fourteen 部

1.3K 100 73
                                    

daha önce günlerimin en berbat ve lanet geçen günlerime sitem eder olmuşumdur hep, bu devam ediyordu da. hayatta bazen istemeden dahi olsa yanlış şeyler insanların başına gelebiliyor lakin insanlar bunu tabiri caiz bir şekilde şanssızlık olarak adlandırırlar. bilmem öyle midir, bu konu üzerine fazla yoğunlaşmış değildim. biliyordum çünkü, fazla yoğunlaşıp art arda aklıma şıp diye düşen olumsuz cümleler beni yıkıyordu.

kim taehyung, beni bugün bir kez daha yıkmıştı. yıkmakla kalmayıp üstüne üstlük beni eziyordu, paramparça ediyordu. beni benliğimden soğutuyor, tam şu anda yüzümde bulunan ve birkaç saat öncesinde yüzümde yer edinen yara izlerine karşı beni hayattan soğutuyordu. evet, yüzümde yara izleri uzun zaman sonra yer edinmişti, bununla birlikte ise birkaç yeni oluşan morluklar.

disiplinli ve oldukça pahalılığa önem gösteren sevgili babamdan bahsedeyim size biraz. öyle güzel bir hayat yaşantımın olduğuna bakmayın, beni sadece taehyung güzelleştiriyordu. onun bir bakışı bana dünyanın en kıymetli etkenleri arasında birinci sırada yerini buluyordu. kim taehyung etkisi diyorum buna, kendisi bu durumu pek bilmemekte.

babam diyordum en son, hani şu yüzümü süslemesi amaçlı bıraktığı birkaç yumruğun sahibi. her şey aslında küçük yaşımdan itibaren başlıyor. belli bir sınıf kademesine ulaştığım vakit her zaman yüksek notlar almamdan kaçınmamam adına öğütler veren ve sürekli bu konu hakkında durmadan konuşan kişidir sevgili babam. fakat gel görelim ki bugün neler yaşadığıma, vahimdi. okuldan çıkış anımı hatırlıyorum, unutmak mümkün değildi. bitkin, korkak bir halde evde ulaşmaya çalışıyordum ama bir yandan ise ayaklarım her an geri adım atacakmışcasına titrekti. genelde kendimi övmekten kaçınırım lakin şunu belirtmek istiyorum; daha eve varmadan neler olacağından binbir şüphe etmeden emindim, ki olmuştu da. önümdeki aynadan kendime bakıyordum, berbat yüz ifademe. elmacık kemiklerimden başlayıp ta ki çene hattıma dek tenimi süslemiş olan morluklar beni çok acınası gösteriyordu ama ben böyle değildim ki. jungkook böyle değildi, her şey taehyung yüzünden değişmişti. taehyung'un beni umursamaz tavırları elbet bir gün kendisini somut anlamda gösterecek diyordum ki gösterdi de. bugün, işte bugün uzun zaman sonra babamdan yemiş olduğum ilk tokatı yıldızım yüzünden yemiştim. bir yanım olsun diyordu, her şeyi boşver. bir yanım ise tamı tamına yıldızımı suçluyor, hemencecik uyumamı söylüyordu.

tüm bu beni bunaltan ve doğru yola ışık tutmayan düşüncelerimden sonra hangi ara gözlerimin doluşuna şahitlik getirmemiştim, cidden hangi ara olmuştu?
aynadan sonra yavaştan bulunduğum yatağın beyaz, hafif desenli kumaşının üzerinde bulunan telefonuma kaymıştı gözlerim. saniyeler süren bir ekran ışığıyla karşılaşmış, ardından ise tekrardan kapanışına şahit olmuştum. korktuğum olmuştu sanırsam, hiç adını bile duymak istemediğim kişiden, aşkımdan art arda bir sürü mesaj gelmişti. bir sürü mesaj gelmesine aldanmayın. sadece son atmış olduğu ve bazı yazım hatalarından oluşan cümlesi beni derinden sarsmış, kalp atışlarımı tekte bozmuştu.


bir yeni mesaj!

taehyung
aç pencereni, içeriyi göremiyorum ve gelemiyoeum.

aç pencereni, gelemiyorum... gelemiyorum diyordu, tam şu an penceremden kulağıma ilişen parmağın cama vurma çabaları tek bir kişinin buraya gelişini kanıtlıyordu. evet evet, işte o kişi; beni mahveden kim taehyung'un ta kendisi.

olduğum yerde anın vermiş olduğu garip atmosferine karşı irileşmiş gözlerimle üst dudağımı alt dişlerimin baskısına el vermiştim. o kadar el vermiştim ki damağıma tadı gelen metalik tadı daha yeni fark ediyordum, tekrardan cama vurulan ve sanki açmamı isteyen sabırsız bir beden tarafından. elim bir saniyeliğine tekrardan telefonuma gider olmuştu ama o an vazgeçip içimdeki benliğime, yıldızıma kıyamama hissiyatından ayaklanır bulmuştum kendimi. ilk başta uyuşmuş ayaklarım sayesinde birkaç adım sonrasında tökezlemiş olsam bile sonrasında taehyung'un varlığını yakınımda hissetmemle burnumu çekip gözlerimi ovalamıştım. demiş miydim bilmiyorum lakin fena ağlamıştım, yere düşüp bayılmaya ramak kalana dek.

maybe i miss you & taekookWhere stories live. Discover now