Bölüm 7

213 102 173
                                    


Multimedya Alaz Karahan

Oy ve yorumlarınızı eksik etmeyin, iyi okumalar. *-*
-

•24 Nisan 2020, Kabus'tan iki ay önce

"O kadar lüks bir partide giydiği şey neydi onun ya? Çok demode ve zevksiz. Resmen pazardan almış."

Küçük çantamdan aldığım dudak nemlendiricinin kapağını açtım, lavabonun kenarına yaslanıp aynaya yaklaştım ve özenle dudağıma sürdüm. Dudaklarımı sürekli yemem yüzünden dudağımın alt kısmı yanıyordu.

"Heyo? Kapının dilinin olduğunu sanmıyorum?"

Tanem tuvalet kabininin içinden seslenince doğruldum ve nemlendiricinin kapağını kapattım. Dudaklarımı birbirine bastırmadan önce "Kimsenin ne giydiğiyle ilgilenmiyorum Tanem. Bence bunu sen de denemelisin."  dedim, hemen ardından homurdandı.

Kapı açıldığında aynadan gelenin kim olduğuna baktım ve gülümsedim. Karşılık vermeden direkt lavoboya geçip ellerini yıkamaya başladı. Gülümsemem solunca bir kez daha şansımı denemek istedim.

"Selam Bade, nasılsın?"

Bade Alaz'ın çocukluk arkadaşıydı. Alaz'ın yakın bir arkadaşıydı ve onunla neredeyse beraber büyümüşlerdi. Aynı sitede oturuyorlardı, son sınıf öğrencisiydi ve Alaz'la aynı sınıftalardı. Araları iyiydi ama Bade'nin arası benimle iyi değildi. Tam olarak nedenini bilmiyordum ama bunun nedenini sorduğumda nedeni dışında benden hoşlanmadığını açık açık söylemişti. Bana soğuk davranıyordu ve selam dahi vermiyordu. Şimdi olduğu gibi.

Musluğu kapatıp yavaşça bana doğru döndü, ellerini aşağı doğru iki yana açtı ve sudan kurtulmak istercesine abartılı bir şekilde ellerini salladı. Su damlaları üstüme sıçramıştı, refleks olarak gözlerim kapadım.

"Olması gerektiği gibi."

Yüz ifadesi buz gibiydi, beni umursamadığı belli oluyordu çünkü yüzüme bile bakmıyordu. O sırada tuvaletten çıkan Tanem Bade'yi görünce meydan okurcasına karşısına dikildi. Bade'nin bana olan tavrını Tanem sevmiyordu, bu yüzden az önceki neşeli tavrı tamamen değişmişti.

"Biraz kibarlık yapmaya ne dersin, ha, yürüyen buz kütlesi?" Bade sert bir bakışla Tanem'e baktı, ardından tek kelime etmeden lavabodan çıktı.

"Ne sanıyor bu kendini? Bir yerleri fena kalkmış havalarda uçuyor, geri zekalı." Tanem arkasından konuşurken ellerimi lavabonun kenarlarına yaslayıp aynadaki aksime baktım. Tanem musluğu açıp ellerini yıkamaya başlamıştı.

"Senin ona nasıl davrandığına bir bak, bir de onun sana nasıl davrandığına bak. Resmen çekemiyor seni. Alaz onu değil de seni seçti diye kıskançlıktan bir yerlerini yırtacak."

Gözlerimi devirdim. "Yok öyle bir şey Tanem."

Musluğu kapatıp omuz silkti. Otomotikten kağıt havlu alıp zarifçe ellerini silmeye başladı.

"Sen öyle san. Bir düşün, kız sana neden böyle davranıyor? Aynı sınıfta değilsiniz, arkadaş değilsiniz, bir kavga etmediniz bile. Ne bu tavırlar?"

Omuzlarımı silktim ve makyaj çantamı aldım. "Bende bilmiyorum."

Aynaya bakıp saçlarını düzelttikten sonra bana bakıp gözlerini kıstı. "Sende saf gibi hala ona selam veriyorsun. Gerçekten fazla iyi niyetlisin. Aslında asıl ezik sensin, kendine gel. Sana böyle davranmaya hakkı yok. Ağırlığını koy, bu kolej senin."

Güldüm. "Bu kolej Anıl'ın babasının. Benim değil, hatırlatayım. Ayrıca sırf kolej benim diye mi bana iyi davransın? Saçmalık."

Tanem gülerek arkasını döndü ve kapıya yaslandı. "Babalarınız ortak, dolaylı yoldan seninde oluyor ve evet, aynen öyle. Ee, bugün okuldan sonra ne yapıyorsun?" Başka bir konuya direkt olarak atladığı için algılamam yarım saniyeyi almıştı.

Sekiz Ay Önce Ne Yaptığını BiliyorumDonde viven las historias. Descúbrelo ahora