1 - deal?

307 34 24
                                    

herkesin kitaplarına gömüldüğü huzurlu kütüphanede sakin bir öğleden sonrasıydı. kitaplarına gömülen ya da bilgisayarlarında işlerini yapan öğrencilerle dolu sessiz binada kuroo tetsuro'nun sesi ani bir şekilde yankılanmıştı.

"ne demek numarasını istemiyorum!"

kuroo'nun ağzını kapatmakta geç kalan iwaizumi özür dileyen bakışlarla çevresindeki rahatsız olan insanlara baktıktan sonra arkadaşı olacak yüz karasına geri döndü.

"istemiyorum işte, gerek yok. fotoğraflarımı ona kanıtlamak zorunda değilim." sözlerinde ciddiydi aslında, gerçekten de fotoğrafraflarını o sinir bozucu bir şekilde güzel ve küstah çocuğa kanıtlaması için hiç bir nedeni yoktu.

ama yine de içinde bir yerlerde kuroo'nun ona ısrar etmesini ve oikawanın numarasını ona zorla vermesini istiyordu.

fotoğraflarını kanıtlamak zorunda değildi ama bu kanıtlamak istemediği anlamına gelmiyordu. sadece bunu istediği için kendinden azıcık utanıyordu o kadar.

"ama iwa-chan senin fotoğraflarını aşağıladı! eğer teklifini reddedersen bu savaşmadan mağlubiyeti kabul ettiğin anlamına gelir!"

kuroo'nun rahatsız ettiği insanlardan bir kez daha özür dilemeye çok yorgun olan iwaizumi sadece iç çekerek gözlerini avuşturdu "lütfen bana öyle seslenme."

"ama neden iwa-chan, ismini beğenmedin mi yoksa?" kuroo'nun masum çıkartmaya çalıştığı ses tonu ve şirin olduğunu düşündüğünde yaptığı iğrenç yüz ifadesini gören iwaizumi kütüphanenin ortasında kusmamak için kendini zor tuttu.

"lütfen beni rahat bırak." kuroo'nun sorusuna cevap vermeye bile tenezzül etmemişti. şu an sadece ders kitabına bir şeyler yazan çocuğun yanından ve mümkünse hayatından gitmesini istiyordu.

"al işte numarası."

"ne? tükenmez kalemle mi yazdın!" sayfanın tam ortasında, kelimelere rağmen yine de rahatça okunan sayılara şaşkınlıkla baktı iwaizumi "koparamayacağın bir sayfaya yazdım değil mi." kuroo'nun kendinden memnun gülüşünü duyan iwaizumi gerçekten de onu yumruklamamak için artık bir sebebi kalmadığını düşünüyordu.

"neden, sadece neden?" iwaizumi neyi sorguladığını tam olarak bilmiyordu. belki kuroo'yu ,belki kurooyla neden hala arkadaş olduğunu. belki de neden önündeki numarayı kaydedip oikawanın iğrenç kişiliğine rağmen hala ona mesaj atmak istediğini sorguluyordu.

"benim çöpçatanlık iç güdülerim hiç yanıldı mı iwa-chan?"

iwaizumi duyduğu takma isme bir kez daha dayanamayarak kuroo'nun omzuna bir yumruk geçirdi, büyük ihtimalle istediğinden daha fazla güç uygulamıştı çünkü kuroo sanki ona canlı canlı işkence ediliyormuş gibi bağırıp sandalyeden düşerken bir şeylere tutunmak için masanın üzerinde duran iwaizuminin masum kitap ve kalemlerine kolunu atmıştı.

masanın üzerindeki her şey kurooyla birlikte büyük bir gürültüyle yere düştüğünde iwaizumi sadece kütüphane görevlisine baktı ve "zahmet etmeyin biz çıkarız." dedi

alelacele kitaplarını yerden toplayıp çantasına atan iwaizumi kuroo'yu tamamiyle görmezden gelip insanların yargılayan bakışlarını dert etmemeye çalışarak kütüphaneden çıktı.

kütüphanenin karşısındaki kafeye doğru yürürken arkasından gelen hızlı adımların ona yetişmesiyle iç çekti "bugünlük yeterince utanmadık mı sence de kuroo?"

yüzünde en ufak bir utanç belirtisi olmadan sırıtan kuroo'nun cevap vermesini çaresizce izledi "hayır"

iwaizumi bıkmış bir şekilde iç çektikten sonra yanındaki varlığı görmezden gelerek telefonunu çıkardı ve yardım için olabilecek en mantıklı kişiye mesaj attı

on a canvas || iwaoiHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin