7. Bölüm

29.1K 1.8K 44
                                    

Yarın pazartesiydi ve Gülay üç çocukla nasıl okula gidip geleceğini düşünmeye başlamıştı. Birinci sınıfların okula alışma dönemi olan ilk bir hafta Sena ile okula gidip gelmişti. Her sabah küçük kızın saçlarını büyük bir sevgiyle örmüş hazırlanmasına yardım etmişti. Bu sırada okulda bir ana sınıfı olduğunu öğrenmiş. Yakup’u bu sınıfa yazdırmak isteğini Meltem Hanımla paylaşınca Meltem hanım Sedef’in de anasınıfına yazılmasını istemişti. Yanında her gün Yakup ve biri beş biri yedi yaşında iki emanet çocukla okula gitmenin sıkıntısı kapladı içini. Zaten küçük kızlar kendisine anne dedikleri için içi sıkılıyordu. Sanki omuzlarında görünmez bir yük taşıyordu.

 O bu düşünceler içindeyken kapı çalınca elinde soymakta olduğu soğanı bırakıp ellerini yıkadı. Kapıyı açtığında Meryem hanımla karşılaştı. Gülümseyerek kenara çekildiğinde yaşlı kadın içeri girdi. Salona doğru yöneldiklerinde “Rahatsız etmiyorum umarım.” dedi.

“Olur, mu hiç ne rahatsızlığı? Ben de yemek yapıyordum.” dedi Gülay en içten gülümsemesiyle.

“Aşağıda göremeyince yanına gelmek istedim. Seninle konuşmak istediğim bir konu var.” Meryem hanımın tereddütlü konuşması Gülay’ın gerilmesine neden oldu.

“Buyurun sizi dinliyorum.”

“Ehliyetin var mı?” bu soruya bir anlam vermeye çalışarak kaşlarını çattı ve daha sonra cevap verdi.

“Evet var.” diyen Gülay, babasının ısrarlarıyla bunalarak daha lisedeyken almıştı ehliyetini.

“Çocuklar ısrarla okula seninle gitmek istiyorlar.” İşte buydu ya Gülay’ı strese sokan.

“Siz buraya taşınmadan önce biz Senayı okula nasıl götüreceğimiz hakkında düşünmüştük ve ben her gün onu arabayla götürüp getirmeye gönüllü olmuştum.” Meryem Hanım biraz nefes almak için durduğunda Gülay da bu sözlerin sonunun nereye gideceğini merakla bekliyordu.

“Biliyorsun benim arabam burada bahçede duruyor. Ve sadece hafta sonları bir yerlere gidersek kullanıyorum. Okulla evin arası fazla yok ama üç küçük çocukla senin için çok zor olacaktır. Hem nerden baksan okula on dakikalık bir yürüme yolu var.”Meryem hanımın gülüşü yüzünde biraz daha derinleşirken devam etti.

“Normalde o yol beş dakika ama çocuklarla on dakika oluyor. Ben diyorum ki benim arabayı ortaklaşa kullanalım hafta içi okula gidip gelirken sen kullan hafta sonu da ben kullanırım.”

Gülay bu teklife ne diyeceğini bilemedi. “Çay içer misiniz?” diyerek mutfak tarafına geçti.

“Bitki çayın varsa ondan alabilirim.” Gülay iki kuşburnu çayı hazırlayıp getirirken yanına yeni pişirdiği kurabiyelerden de koydu.

“Ben bunu biraz düşüneyim.” derken çayların ve kurabiye tabağının üstünde olduğu orta sehpayı yaşlı kadının önüne doğru çekti. Sonra bir müddet havadan sudan konuştular çayları bittikten sonra Gülay hem yaşlı kadınla sohbetine devam etti hem de akşam yemeğini hazırladı. Yemeklerin altını kapattıktan sonrada birlikte aşağıya indiler.

Çardakta sadece bayanların olduğunu görünce Hatice hanıma dönerek

“Anne Yakup nerede?”diye sordu. Cevap anında Sedeften geldi.

“Nerde olacak maç seyrediyorlar. Şu erkekler maçtan ne anlar hiç bilmiyorum.” Bu cevaba herkes gülmüştü. Hatice hanımda onu onayladı.

“Erkek erkeğe maç seyredeceklermiş.” dedi bir yandan kıkırdarken.

“Bizimkilere de eğlence çıktı. Ahmet her maçtan sonra iki gün Yakup’un yorumlarını anlatıp gülüyor. ‘Bu kelimeleri nerden buluyor hiç bilmiyorum.’ diyor her seferinde.” derken Meryem hanımda Hatice hanımın kıkırtılarına eşlik ediyordu. Fatma Hanım elindeki meyve tabağıyla masaya geldiğinde kadro tamamdı. Bir müddet havadan sudan konuştuktan sonra Fatma Hanım “Gülay kızım üç çocukla her gün okula gitmek senin için zor olur diye düşündük ve ben her gün size okula giderken eşlik etmeye karar verdim. Beraber gideriz ben sizi okula bırakır dönerim akşama da gelir alırım.”

İkinci BaharWhere stories live. Discover now