6 - the day i won

237 27 42
                                    

hızla dışarı koşup etrafına arayan gözlerle bakıp aradığı yüzü hiçbir yerde göremeyince iwaizumi durdu. ne yapıyordu? oikawayı bu şekilde aramak mantıksız olduğu kadar utanç vericiydi de. rüyalarına istemsizce giren çocuğu üzdüğünü aklından geçirmesi yerinden kalkıp onun için etrafta deli gibi koşmasına yetmişti.

en sonunda duran ve nefeslenen iwaizumi ne yapacağını bilemez bir şekilde etrafta dolaşmaya başladı. elbette oikawayı arayabilirdi ama bir anlık gelen adrenalinle dışarı uçmuş, oikawayı gördüğünde ne diyeceğini hiç düşünmemişti.

oikawadan özür dilemek... iwaizuminin kalbi bu düşünceyle sıkışıyordu. sorunun özür dilemek mi yoksa hala oikawayı üzdüğünü kabul edememesi mi olduğunu anlayamayan iwaizumi zaten dışarıda olduğundan biraz yürüyüp kafasını boşaltmanın şu anda yapılacak en mantıklı şey olduğuna karar verdi

''oh, hey iwaizumi!''

verdiği kararı yürürlüğe koyamayacağını anında fark eden iwaizumi kuroo'yu tanımıyormuş gibi yapıp yoluna devam etmek istese de arkasından hızla yaklaşan arkadaşının buna izin vermeyeceğini biliyordu.

iwaizumiye ulaştığı an bir kolunu omzuna atan kuroo arkadaşına ciddi gözlerle eğildi ''hey, bir şey soracağım.'' kuroo'nun normalden daha sakin ses tonu ve ciddi gözleri karşısında şaşıran iwaizumi kuroo'nun onları nereye doğru sürüklemeye başladığını fark etmemişti bile.

''oikawayla kavga mı ettiniz?''

iwaizumi bir kaç saniyeliğine boş boş kuroo'nun yüzüne baktı. neden oikawayla kavga ettiklerini düşünüyordu ki? yoksa oikawa mı öyle söylemişti ''hayır, neden sordun?'' kuroo'nun kaşları yavaşça yukarı kalkarken kolları iwaizuminin bedenini bıraktı ''hiç.''

iwaizumi kuroo'ya bakmaya devam etse de kuroo iwaizumiye bakmayıp yürümeye devam ediyordu ve hiç de ağzını tekrardan açacak gibi durmuyordu ''ne demek hiç? neden sordun?'' kuroo'nun ağzından laf almaya çalışacağı günün geleceğini hiç düşünmemiş olan iwaizumi şaşkınlıkla konuşmayı reddeden arkadaşına bakakaldı.

''ben öyle düşünmüştüm, yanlış düşünmüşüm.'' kuroo bir kez daha konuşmamak üzere ağzını kapattığında iwaizumi şok içinde yanındakine baktı, gerçekten de bütün soruları tek tek mi sorması gerekecekti?  ''kuroo ben ağzını ingiliz anahtarıyla açmaya çalışmadan benimle iletişim kuracak mısın?''

iwaizuminin sesindeki bariz sinir kurooyu da sinirlendirmiş olacak ki normalde asla takınmayacağı ciddi bir yüzle iwaizumiye döndü ''çünkü bir sebepten dolayı oikawa senin hakkında konuşmayı bıraktı ve biz ne zaman bir soru sorsak hiçbirine cevap vermiyor.''

iwaizumi ağzı açık bir şekilde kuroo'ya baktı ''oikawa... benim hakkımda mı konuşuyordu?''

yüzüne hızla yayılan sıcaklığı hisseden iwaizumi kuroo'nun bakışlarının sinirden iğrenmeye, iğrenmedense 'ben demiştim'e dönüşünü izledi ve ağzından çıkanlara pişman olmaya zamanı bile kalmadan kuroo konuştu ''ben asla oikawaya aşık olmam ha?''

iwaizumi kuroo'nun sözlerinin yüzünü sadece daha da kızarttığını biliyordu ve bunun kurooya karşı protestosunda ona pek de yardımcı olmayacağının farkındaydı ama yine de ''ne aşkı ya! abartma istersen!'' dedi ve kuroo'nun onu inanmayan alaylı gözlerle bakmasını görmek zorunda kaldı.

kuroo iwaizuminin yüzünün rengine takılacaktı ki birden aklına takılan şeyle durdu ''bir dakika eğer sen oikawaya aşıksan oikawa neden artık senin hakkında konuşmuyor?''

iwaizumi arka plandan ''ona aşık falan değilim!'' diye bağırsa da kuroo'nun çıkardığı sonuçla gözleri büyüdü 'yoksa... çöpçatanlık planım yarı mı başarılı oldu?'

on a canvas || iwaoiWhere stories live. Discover now