44. Bölüm Sonsuza kadar beraberiz!

478 60 118
                                    

'Sanırım bu filmi daha önce görmüştüm ve sonunu beğenmedim'

.........................................

Tüm gücümle koştuğumu hissediyordum. Ayaklarım sanki benden önce yetişmeye çalışıyordu. Onu kurtarmak için tüm gücüyle, nefessiz kalana kadar.... Koşuyordu, durmadan, yorulmadan...

İnsan, en sevdiği şey ile karşı karşıya kalınca kendini bile göremez hale geliyormuş. Yürüdüğü yollar ayaklarının altından kayıveriyor, düz yollar yokuş aşağı oluyormuş.

Clarke... Yaşadığım her süreçte kalbimi hissettiren kadın.

Aşk kavramını bilmezken, bana bunu hisssettiren kadın.

Kalbim olduğunu hatırlatan, kalbimin ritimlerini gösteren kadın.

Onu kurtarmak için canımdan olmam gerekse bile bunu deneyecektim. Çünkü onsuz nasıl yaşanır bilmiyordum. Ondan başkası nasıl sevilir bilmiyordum.

Ne kadar koştuğumu bilmiyordum. Ne kadardır yollardaydım onu da bilmiyordum. Hiçbir şey düşünmeden ona ulaşmaya çalışıyordum sadece. Zaman kavramı şu an bende yitikti. Birden nefes nefese kalmış bir şekilde durdum. Merdivenlerin tam karşısındaydım. O an gördüğüm manzara ile donakalmıştım. Gözlerim dolmuştu. David beni kendine çekip konuşmaya çalışsa da başarısız olmuştu. Çünkü sevdiğim kadın, cansız olarak tam karşımda sallanarak duruyordu.

'Clarke!' diye çığlık attığımı hatırlıyorum. Bu çığlığın onu geri getiremeyeceğini elbette biliyordum. Ama çaresiz kalan ve kabullenemeyen her insan çığlıklar içinde bunu reddedirdi zaten.

'Clarke!'

'Lexa!' diye durdurdu beni David. 'Sakin ol' diz üstü çökmüştüm. Toprağa tırnaklarımı geçirdiğimi hissettim bir an. O kadar sert geçirmiştim ki tırnaklarım kökten kopmuş ve kanlar içinde toprağa kanları damlamıştı. Bu acı neydi ki kalbimin yanında?


............................................

Yarım saat sonra;;;

Aradan yarım saat geçmişti. Ama sanki asırlık bir zaman dilimiydi. David ve Victoria zor da olsa Clarke'ı asılı durduğu yerden indirmişlerdi. Şimdi sırt üstü toprakta yatıyordu. Cansız bir şekilde, benim canımı sökercesine...

Hemen yanında diz çökmüştüm. Savrulmuş elini tuttum sıkıca. Ona veda bile edememiştim. Ne ona, ne çocuğuma. Kız mı olurdu acaba yoksa erkek mi? Bana mı yoksa Clarke'a mı benzerdi? Bunları asla bilemeyecektim. Çünkü ikiside benden alınmıştı. Clarke ile beraber çok yarım kalan şeylerimiz varken benimde artık tamamlanmam pek mümkün olmayacaktı.

'Lexa?' diye yanıma oturdu Victoria'da. Arkasından Mira ve David'de gelmişti. 'İyi misin?'

Yanıtsız bırakmıştım soruyu. Gözlerim sadece Clarke'a dalıyordu. Bir daha asla göremeyeceğim kadına...

Mesela o gülerken, gözlerinin içinin gülmesini göremeyeceğim, bana sıkıca sarılmasını hisssedemeyeceğim. Kapıdan içeriye girerken bana bakarak adım atmasını, kalbime dokunduğu ilk anı ve son anı... Artık hepsi birer anı olarak kalacaktı. Sadece birer anı. Biz birer anı olarak kalacaktık artık.

'Lexa?' diye bir ses duyuldu o an. Kafam bedeninden kalktı ve yukarıya doğru bakmaya başladım. Bu onun sesiydi Clarke'ın sesi. 'Lexa?'

'Clarke' diye ayağa fırladığımı hatırlıyorum. Şaşkı ve bir o kadarda umutlu br şekilde. 'Neredesin' Ama sadece sesi vardı.

Vampirin Öpücüğü (gxg)🍷 Where stories live. Discover now