❝ hiçbir şey olmamış gibi. ❞

46 9 1
                                    

"Gerçekten öyle olacağını mı düşünüyorsun?"

"Evet, kesinlikle. Eğer ki aramızda bir şey olursa bunu gizlemeyeceğiz. Aynı şeyler tekrar yaşanmayacak." bir süre sessizlik oldu. İkimiz de konuşmak istemiyorduk. Böyle sessiz kalarak da özlemimizi giderebiliyorduk.

"Seni çok özledim." dedim sessizce.

"Ben de, her ne kadar farkettirememiş olsam bile ben de... beni dinlediğin için teşekkür ederim Karol. Her şeyi bilmen gerekiyordu."

"Cande'yi düşünmen çok anlayışlı bir hareket. Ama bana daha önce söylemeliydin. Söylemeseydin iğrenç biri olduğunu düşünmeye başlayacaktım. Hem her şeyin bittiğini, aynı şeyleri yaşamak istemediği söylüyorsun hem de beni öpüyorsun." gülüştük.

"Haklısın, biraz saçma davrandım." dedi gülerek.

"Hadi ama Ruggero, biraz mı? Çok saçmaydı. Beni nasıl kırdığından haberin var mı? Ağladım... ben seni görebilmek için bu diziyi kabul ederken sen..."

" Bir dakika... diziyi benim için mi kabul ettin?"

"Çok özledim. Dayanamadım işte. Ama bu kadar kırılacağımı bilseydim asla düşünmezdim bile." gözyaşlarım gözlerimde duramazken başımı eğdim.

"Sakin ol, her şey geride kaldı. Artık ağlama." dedi ve bana sarıldı. Her şey geçecek gibi hissettim o an. Hiçbir şey olmamış gibi. Bir yandan beni üzen en büyük şey olup bir yandan da beni mutlu edebilen tek kişi olmayı nasıl başarıyordu bunu bilmiyordum.

"Neyse... artık gitsen iyi olur Ruggero."

"Haklısın." dedi ve ayağa kalktı. O ayağa kalkınca ben de kalktım. Kapıya doğru beraber yürüdük.

"Kendine iyi bak." dedi gülümseyerek. "Sen de." arabasına doğru ilerlerken gidene kadar kapıda bekledim. Sonra da içeri girip kapıyı kapattım. O gün boyunca düşündüğüm tek şey Ruggero'nun ne kadar güzel bir kalbi olduğuydu. O kızın acısı varken bir de ayrılığı başına dert etmemişti. Tamam ama benim de bir kalbim vardı, o ise bunu düşünemedi.

Hazırlandım ve evden çıktım, bugün set vardı. Arabamla bir süre gittikten sonra ulaştığımda hazır olduklarını gördüm. Beni hızlı bir şekilde hazırlarlarken senaryoyu tekrarlıyordum. Her şey tamamlandığında başladık.

"Evet çocuklar. Biz Vaselissa'yla çıkıyoruz." dedi Ruggero.

"Gerçekten mi? Bu harika... o zaman bunu kutlayalım. Ne dersiniz?"

"İyi olur aslında." dedim. O sırada Giro yanımıza geldi.

"Ne? Siz sevgili misiniz?" dedi üzgünce. "Evet Theo, bir sorun mu var?" dedi Ruggero. Ortam çok gergin ve gerçekçiydi. Kendimi arada hissetmiştim.

"Evet. Sorun sensin. Vaselissa'yı hiçbir zaman mutlu edemeyeceksin." dedi Giro.

"Ne saçmalıyorsun sen?" Ruggero sinirlenmişti. "Hey! Sakin olun biraz." diyerek Ruggero'yu kenara çektim. Çok garip bir şey yaşıyorduk.

"Kestik! Çok gerçekçiydi, harika."

"Bunun neresi harika? Az kalsın kavga edeceklerdi!" dedim sinirle.

"Hayır Karol öyle bir şey olmayacaktı. Sen rahat ol." dedi Giro. Ama bunu söylerken bile Ruggero'ya bakıyordu.

"Biraz sakin olsanıza..." dedi Michael.
İkisi de ona baktı ve bir süre sonra sakinleştiler. Ben de yanlarından ayrıldım ve bir yere oturdum. Hemen sonra da yanıma Ruggero oturdu.

"İyi misin?"

"Değilim. Yaptığınız çok saçmaydı."

"Bir şey yapmadık ki. Sadece oyunculuktu." öyle olmadığını gayet iyi biliyordum ama susmayı tercih ettim. Bir süre sessizce oturduk. Sonra konuşmaya başladı.

"Sana anlattıklarımı düşünebildin mi?"

"Evet düşündüm."

"Yani?"

"Yani ne?"

