en azından Ruggero'nun neden bu şekilde davrandığını biliyordum.

İçlerinden bir tek Giro'yu yeni tanıyordum ve o benimle konuşuyordu. Diğerleri gibi davranmıyordu. O çok eğlenceli bir çocuktu ve sohbet etmek iyi geliyordu. Onunla her ne kadar sohbet etmiş olsak da birbirimiz hakkında pek bir şey bilmiyorduk. Sadece anlık sohbet edip gülüyorduk.

Şimdi ise karavanımda tek başıma, dinlenme bahanesiyle oturuyordum. Camın kenarına uzanmış onların kahkahalarla eğlenmelerini izlerken çok garip hissediyordum. Neden kimsenin aklına gelmiyordum? Neden kimse beni umursamıyordu? Yoksa bir şey yapmışım da onlara karşı, haberim mi yoktu? Birden gözüm Ruggero'ya kaydı. O da gayet mutlu görünüyordu. Öfkelenmiştim, sinirle onları izlemeyi bırakıp camın perdesini çektim. Buna daha fazla dayanamıyordum. Bilerek mi yapıyorlardı?

Birden kapının çalmasıyla irkildim. Hızlıca ilerleyip açtığımda Giro olduğunu gördüm. Sonunda biri beni farkedebilmişti.

"Şey, Karol neden bize katılmıyorsun?"

"Biraz yoruldum da dinleniyordum. Bir şey mi oldu?"

"Hayır, sadece seni merak ettim."

"Garip..."

"Garip olan ne?"

"Birinin beni merak etmesi... yarım saattir konuşuyorlar ve birinin bile aklına gelmediğimden eminim." yutkundu ve gözlerini etrafta gezdirdi. Bir süre cevap vermedi. Haklı olduğumu biliyordu, o da her şeyin farkındaydı. Sonra kolunu kapıya yaslayıp cevapladı.

"Açıkçası, neden böyle davrandıklarını ben de anlamış değilim... ama canını sıktığı için boş verelim şimdi bunları. Birlikte ezber yapalım mı? Tabi yorgun değilsen."

"Tamam, olur. Yeterince dinlendim zaten."

"Pekala..." Giro bir şeyler daha söylerken ne dediğinin farkında değildim çünkü bir yerlere dalmıştım. Ruggero bize garip bir şekilde bakıyordu. Bir süre neden böyle baktığını çözmeye çalıştım. Doğru ya, Giro koluyla kapıya yaslandığı için arkadan yakın görünüyor olmalıydık. Bir an göz göze geldik. Bana sorgular gibi bakıyordu. Sinirle gözlerimi ondan kaçırdım ve Giro'ya döndüm. "Sence de öyle değil mi?"

"Ne dedin?" diye sordum afallamış bir şekilde.

"Beni dinlemiyor muydun? Bölümün senaryosu hakkında birkaç şey söylemiştim ama önemi yok. Neyse, bekle kağıtlarımı alıp geleyim. Sen de al ve şurada oturup çalışalım. Burası daraltıcı."

"Tamam, alıp geliyorum." içeri doğru yöneldim ve kağıtlarımı alıp karavandan çıktım. Giro'yu göremeyince gittiğini anladım ve onu beklemeye başladım. O sırada Ruggero'nun yanıma geldiğini gördüm. Tanrım, bu çocuk bana her baktığında bile beni heyecanlandırmayı nasıl başarabiliyordu?

"Karol, neden yanımıza gelmedin?"

"Bilmem, çağırdınız mı ki?"

"Çağırmamıza gerek mi var?"

"Yok mu?"

"Hey, hey bu kadar yeter çocuklar. Birbirinize soru sormaktan başka bir şey yapmıyorsunuz!" Giro'nun geldiğini fark ettiğimizde ona döndük.

"Giro biraz saygılı olmalısın. Özel bir şey konuşuyor olabilirdik, duymanı istemediğimiz bir şey olabilirdi. Bir dahakine dikkatli olursan sevinirim." Ruggero bana göz kırptı ve uzaklaştı. Bu neydi şimdi? Özel bir şey konuşmuyorduk ki!

"Karol... konuşmanızı böldüğüm için üzgünüm."

"Önemli bir şey değildi zaten. Boş ver hadi gidelim." beraber çimlerin yanındaki banka doğru ilerledik. Dışarıda çektiğimiz sahneleri çok seviyordum.

Yaklaşık 15 dakika boyunca ezber yaptık ve karşılıklı konuşmalarımızın olduğu bölümlerde eğlenceli bir şekilde diyaloglar kurduk. En sonunda biraz ara vererek kağıtlarımızı bıraktık.

"Biliyor musun Karol? Seninle vakit geçirmekten çok zevk alıyorum."

"Ben de çok eğleniyorum. Sen harikasın." gülüştük ve sonunda molanın bittiği duyurulduğunda toparlanmaya başladık. Ruggero görüş alanıma girdiğinde onun da bize baktığını gördüm. Gözlerimi Giro'ya çevirdim.

"Hadi kalkalım artık." dediğimde başıyla onayladı ve elini elimin üzerine koydu. Çok şaşırmıştım ve açıkçası anlam veremiyorum. Hızlıca elini çekti ve ayağa kalktık. Ruggero'yla bir süre bakıştık. Yüzündeki çaresizliği karşıdan hissedebilmiştim sanki... onu böyle görmeye dayanamıyordum, hep mutlu olsun istiyordum. Onu üzen bir şeyler olmuş olmalıydı. O benim kalbimi ne kadar kırmış olsa da böyle durmasını istemiyordum. Keşke bir sarılabilseydim, olmaz mı? Size yemin ederim ki ayaklarım beni orada zor tutuyordu. Ona sarılmak istiyordum, ben yanındayım demek ve gülümsetmek istiyordum.

Giro çoktan gitmişti. Yavaşça iki adım attım Ruggero'ya. Hiç tepki vermeden bana bakıyordu sadece. Sonra bir adım daha... sanki ilerledikçe ondan uzaklaşıyordum. Sonunda oldu işte! Gülümsedi. Onun gülümsemesi öyle tatlı ki... ben de gülümsedim. İyice yaklaştım ona. Güldüğüne göre devam etmem anlamsız değil miydi? Çok az kalmıştı, kendimi zor tutuyordum. Etrafa bir göz gezdirdiğimde bir iki kişi dışında kimsenin olmadığını gördüm. Onların da görmesi önemli değildi. Tekrar ona döndüm, buruk gülümsemesi büyümüştü. Birden hızlıca ilerledim. Artık çok yakındık...

"Neden gülüyorsun Ruggero?"

"Çok sevimli görünüyorsun... elimde değil." bir süre cevap vermedim. Kafamda ne düşüneceğime karar verdikten sonra konuştum.

"Sen hep gül Ruggero, sana çok yakışıyor." birden ona yaklaşıp kollarımı boynuna doladım. O da benim belime doladığında çok yanlış bir şey yaptığımı düşünmeye başlamıştım. Aynı şeyleri yaşamak istemediğini söylemişti. Peki ben bunu neden yapıyordum? Benim sarılmama karşılık veriyordu, gerisinin önemi yoktu...

Hala Seni SeviyorumHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin