[Day 2] Part. 2

2.8K 289 370
                                    

Felix personel odasına girer girmez önlüğünü çıkarıp kanepeye fırlattı. Sinirlerini dizginleyebilmek için parmaklarını saçlarının arasından geçirdi.

Odanın kapısının açıldığını duyduğunda yüzünü o tarafa çevirdi. Yüzünün her zerresinden endişe akan bir Minho karşılaştı.

"Sen iyi misin? Her an cinayet işleyecekmiş gibi duruyorsun."

"Öyleyim çünkü." sesli bir şekilde nefes verdi "Hangisinden başlamamı istersin? Changbin hyung ya da Hyunjin?"

"Sakin olmanı isterim." ellerini Felix'in omzuna yerleştirip onu hafifçe sarstı. "Kendine çok yükleniyorsun ve çok stres yapıyorsun. En sonunda patlamandan korkuyorum."

Sözleri tesir etmiş olacaktı ki Felix'in gergin omuzları gevşedi ve iki yanına düştü. Çatık kaşları yumuşadı ve camsı gözlerle ona baktı. Minho ona içten bir şekilde gülümsedi.

"Şimdi ne olduğunu anlatmak ister misin?"

Felix kafasını iki yana sallayarak onun bu isteğini reddetti. "Hyunjin beni bekliyor." tişörtünün kolu ile gözlerinin bittiği yerleri sildi. Ağlamamıştı ama sınırdaydı.

"Oraya gitmek zorunda değilsin." Felix gülerek eliyle gözlerini ovdu.

"Hyunjin istiyor gitmek zorundayım. O pisliğe de bir şeyler kanıtlamak zorundayım."

Minho elleriyle Felix'in omzunu daha çok kavradı. "Güçlü olacağını biliyorum, ama iyi hissetmezsen Felix, oradan çıkmakta tereddüt etme."

Felix ellerini onun ellerinin üzerine yerleştirdi. "Merak etme hyung, öyle bir durumda bir saniye bile durmayacağım."

♣️

Hyunjin oturduğu bar sandalyesinde Felix'i beklerken Jisung'u durumla alakalı bilgilendirmeye çalışıyordu. Ve keyfi son derece yerindeydi.

Üzerindeki kıyafetlere göz gezdirdi. Harika görünüyordu. Her zamanki haliydi.

Normalde böyle bir tanrı kompleksi yoktu. Ama şu anki durumu gereği böyle davranmalıydı. Felix onun kötü çocuk imajından etkilenmiş gibi duruyordu ve bunu böyle devam ettirmeliydi. Eğer hoşnutsuz olduğunu fark ederse derhal plan değişikliği yapabilirdi.

Çalışan odasının kapısına baktı. Felix içeride fazla zaman geçirmişti.

Neden umursuyordu ki?

Ah tabi patronu yüzünden.

Normal şartlar altında asla böyle bir işte çalışmazdı ama ileride okulunu bitirdikten sonra iyi bir gazetede çalışmak istiyorsa bu referansa ve tecrübeye ihtiyacı vardı. Bu yüzden Chan ne derse uygulamak ve ne dilerse yerine getirmek zorundaydı. Chan da bunun farkındaydı ve bunu sonuna kadar kullanıyordu.

Ondan nefret ediyordu. Aslında nefret şu an için çok güçlü bir kelimeydi ama ondan hoşlanmadığını söylemek de hafif kalıyordu.

Felix personel odasından çıkmış Hyunjin'e doğru yol alıyordu. Hyunjin pek de onu fark etmiş gibi durmuyordu. Sadece önündeki deftere odaklanmış bir şeyler karalıyordu. İş alışkanlığı diye düşündü Felix.

Yavaşça ona yaklaşıp omzuna dokundu. Hyunjin irkilerek arkasına döndü ama Felix'i görünce rahatladı. Felix kıkırdadı.

"Özür dilerim seni korkutmak istemedim. Ama işine çok odaklanmış duruyordun bunu bozmak istemedim."

Hyunjin elini havada salladı. "Hayır hiç önemli değil, ben sadece düşünüyordum. Biliyorsun iş falan."

Felix tek kaşı kalkık bir şekilde esprili bir tonla sordu. "İşin çok daha önemliyse bugünkü planlarımızı erteleyebiliriz."

how to win a guy in 10 days ° hyunlix Where stories live. Discover now