"Bizim bir şansımız var mı?"

"Bilmiyorum. Her şey için çok erken."

"Seni ne kadar sevdiğimi biliyorsun değil mi?"

"Evet. Ve ben de seni seviyorum. Ama sevgili olmak için erken. Hâlâ kendimi kötü hissediyorum. Ne zaman seni her şeyden çok sevdiğimi düşünsem, senin bir kız arkadaşın olduğu aklıma geliyordu ve daha çok üzülüyordum. Doğrusu ne biliyor musun? Seni kıskanıyordum. Mutlu olduğunu gördüğümde üzülüyordum. Cande'nin seni mutlu etmesi beni kırıyordu, birlikte mutlu olmak istiyordum. Sen mutsuz olduğunda da bu sefer sana üzülüyordum. Kısacası ben hep mutsuzdum. Beni mutlu edecek biri olmadı."

"Neden Karol? Neden hayatına birini almadın?"

"Denedim, ben de mutlu olmak istedim. Ama olmadı. Ne zaman birileriyle konuşsam, eğlensem aklıma sen geldin. Ben bu durumdayken sen gülüp eğleniyordun... Cande'nin üzüntüsünü düşündüğün kadar beni düşünmedin. Şimdi gelmiş bir şansımız olup olmadığını soruyorsun. Bu kadar kolay değil."

"Haklısın... biraz zaman ikimize de iyi gelir." dedi ama üzgünlüğü sesinden hissedilebiliyordu. Hüzünle gülümsedi ve ayağa kalktı. "Sonra görüşürüz o zaman."

"Tamam." arkasından bakakalmıştım işte. Ama içimden bir ses doğruyu yaptığımı söylüyordu. Ben de oturduğum yerden kalktım ve yanlarına gittim. Günümün geri kalanı çekimlerle geçti zaten. Güneş batmıştı. Hazırlanmış arabama binecekken Giro'nun bana seslendiğini duydum. "Karol!"

"Efendim?"

"Şey diyecektim sana, tekrar sahile gidelim mi? Belki hâlâ kendini kötü hissediyorsundur... açıkçası seni bilmem ama ben çok kötüyüm."

"Kötü bir şey mi oldu?"

"Eğer gidersek anlatırım. Eee, geliyor musun?" güldük. "Tamam, tamam. Hadi gidelim, benim arabamla." Giro yanımdaki koltuğa oturdu ve arabayı çalıştırdım.

Ruggero

Fazla yorucu olan bu günü geride bıraktığım için iyi hissediyordum ki Karol'un beni reddettiği aklıma geldi. Elbet bir gün olacaktık, uzatıyordu sadece. Karşımda gördüğümle durdum. Giro Karol'un arabasına biniyordu. Sessizce ne olduğunu anlamaya çalışıyordum ki yola çıktılar. Ben de hızlıca arabama binip onları takip etmeye başladım. İlk girdikleri yolda bir süre gittikten sonra Karol'un arabasını gördüm. Hızımı azaltıp takibe devam ettim. Karol bu çocukla nereye gidiyordu ki? Biraz daha ilerledikten sonra sahilde durdular. Ben de arabamı daha ötede park edip onların banka oturmasını izledim ve bir ağacın arkasına geçtim.

Ne dedikleri duyulmuyordu. Bir süre konuşmadılar sonra Giro mutsuzca bir şeyler anlatmaya başladı. Karol da onu sadece dinliyor, bazen başını sallıyordu. Bir süre daha konuştular. En sonunda Karol Giro'ya döndü ve birden ona sarıldı. Giro da kollarını doladı Karol'un sırtına. Yerimde zor duruyordum ki beni oraya sabitleyen bir şey oldu. Bu sefer de Giro, Karol'u yanağından öpmüştü. Sinirden elimi ağacın dalına vurduğumda çok küçük kanamaya başlamıştı. Gözlerimi elimden ayırıp onlara döndüm. Karol da gülümsüyordu şimdi. O gülümsemesini başkasına göstermesine dayanamıyordum.

Ama belki de haklıydı. Onun da birilerini sevmeye ihtiyacı vardı. Benim gibi yüzüstü bırakanı neden sevsin ki? Aslında tam olarak öyle olmamıştı, beraber ayrılmıştık ama Karol çok üzülmüştü. Bildiğim bir şey varsa artık Karol'un mutsuz olmasına izin vermeyeceğimdi. Kiminle mutlu olduğunun önemi yoktu, o çok kırılmıştı. Onu ben kırmıştım. Şimdi kırılan kalbini onarabilir miydim bilmiyorum. Belki de başka birine ihtiyacı vardı, onu üzmeyecek...

Hala Seni SeviyorumWhere stories live. Discover now