[Day 9]

1.8K 172 133
                                    

Hyunjin kol saatine kısa bir bakış attıktan sonra etrafına baktı. Felix hâlâ yurt binasından çıkmamıştı ve serin sabah rüzgarı içine işliyor gibi hissediyordu.

Verdiği kararın biraz aceleci olduğunun farkındaydı ama sona yaklaşmış gibi hissediyordu. Felix'in onu kendisine daha yakın hissetmesi gerekiyordu. Güvenini tamamen kazanması gerekiyordu. Jisung ile geçen akşam ki, çok değil birkaç saat önce, olan konuşmasını hatırladı.

Jisung sırt çantasını toplarken onu kocaman gözleriyle takip ediyordu. Ve Hyunjin en sonunda dayanamayıp be söylemek istiyorsa hemen söylemesini istemişti. Jisung ensesini gergince kaşıyıp cümleye girmişti.

"Ondan ayrılacak gibi konuşuyorsun ama hiç de ondan ayrılacakmış gibi davranmıyorsun. Onu büyükbabanın çiftliğine götürüyorsun ve ailenle tanıştırmak istiyorsun. Bunlar bana çok fazla geliyor. Felix'in de bu konuda bu kadar aceleci olması tuhaf. Hatta şüpheye düşürücü."

"Bence düşünmeyi bırakıp uyumaya karar vermelisin. Ne hakkında konuştuğunu bilmiyorsun." dedikten sonra çantasının fermuarını hızlı bir şekilde çekip agresif bir halde yatak odasına gitmişti.

Bu yaptığı için ondan özür dileyecekti. Ama bugün değil. Bugün sadece ailesi ile güzel vakit geçirmek istiyordu. Ailesi ve Felix ile. Bu kalıbın dilinde ve kulağında bıraktığı tada bağımlı olduğunu fark etti. Belki de Jisung bir konuda haklıdır.

Felix'in yurt kapısından çıkarken ki duruşu Hyunjin'in ilgisini çekti. Üzerine bir adet polar geçirmiş ve iki büklüm bir halde kendisine sarılmış vaziyette yürümeye çalışıyordu. Uykusuzluğun belirtisi olan yarı açık gözleri de cabasıydı.

"Günaydın." dedi kalın sesi ile mırıldanarak.

Hyunjin gözlerini açmaya çalışan Felix'e doğru eğilip saçını kulağının arkasına yerleştirdi. "Günaydın. Zor bir uyanış oldu diye tahmin ediyorum." kıkırtısı Felix'in bu erken saatte duyabileceği en güzel melodiydi.

"Umarım yol uzun sürüyordur böylece daha çok uyuyabilirim." dedi esneyerek. Hyunjin ona güldü ve Felix'in sırtındaki çantayı alıp elini tuttu.

"Hadi yoksa otobüse geç kalacağız."

Felix kararından bir anlık pişmanlık duysa da Hyunjin'in heyecanı onu motive etti. O ailesi ile tanışacaktı ama Hyunjin ailesini görecekti. Bu Felix'in kalbini ısıtmada asla hayal kırıklığı yaşatmıyordu.

Aynı şekilde otobüse binip yola çıktıklarında Felix uykulu gözlerini ovuşturup başını koltuğuna dayayıp uyumaya çalıştı. Hyunjin bu durumu haddinden fazla yaşadığından Felix'in rahat etmediğini biliyordu. Ona bir yolculuk yastığı getirmeyi düşünmediği için kendine kızdı.

Felix vücuduna sardığı polara daha çok sarılarak düzgün bir pozisyon bulmaya çalıştı. En sonunda başını Hyunjin'in omzuna dayayıp uyumaya çalıştı. Hyunjin gülerek başını onunkine yaslayarak gözlerini kapadı. Fazlasıyla heyecanlıydı ve ailesine çabucak kavuşmak istiyordu ama Felix bir konuda haklıydı. Yolun uzun olmasını diliyordu. Böylece bu rahat pozisyonda ve yanında Felix ile uyuyabilecekti.

♣️

"Hey Felix, hadi uyan neredeyse geldik." Felix kendini zorlayarak gözlerini kırpıştırarak açmaya çalıştı. Hâlâ ziyadesiyle yorgundu. Eliyle ağzını kapatarak esnedi. Hyunjin güneşin yükselmesi ile Felix'in terleyeceğini düşünüp polarını almış ve çantasını sırtlanmıştı bile.

"Ne kadar uyudum?"

"Yaklaşık 2,5 saat."

Otobüs penceresinden dışarıya baktı. Yolun her 2 tarafında alabildiğine yeşil tarlalar uzanıyordu. Ağzı açık bir şekilde manzarayı izledi. Daha erken kalkmadığı için kendine kızdı.

how to win a guy in 10 days ° hyunlix Where stories live. Discover now