9 - Philippe'in Son Düzenbazlıkları

23 3 0
                                    

IX

Philippe'in Son Düzenbazlıkları

1822 yılı Şubat ayında Madam Bridau eski dairesinde daha önce Philippe'in kaldığı, mutfağın üstünde bulunan odaya yerleşmişti. Ressamın atölyesi ve odası merdivenin öteki tarafında, karşıdaydı. Joseph annesinin bu hale düştüğünü görerek, hiç olmazsa onun olabildiğince iyi hale gelmesini istemişti. Kardeşinin evden ayrılışından sonra, çatı katının düzenlenmesi işine girişti; buraya sanatçılara layık bir hava verdi, bir halı serdirdi. Özentisiz bir şekilde, ama büyük bir zevkle yerleştirilmiş olan karyola manastırlara özgü bir sadelik sergiledi. Ucuz ama iyi seçilmiş, yenilenmiş mobilyaların rengi ile uyumlu parlak perkal kumaşla kaplanan duvarlar bu çekme katı zarif ve temiz bir hale getirdi. Joseph ayrıca sahanlığın üstüne bir çifte kapı yaptırdı ve içeriye bir kapı perdesi koydurdu. Pencere içeriye tatlı bir ışık sızdıran bir stor perdeyle örtüldü. Bu zavallı annenin yaşamı Paris'te bir kadının yaşamının alabileceği en basit şekle indirgenmişse de, Agathe oğlu sayesinde, en azından, böyle bir durumdaki herhangi bir kimseden daha iyiydi. Joseph, annesini Paris'te ailelerin çektikleri o dayanılmaz can sıkıntılarından kurtarmak için her gün Beaune Sokağı'nda sabit fiyatla yemek yenen bir lokantaya akşam yemeğine götürdü, buraya doğru dürüst kadınlar, milletvekilleri, nitelikli insanlar geliyor ve yemek herkese ayda yaklaşık doksan franka mal oluyordu. Yalnızca öğle yemeğini üstlenen Agathe, vaktiyle babası için uyguladığı âdeti yeniden oğlu için uyguladı. Joseph'in saygısından ötürü söylediği yalanlara karşın, sonunda akşam yemeğinin yaklaşık yüz franka mal olduğunu öğrendi. Bu harcamanın aşırılığından ürküp, oğlunun çıplak kadın resimleri yaparak çok para kazanacağını da düşünmeyerek, günah çıkarttığı Rahip Loraux sayesinde, Chouan'ların şeflerinden birinin dul eşi Bauvan kontesine ait bir piyango satış bürosunda, yıllık yedi yüz frank ücretle bir iş buldu. Korunan dul kadınların geçim kapısı olan piyango büroları, evi idare etmeye çalışan bir aileyi oldukça vasat bir şekilde geçindiriyordu. Ancak Restorasyon döneminde, anayasa yanlısı hükümetin getirdiği sınırlamalar içinde, verilen bütün hizmetleri karşılamanın güçlüğü yüzünden mutsuz kadınlara bir değil de, iki piyango bürosu verildi ki bunların geliri altı bin ile on bin frank arasında değişiyordu. Bu durumda, böylece korunan bir generalin ya da bir soylunun dul eşi bürolarını yalnızca kendisi çalıştırmıyordu, ilgili yöneticileri vardı. Bu yöneticiler erkek iseler, yanlarında bir memur çalıştırmadan edemiyorlardı, çünkü büro sabahtan gece yarısına kadar açık kalmalıydı, Maliye Bakanlığı'nın tutulmasını istediği kayıtlar da epey yüklüydü. Rahip Loraux dul Bridau'nun durumunu Bauvan kontesine anlatmış, kontes de yöneticisi işten ayrılırsa, yerine Agathe'ı alacağına söz vermiş, sözünü de tutmuştu. Sabahın onundan başlayarak büroda bulunmak zorunda kaldığından, zavallı Agathe'ın akşam yemeği için ancak zamanı oluyordu. Akşamları saat yedide büroya yeniden geliyor ve buradan gece yarısından önce çıkmıyordu. İki yıl boyunca Joseph, akşamları annesini Mazarine Sokağı'na götürmek üzere almaya gelmeyi bir gün bile ihmal etmedi, sık sık da gelip onu akşam yemeğine götürüyordu, dostları onun gece yarısından önce Vivienne Sokağı'nda olabilmek için Opera'dan, tiyatrodan ve en parlak sanatçı salonlarından ayrıldığını gördüler.

Agathe, büyük acılara uğramış insanların içinde bir dayanak buldukları yaşamın bu monoton düzenliliğini benimsedi. Odasında artık ne kedileri ne de kuşları vardı. Sabahları, bu odada işini bitirip şöminesinin karşısında hazırladığı kahvaltıyı oğlunun atölyesine götürüyor, orada oğlu ile birlikte kahvaltı ediyordu. Joseph'in odasını düzenliyor, kendi odasında ateşi söndürüyor, sonra atölyeye gelip küçük dökme demir sobanın yanında çalışıyor, oğlunun bir arkadaşı ya da modeller geldiğinde hemen buradan ayrılıyordu. Ne sanattan ne de sanatın olanaklarından anlamasına karşın, atölyenin derin sessizliği ona uygun oluyordu. Bu bakımdan bir gelişme göstermedi, hiçbir ikiyüzlü davranışta da bulunmuyor ve renklere, kompozisyona, resme verilen öneme saf saf şaşıyordu. Joseph dernekteki dostlarından biriyle ya da Schinner, Pierre Grassou, o zamanlar Mistigris diye adlandırılan genç ressam Léon de Lora gibi bir ressam arkadaşıyla konuşurken, Agathe gelip dikkatle bakıyor, ama bu büyük sözlere, bu sıcak tartışmalara neyin yol açtığını anlayamıyordu. Oğlunun çamaşırını yıkıyor, uzun, kısa çoraplarını onarıyordu; işi onun paletini temizlemeye, fırçalarını silmesi için bez parçaları toplamaya, atölyede her şeyi düzene koymaya kadar vardırdı. Annesinin bu küçük ayrıntılarda yeteneğini gören Joseph onun üstüne titriyordu. Ana oğul sanat konusunda anlaşamıyorsa da, sevgi konusunda çok güzel anlaşıyorlardı. Annenin bir düşüncesi vardı. Bir sabah Agathe Joseph'e, başladığı, daha sonra bitireceği, ancak anlaşılmayacak olan çok büyük bir tablonun taslağını yaptığı sırada, tehlikeyi göze alıp yüksek sesle şöyle dedi:

Suyu Bulandıran KızWhere stories live. Discover now