7 - Philippe Kasadan Para Tırtıklıyor

38 2 0
                                    

VII

Philippe Kasadan Para Tırtıklıyor

O yaman metresinin ardına düşmeden, Londra'ya gitmesine izin vermek zorunda kalan Philippe, kendi deyimiyle, kışlık karargâhına çekildi, Mazarine Sokağı'ndaki çatı katına döndü. Burada yatar kalkarken karanlık düşüncelere saplandı, içinde bir yıldır yaşadığından başka türlü yaşayamayacağı duygusu uyandı. Mariette'in evinde egemen olan lüks, akşam ve gece yarısı yemekleri, kulislerde geçen akşamlar, zeki insanların ve gazetecilerin neşesi, çevresinde kopan bir tür gürültü, bunun sonucu olarak duyguların ve gururun okşanması; Paris'ten başka bir yerde bulunmayan ve her gün yeni bir şey sunan bu yaşam, Philippe için alışkanlıktan öte bir şey olmuştu, tütünü ve içkisi gibi bir zorunluluk oluşturuyordu. Bu yüzden bu sürekli hazlar olmadıkça yaşayamayacağını kabul etti. İntihar etme fikri aklından geçti, ama bu, kasasında yakında fark edilecek açık yüzünden değil, Mariette ile birlikte ve hoşlandığı zevk ve eğlence atmosferi içinde yaşamanın olanaksızlığı yüzündendi. Bu karanlık düşüncelerle dolu olarak ilk kez kardeşinin atölyesine gitti, onu üstünde mavi iş gömleği, bir tüccar için bir tabloyu kopya etmeye çalışırken buldu.

— Demek tablolar böyle yapılıyor ha? dedi Philippe, konuya girmek için.

— Hayır, diye yanıt verdi Joseph, ama böyle kopya ediliyor.

— Sana ne kadar ödeniyor bunun için?

— Ah! Hiçbir zaman yeterli değil, iki yüz elli frank, ama ustaların tarzını incelemiş oluyorum, bilgi ediniyorum, mesleğin sırlarını keşfediyorum. İşte tablolarımdan biri, dedi fırçasının ucuyla boyası henüz yaş olan bir eskizi göstererek.

— Peki, şimdi yılda cebine ne kadar giriyor?

— Ne yazık ki beni henüz yalnızca ressamlar tanıyor. Schinner beni destekliyor, Presles şatosunda bana iş sağlayacak, ben de Ekim ayına doğru oraya gidip arabeskler, çerçeveler, süslemeler yapacağım, Sérisy kontu çok iyi para verecek. Bu değersiz şeylerle, tüccarların verdikleri siparişlerle, bundan böyle, her türlü masraf çıktıktan sonra, bin sekiz yüz ile iki bin frank arasında bir para kazanabileceğim. Boş ver! Gelecek Sergi'ye şu tabloyu koyacağım, beğenilirse işim iş demektir, dostlarım bundan mutlu olacaklardır.

— Bu işlerden anlamam, dedi Philippe yumuşak bir ses tonuyla, bu ton Joseph'i ona bakmaya zorladı.

— Neyin var senin? diye sordu, kardeşini solgun bularak.

— Portremi ne kadar zamanda yapacağını bilmek istiyorum.

— Durmadan çalışarak, hava da açıksa, üç dört gün içinde bitiririm.

— Çok uzun bu, benim sana vereceğim süre, ancak bir gün sabahtan öğlene kadar. Zavallı annem beni öyle seviyor ki ona bir benzerimi bırakmak istiyordum. Bundan bir daha söz etmeyelim.

— Öyleyse yine çekip gidiyor musun?

— Bir daha geri dönmemek üzere gidiyorum, dedi Philippe, yapmacıktan neşeli bir tavırla.

— Baksana Philippe, neyin var senin dostum? Ciddi bir şey söz konusuysa, aklı başında biriyimdir, budalalık etmem, çetin savaşlara hazırlanıyorum, ağız sıkılığı gerekiyorsa, bunu da yaparım.

— Emin misin?

— Şerefim üzerine yemin ederim.

— Dünyada hiç kimseye hiçbir şey söylemeyeceksin, öyle mi?

— Hiç kimseye.

— Pekâlâ! Kafama bir kurşun yiyip öleceğim.

— Yapma! Demek savaşmaya gideceksin?

Suyu Bulandıran KızWhere stories live. Discover now