Bölüm 4

229 89 162
                                    




"Sayın Çağlarsular Koleji, bu gece biraz değişiklik yapıp size biraz şiir okuyacağım, biraz da dedikodu, ne dersiniz?"

Kalabalıktan sesler çıkmaya başlayınca Onur'un gerildiğini görebiliyordum ve sadece gerilen o değildi. Ege keyifle bardağına içki koydu ve bir yudum aldı. "Başlıyoruz."

"Aramızda kolejde okumaya parası yetmeyen ve Tanem'e sevgilisi olmasına rağmen aşk mektupları yazan bir ezik vardı hani, hatırlamadıysanız sorun değil. Ben söyleyeyim, Onur Tuna! Evet, bunu zaten hepiniz biliyorsunuz. Şimdi sizinle asıl bilinmeyenleri konuşacağız."

Sesler yavaşça yükselmeye başladığında Tanem sessizce sahneyi izliyordu. Ege bana baktı ve sinsice göz kırptı, öfkelenip "Anıl saçmalamaya başlamadan önce durdur şunu." diye bağırdım ama kimse oralı olmadı. Ege bakışlarını sahneye çevirirken Bora'da ona katılmıştı.

"Öncelikle herkesin merak ettiği konu, parasızlıktan hayatta bile zor kalan bu ezik nasıl oluyor da kolejde bedavaya okuyabiliyor? Cevabı çok basitmiş, meğer benim kahrolasıca babamın ne zaman yaptığını bile bilmediğim, başkasından peydahladığı bir çocuğu daha varmış ve bilin bakalım bu çocuk kim?"

Şok dalgası kalabalığa çökmüş görünmez bir pus gibiydi, herkes şaşırdığını belli eden sesleriyle ortamın uğultusunu arttırıyordu. Onur titremeye başlamıştı ama hala yerinde hareketsiz bir heykel gibi durmaya devam ediyordu.

"Doğru! Onur Tuna! Meğer babam ona acıyarak iyi bir geleceği olsun diye 'oğlunu' koleje almış. Bunca zamandan sonra." Oğlunu kelimesini derken tükürür gibi söylemişti. "Bunca senenin ardından bunu öğrenmek bende şok etkisi yarattı tabi ama konumuz bu değil. Gördüğünüz gibi, benim bir kardeşim varmış!" Sözlerini o kadar tahrik edici bir ses ve beden diliyle söylemişti ki bir an Anıl'ın suratına çakasım geldi.

"Kırk yıl düşünsem asla aklıma gelmezdi bu. Yılın bomba hikayesi diye buna derim!"

Ege Onur'a baktı ama Onur'da tık yoktu. Şoka mı girmişti? Masadan ayrılıp yanına ulaştım ve elimi omzuna koydum. Başını mekanik bir hareketle çevirip omzunu tuttuğum elime baktı.

"Onur? Anıl'a engel olmamız lazım. Lütfen bir şeyler yap. Bıkmadın mı bundan? Niye seni ezmesine izin veriyorsun?"

Elimden kurtulup tekrar sahneye baktı. Beni duymuyordu, hiçkimse beni duymuyordu. Herkesin hipnoz olmuşçasına sahneyi izlemesi sinirlerimi bir ok gibi germişti.

"Bu arada Onur..." Anıl konuşmasına devam ediyordu ve bizim masaya doğru, doğrudan Onur'a baktı ve gözlerini kıstı. Zehrini kusmaya hazırlanan bir yılan gibi dilini dışarı çıkarmış sokmaya hazırlanıyordu.

"Babam sana asla kendi malından vermeyecek, o annene de söyle, boşuna heveslenmesin. Artık siz para avcıları, başka zengin bir adam bulur öyle kurtulursunuz. Zaten annen alışık böyle şeylere, parasını biriktirmiştir çoktan, anlıyorsun değil mi?"

"Yeter artık. Buna katlanamayacağım daha fazla." Dişlerimi sıkıp sahneye doğru yürümeye başladım. Bu kadarı fazlaydı, sınırını aşmıştı. Buna daha fazla tahammül edemeyecektim.

Anıl ağırlığını sol bacağına doğru verip sırtını dikleştirdi, sesi keyifliydi. "Evet, ikinci bombaya gelelim hızlıca. Onur'un Tanem'e aşk mektupları yazdığını zaten biliyorduk ama neler yazdığını bilmiyorduk. Şimdi onlardan konuşalım biraz."

Sekiz Ay Önce Ne Yaptığını BiliyorumWo Geschichten leben. Entdecke jetzt