Bölüm 2

300 101 334
                                    



"Alaz'da orada olacakmış."

Ağzım bir çöl gibi kurumuştu. "Gelemem." diye mırıldadım. Hiçbir şey olmamış gibi gidemezdim.

"Hadi ama Asel, belki bu tek ve son bir şanstır? Bir kez her şeyi bir kenara bırak, bir kez olsun. Hayat devam ediyor. Yapabileceğimiz bir şey yok artık."

Gözlerimi kapattım, acının azabına gebe kalan gözyaşının düşmesine engel olamamıştım. Bir yandan onu görmek, ne halde olduğunu bilmek için can atıyordum ama diğer yandan da onun yüzüne bile bakmak istemiyordum. El ele tutuşmuş suçluluk, önümde dikilen bir cellat gibi karşımda duruyordu.

"Belki uzaktan izlersin."

Bu sözler üzerine aniden kendimi, hislerimi zihnimdeki terazide tartarken buldum. Onu görme isteğim daha ağır basıyordu.

Uzun zamandan sonra bir kez? Bir kerecik? Belki ona gerçeği anlatırsın, ha?

"Asel? Orada mısın?"

Burnumu çekip "Tamam." dedim. "Ama fazla kalmayacağım."

Sevindiğini belli eden bir sesle "Harika! O zaman bu akşam 21.00'de şoförüm bizi götürecek. Maske ayarlamayı unutma. Onun için olsa bile, teşekkür ederim Asel." dedi.

Kafamı sallayıp "Kapatmam gerek. Annemler geldi." diyerek bilmem kaçıncı yalanımı söyledim.

"Lütfen kendine dikkat et. Seviyorum seni. Görüşürüz."

"Görüşürüz."

Nasıl böyle mutlu ve umursamaz olabiliyordu?

Telefonu kapatıp yatağın üstüne attım. Normalde kimseye yalan söylemezdim, özellikle de Tanem'e. Küçüklüğümden beri en yakın arkadaşımdı, birlikte büyümüştük ve birbirimizi iyi tanıyorduk. Birbirimizle çok vakit geçirmiştik ama son yaşadığımız kabustan sonra artık bunlardan eser kalmamıştı. Onunla bir araya her gelmem kendime olan kızgınlığımın artmasına neden oluyordu.

İçimde bir yerler partiye gitmemi istemiyordu ama onu görecek olmak bir anda her şeyi bir kenara bıraktırmıştı. Tanem haklıydı, sadece bir kez uzaktan görecektim. Uzun bir süreden sonra iyi olduğundan emin olmak istiyordum. Belki de anlatırdım, her şeyi?

Telefonum mesaj sesiyle titrediğinde umursamadım ve akşam için hazırlanmak üzere saçlarımı kurutmak için banyoya gittim. Tam o sırada odamın kapısı çaldı.

"Asel Hanım?"

Dişlerimi birbirine bastırıp kapıya doğru yürüdüm ve hızla açtım. "Size rahatsız edilmek istemediğimi söylemedim mi? Ne hakla beni rahatsız ediyorsunuz?''

Hizmetçi mahcup ve korkmuş bir ifadeyle ''Özür dilerim Asel Hanım ama Levent Bey ve Yeşim Hanım tatilden az önce döndüler ve aşağıda sizi bekliyorlar.'' deyince az önceki sinirim az da olsa hafiflemişti.

Başımı sallayarak gitmesini söyledim. Çabuk dönmüşlerdi ve birazdan okul yüzünden azar yiyecektim. Kendimi buna hazırlayarak kıyafet dolu odaya girdim. Giyinince odadan çıkıp salona doğru yürümeye başladım. Salona girdiğimde beni babamın sesi karşıladı.

''Umarım bugün neden okula gitmediğin için geçerli bir sebebin vardır.''

Oflayıp karşısındaki koltuğa oturdum. "Hoş geldin baba ve evet, iyiyim."

Bacak bacak üstüne atıp "Önce soruma cevap ver." dedi ve kaşlarını çattı. Sinirli gözüküyordu.

Hırslı bir ses tonuyla "Hizmetçilerin beni sana ne zaman ispiyonladılar?" diye sordum. Sesim farkında olmadan yüksek çıkmıştı.

Sekiz Ay Önce Ne Yaptığını BiliyorumWhere stories live. Discover now