Y.K.E 32

38K 2.4K 56
                                    

Multimedya: Bölüm Şarkısı

Sırt çantamı iyice kavrayarak saçlarımı bluzumun altından çıkardım. Acayip derecede ensemi kaşındırmıştı çünkü. Random üçlü ve Rüzgar'ın okulları için tekrar kendi şehirlerine gidecek olmasından mı bilmiyordum ama hava bulanık, kötü gibi geliyordu gözüme.

Güzin ile Rüzgar'ın barışacakları yoktu zaten. Rüzgar da eninde sonunda bunu kabul etmiş olmalıydı. Bu vesileyle sanal arkadaşlarımı görmüş olmam da çok güzeldi. Ama veda etmek...

Kötüydü, zaten hiç sevmezdim vedaları. Bazen bir dizinin sonu, bazen bir karakterin artık olmayacağı duygusu ve kimi zaman da kendi hayatımızda bulunan kişilerin gidişi. Üzmekten başka bir şeye yaramıyorlardı.

-Hah, sonunda geldiniz! Uçak birazdan kalkar, sizi görmeden gitmek istemezdim.

Burak ben, Yasemin ve Güzin'e bakıp içten bir şekilde gülümsedi. Çok seviyordum bu çocuğu ya. Her ne kadar üzgün olursa olsun çevresine asla bunu belli etmiyor, sürekli pozitif enerji yayıyordu etrafına.

"Ben bir kere seni yüz yüze gördükten sonra şimdi o kadar mesafe aramızdayken ne yapacağım?"

Burak'ın boynuna sarıldım. Çok kısa bir sürede çok bağlanmıştım ona, Arda'ya ve Bora'ya. Hatta belki Arzu'ya bile bağlanmıştım.

Arda "Bize sarılmak yok mu?" diye sorunda kollarımı ilk onun daha sonra da Bora'nın boynuna doladım.

O beş dakika içerisinde herkes birbiri ile tekrar tekrar sarılmış, hatta benim ve Yasemin gözleri dolmuştu. Her an şuracıkta ağlayabilirdim. Güzin ise sadece dizilerde ağlıyordu. Ki o da en ağlanmayacak yerlerinde ağlayıp en kötü kısımlarında tepki göstermiyordu. Bir değişikti yani.

-Bir şey soracağım ya Arzu ile şimdi Burak küs ya ya da ayrılmışlar mı demeliyim? Her neyse, o sizinle gelmeyecek mi? Belki de çoktan gitmiştir evet.

Güzin benim de aklımı kurcalayan o soruyu sorduğunda sadece hevessiz bir evet yanıtı aldık. Anlaşılan o ki Arzu sevgilisi ve arkadaşlarıyla geldiği bu şehirde sevgilisinden de ayrılınca kalmak için pek geçerli sebep bulamamıştı.

Ne diyeyim bilmiyordum. Ama random üçlüyü yolcu ettikten sonra Arzu'ya yazmayı aklımın bir köşesine kaydettim. Her ne kadar en başlarda ondan hoşlanmayıp cadoloz olduğunu düşünsem de -gerçi halen cadaloz olduğunu düşünüyorum da neyse- konuştuğumuz süre boyunca çok yakın olmasak da arkadaş olmuştuk.

Hem zaten Burak ile de kesin barışırlardı diye düşünüyordum. Bir kere onların ayrı kalabileceği bir kaç gün olabildiğini bile pek sanmıyordum. Burak her anlamda sempatik bir çocuktu ve şeytan tüyü vardı. Her istediğini yaptıracak türde birisiydi yani. Arzu onu kaçırırsa çok yazık olurdu.

"Biliyorum biliyorum benim gitmeme çok üzülüyorsun ama ağlama" Bora benim ile konuşana kadar gözümden akan yaşları farketmemiştim bile. Cidden ağlıyor muydum? Evet, cidden ağlıyordum. Onlara çok bağlanmış olmalıydım.

"Normalde olsa asla böyle bir şey olmadığını yüzüne çarpa çarpa söylerdim ama susuyorum şimdi."

Derken uçak anonsunu duyduk. Of, gerçekten gidiyorlardı. Alışmak kötü bir lanetten başka bir şey değildi anlaşılan. Son kez birbirimize veda edip sarıldık.

Ve dua ediyordum ki, onlar döndüklerinde de bu arkadaşlığımız devam etsin, yine beraber bir araya gelebilelim.

Vote vermeyi unutmayıın★

Yanlış Kişiyi Eklediniz! |textingHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin