15 - Saf Fario'nun Arabası

23 3 0
                                    

XV

Saf Fario'nun Arabası

Herkes haklı olarak Max'ın dairesinin bu hoş adama layık olduğunu düşünür. Gerçekten de, altı yıl içinde yüzbaşı, yıldan yıla hem kendisi hem de Flore için evin konforunu geliştirmiş, en ufak ayrıntılarını bile güzelleştirmişti. Ama bu yalnızca Issoudun'e özgü bir konfordu: Renklendirilmiş döşeme taşları, oldukça zarif duvar kâğıtları, maun ağacından mobilyalar, kenarları yaldızlı aynalar, kırmızı şeritlerle süslü muslin perdeler, taşralı döşemecilerin zengin bir gelin için yaptıkları şekilde yapılmış, o zaman görkemin doruk noktası gibi görünen, ancak o kadar sıradan olup da, adi moda gravürlerinde yer aldıkları için Parisli satıcıların düğün eşyaları olarak görmedikleri türden taçlı ve perdeli bir karyola. Issoudun'de dedikoduya bile neden olmuş korkunç bir şey de, kuşkusuz ayak seslerini duyulmaz hale getirmek için, merdivene hasır döşenmiş olmasıydı; bu yüzden sabaha karşı eve dönen Max hiç kimseyi uyandırmamıştı. Rouget, konuğunun Aylak Şövalyeler'in gece serüvenlerindeki suç ortaklığından hiçbir zaman kuşkulanmadı. Saat sekize doğru, Flore sırtında pembe çizgili, güzel pamuklu kumaştan sabahlığı, başında dantelli başlığı, ayaklarında kürklü terlikler, Max'ın odasının kapısını yavaşça açtı, ancak onun uyumakta olduğunu görünce, karyolanın önünde ayakta durdu.

— Saat üçte, o kadar geç döndü ki, dedi. Bu eğlencelere dayanmak için insanın sağlam bir yapısı olmalı. Güçlü de, bu güzel insan! Dün gece neler yaptılar acaba?

— Bak hele, buradasın ha Flore'cuğum, dedi Max, savaş sırasında ansızın da olsa, akılları başlarında olarak ve soğukkanlılıklarını yitirmeden uyanmaya alışık askerler gibi uyanarak.

— Uyuyorsun, ben gidiyorum.

— Hayır, gitme, ciddi şeyler var...

— Dün gece budalaca bir şey mi yaptınız?

— Ah! Ya, ne demezsin! Bizimle ve o yaşlı budala kadınla ilgili şeyler söz konusu. Bak, bana adamın ailesinden hiç söz etmemiştin... İşte, ailesi buraya geliyor, kuşkusuz başımıza iş açmak için...

— Ah, gidip şu adamı bir sarsayım bakayım, dedi Flore.

— Matmazel Brazier, dedi Max ciddi ciddi, düşüncesizce davranılamayacak kadar ciddi şeyler söz konusu. Kahvemi gönder bana, yatağımda içeceğim. Hem takınacağımız tavır konusunu yatakta düşüneceğim... Saat dokuzda yeniden gel, konuşuruz. Bu arada hiçbir şey bilmiyormuşsun gibi davran.

Bu haberi öğrenen Flore, Max'ı bırakıp ona kahve pişirmeye gitti; ama bir çeyrek saat sonra Baruch çabucak Max'ın odasına girip şefe, "Fario arabasını arıyor!.." dedi.

Max beş dakikada giyinip aşağıya indi ve geziniyormuş gibi yaparak Kule'nin dibine ulaştı, burada oldukça büyük bir kalabalığın toplanmış olduğunu gördü.

— Ne oluyor? dedi Max kalabalığı yarıp İspanyol'a kadar gelerek.

Ufak tefek, zayıf bir adam olan Fario bir İspanyol soylusu kadar çirkindi. Sanki bir burgu ile delinmiş, burnuna çok yakın ateşli gözleriyle Napoli'de bir büyücüye benzetilebilirdi. Bu ufak tefek adam ciddi, dingin, hareketleri de ağır olduğu için uysal biri gibi görünüyordu. Bu yüzden "saf Fario" deniyordu ona. Ama baharatlı çavdar çöreği rengindeki teni ve uysallığı, onun hâlâ hiçbir şeyin ağırkanlılıktan ve tembellikten kurtarmadığı bir Granada köylüsüne özgü yarı Mağripli karakterini bilmeyenlerden gizliyor, gözlemcilerin ise fark etmesini sağlıyordu.

— Arabanızı getirdiğinizden emin misiniz? dedi ona Max, bu tahıl satıcısının yakınmalarını dinledikten sonra. Çünkü Tanrı'ya şükür, Issoudun'de hırsız yok...

Suyu Bulandıran KızWhere stories live. Discover now