4 - chiaroscuro

264 26 66
                                    

"erkencisin?"

"aynısını sana sormalı?"

iwaizumi makinesini çantasına koyarken kenmaya baktı "fotoğrafı basmaya gidiyorum." kenma anladığını belirten bir şekilde kafasını salladı "hangi fotoğrafı seçtin?"

"üçüncüyü." iwaizumi doğru seçimi yaptığını biliyordu ama yine de bunun kenmayı gülümseteceğini hiç düşünmemişti "fotoğrafların gerçekten çok güzel bunu biliyorsun değil mi iwaizumi."

iwaizumi duygulanmak ve korkmak arasında kalmış bir şekilde kenmanın ifadesiz suratına bakakalmıştı. iltifat almak pek iyi olduğu bir konu değildi ama bundan da önemlisi kenmanın birine iltifat ettiği duyulmuş şey değildi.

"çünkü oikawa büyük ihtimalle daha iyi bir resim getirecek."

oh demek bu yüzden iltifat etmişti.

iwaizumi ayakkabılarını ayağına geçirirken kenmaya göz devirmeden edemedi "saol kenma ama biliyorum. yine de teşekkürler."

yürüyüşü boyunca gayet sakindi, baskı odasına vardığında gayet sakindi, fotoğrafı çıkartıp eline aldığında da gayet sakindi. ama oikawadan gelen ben burdayım mesajı iwaizuminin elinin ayağına dolanmasına sebep olmuştu.

derin bir nefes alıp kendini sakinleştirmeye çalışsa da oikawayı gördüğü an bir kez daha nefesi kesilmişti.

önceki seferlerden farklı bile görünmüyordu. hatta bu sefer üzerinde boya lekesi olmayan kıyafetler bile giymişti. ama yine de kahverengi kazağının gözleriyle uyumu, saçlarının alnına düşüş şekli ve dudaklarının iwaizumiyi gördüğü an aldığı gülümseme iwaizuminin birkaç saniyeliğine duraksamasına sebep olmuştu.

iwaizumi sadece endişeliydi. hepsi iddia yüzünden. evet hepsi iddia yüzünden.

"tuvalimi buraya kadar taşımayayım dedim, resim atolyesine gidelim mi?"

oikawanın sesi rüzgarla dolaşıp iwaizuminin kulaklarını bulduğunda iwaizumi yutkunup başını salladı, neden bu kadar endişeliydi? altı üstü saçma bir iddiaydı.

"fotoğrafını görmek için sabırsızlanıyorum iwa-chan! şahsen ben sıfırdan yeni bir resim çizmek istemiştim ama bu hafta çok fazla ödevim olduğundan başlayamadım bile. neyseki önceden çizdiğim bir resim buldum ve içime çok sinince onu göstermeye karar verdim. ha ödev demişken modernizm profesörümüzün bize verdiği ödeve inanamayacaksın! kadın delirmiş!..."

iwaizuminin etrafında konuşmayı seven çok fazla insan vardı. belki de bu yüzdendi ama kendi hiçbir zaman çok konuşkan biri olmamıştı. ama bu çevresindeki insanların boş boş konuşmalarını dinlemeyi sevdiği anlamına gelmiyordu.

tabi o kötü bir insan değildi. kuroo'nun kenma hakkındaki şiir kitabından çıkmış cümlelerini ve hanamakinin adını vermeyi reddettiği çocuğun kolları ve kaşları -evet kaşları- hakkında yarım saat boyunca konuşmasını dinlemişti. ama bu sadece iyi bir arkadaş olmaya çalıştığı içindi, kendi eğlencesi için değil.

ta ki oikawayla tanışana kadar. yanında yürüyen uzun boylu çocuk modernizm profesörlerinin verdiği ödev hakkında üç dakikadır yakınıyordu ve iwaizumi tüm dikkatini ona vermekten kendini alamıyordu. ses tonunun sinirlendiği yerlerde yükselişini, aklına yeni bir şey geldiğinde gözlerinin parlayıp hikayesine ufak eklemeler yapmasını, söylendiğinde dudaklarının aldığı ufak somurtmayı, iwaizumi her şeyi, oikawanın bütün detaylarını hafızasına kazımak istiyordu.

on a canvas || iwaoiWhere stories live. Discover now