Y.K.E 27

42K 2.2K 190
                                    

Multimedya: Güzin

"Konuşamayız, yalnız bırak beni."

Rüzgar, oturduğum merdivenine oturup, yanımda yerini alırken bende yanaklarımı şişirerek ofladım. Bir tarafım yüzleşmek istiyordu onunla ama diğer yandan da buna hazır değildim. Son zamanlarda gerçekten nasıl davranacağımı, ne söyleyeceğimi bilmiyordum.

-Burada oturup neler düşündüğünü anlatmaya ne dersin? Eskisi gi-

Hala eskisi gibi olabileceğimizi umut etmesine şaşırıyordum doğrusu. Bizi bu kadar üzmüşken, nasıl eskisi gibi olmamızı isteyebilirdi ki? Fevri bir hareketle ayağa kalktım. Daha fazla burada onunla tek kalmak istemiyordum.

Burada onunla konuşmaktansa içeri gidip Bora'nın sinirlerime dokunan telefon mesajlaşmasını bile izleyebilirdim. O derece istemiyordum onunla konuşmak yani.

"Konuşmak istemiyorum diyorum anlamıyor musun? Madem sen gitmiyorsun ben giderim."

Söylemek istediklerimi açıkça yüzüne söyleyerek geldiğim yerden içeri girdim. Gördüğüm manzara tam olarak masaya bacaklarını uzatmış Burak, ona sokulup bir şeyler anlatan Arzu, telefonundan kafasını kaldırmayan Bora ve koyu bir sohbete girmiş Güzin-Arda ikilisinden ibaretti.

Somurtarak yerime oturdum. Niye kimse benimle ilgilenmiyordu? Biraz ilgi bağımlısı olabilirdim tamam ama kimse yokluğumu farketmemiş gibiydi. Belki birazdan azıcık daha fazla olabilirdi.

"Arkadaşlar hani buraya birbirimizle vakit geçirmek için geldik ya. Bir şey mi unuttuk acaba? Mesela beraber vakit geçirmek gibi?"

Sonunda tüm gözleri üzerime çekip elde etmek istediğim bakışları yakalayınca tek kaşımı kaldırmaya çalıştım. Daha önce bunu bin defa denemiştim ama yok kaldıramıyordum.

-Evet abi biz mesajlaşırken daha iyi ve samimiydik. Ne yapsak mesajlaşsak mı?

Burak'a mal mal bakıp cidden bunu deyip demediğini anlamaya çalıştım. Ama evet gayet ciddi görünüyordu. Bu arada Yasemin'de sağ taraftan bir yerlerden geldi. Sanırsam çok büyük ihtimalle lavabodan geliyordu.

Arzu lafa atladı. "Ay evet ben konuşmalarınıza pek dahil olamamıştım merak ettim şimdi."

-Ne gereği var ki? Sonuçta yan yanayız.

Konuşan Bora'ydı. Kendisinin burada olduğunu hatırlatmak amacıyla konuştuğuna yemin edebilirdim çünkü herkes birbirine bakarken onun gözü sürekli telefonundaydı. İçinde ne varsa artık.

Arda: "Farklı bir şey olur işte. Daha ne zaman bir araya geleceğiz böyle?"

Söyledikleri doğruydu. Bir daha bir araya gelebileceğimizin garantisi yoktu. Pek sanmıyordum da. Ama mesajlaşmayı seviyordum. Bu özelliği de random üçlü ile konuşmaya başladıktan sonra kapmıştım. Yoksa önceden pek mesajlaşan bir tip olmadığım belliydi.

Kararı aramızda bazıları saçma buldu bazılarımız ise yapmakta bir sakıncası olmadığını belirtti. Tekrar farklı şehirlerde olduğumuz zaman bunları düşünebilir, birbirimize gülebilirdik. Ondan bence de zararı yoktu.

Adanalıyız Allah'ın Adamıyıız

Burak: Öhöm,

Burak: Konuşalım dedik de konuşalım deyince de konuşulmuyor ki.

Arda: Ne konuşalım o zaman?

Bora: Taş garson kızdan konuşabiliriz mesela.

Yasemin: Birbirimize hayallerimizi anlatabiliriz? Hiç yapmadık sanırsam.

Pelin: Taş garson kız??

Pelin: Hayır yani bana ne de sevgilisi var bu çocukların sevgilisi.

Arzu: Ay Burak sen sakın bakma!

Arzu ve Burak'a döndüğümde çocuğun sadece önüne bakmasını bile engelleyerek ellerini Burak'ın gözlerinin üstüne koymuştu Arzu.Bu sefer yadırgamadım ama Arzu'yu. Sanırım azıcık minnacık ucundan anlamaya başlamıştım onu.

Allah'ım! Bana Arzu'yu anlayabilecek ne vermiş olabilirsin ki? Para olamazdı, evet evet halen fakirdim. Güzellik, fizik desen doğuştan. Ya aşk?

Aşk, Arzu'nun Burak'ı nasıl kıskandığını bana hissettirebilir miydi?

Sırf yeni yorumlarınızı okumak için günde bir bölüm yazıyorum mdöwçöermnöeaq. Napim seviyorum yorum okumayı.

Yanlış Kişiyi Eklediniz! |textingHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin