twenty one 部

880 62 7
                                    

-merhabalar. umarım herkes iyidir ve günleriniz oldukça huzurlu, keyifli geçmektedir. yeni bir bölüm ile karşınızda olmaktan mutluluk duyuyorum. elbette, oy sınırlaması gibi bir şey ortaya atmak istemiyorum ama bu bölüme başlamadan önce oylarınızı bekliyorum, lütfen. şimdiden teşekkürler, öpüyorum parmak uçlarınızdan.

-

taehyung - jungkook

taehyung
jungkook, bakar mısın lütfen?
sınıfının önünden seni alırken bile gözlerimin içine bakmaya utanıyordun. görmedim sanma.

mon petit
utanmıyorum, bunu nereden çıkardın?

taehyung
tanrı aşkına, jeon. seni sınıfının önünden aldığım gibi hızla kolumdan tutup dışarı çekiştirdin beni. yüzüme dahi bakmadın.

doğrusunu söylemek gerekirse, utangaç hallerin başka bir hoşuma gitti.

mon petit
arsız adamın tekisin.
bugün olanlardan sonra nasıl yüzüne bakarım, düşünemiyorum.

hayır, utanmak denilmez buna ama bilmiyorum. ister inan, ister inanma ama tekrarlanması için nelerimi vermezdim. sadece alışık değilim, anlıyorsundur beni taehyung.

taehyung
anlıyorum. şu an ne hissediyorsan ben de onu hissediyorum ama emin ol ki hoşuma gitti. pişman mısın diye sorarsan jeon, asla.

asla pişman değilim, olmam bile. aniden gelişip bittiğini ben de biliyorum ama sana yemin ediyorum ki içimde bazı şeylerin kırıldığını, çözüme kavuştuğunu hissettim. bilseydim daha önceden, hiç beklemeden onca enkazın altında sana sığınırdım küçüğüm.

mon petit
ah, bir de şu küçüğüm muhabbeti vardı öyle değil mi? bak bana şimdi, senden sadece yedi ay küçük olmam beni hitabına karşı olarak o kadar küçük duruma getirmez.

taehyung, yedi ay sadece. küçüğüm diye seslenmene elbette bir şey demiyorum ama çabucak bu sıcak, ılımlı hallerine karşı ne yapacağımı şaşırıyorum. eski taehyung, işte eski taehyung uyandı diyorum içimden ama bir şekilde olsa bile seni tekrardan kaybedeceğimden korkuyorum.

taehyung
hayır, öyle bir şey olmayacak. bakıyorum da, çok konuşunca aslında o kadar çenesi düşük olmuyormuşsun sen.
senden bir üst sınıfta olmama rağmen kalemin iyi, bazen anlayamıyorum seni.

mon petit
anlıyorsun, taehyung. öyle bir güzel anlar oldun ki, bakışlarının içinde durup dolaşan o minik yıldızları bile görür oldum. söylesene bana, ne diye uzun zamandır onları içine gömmüş ve bir daha çıkarmamak adına resmen onlara hapis hayatı yaşatmıştın ki?

kehribar rengini çalan gözlerinin içinde bana karşı olan o yoğun ilgi beni iyileştiriyor, tekrardan doğmamı sağlıyor.

taehyung
afedersin ama sanırsam özlemişsin bir şeyleri. bir şeyler derken yanlış anlama. sadece diyorum ki biraz daha böyle güzel, özenle seçilen kelimeler ile konuşursan beni kapında bulursun.

mon petit
bu dediklerinden sonra, hay hay bir şekilde içeri alacağımı kim söyledi?

taehyung
tan vaktine kadar, sen bilirsin.

mon petit
tan vakti? ne olmuş tan vaktine?

taehyung
tan vaktine kadar kapının önünde bekliyorum diyorum. alacakaranlık çökmeye az kalmış iken, evinin bir kenarında öylece çömelip kapıyı o yüzündeki gülümseme ile açtığın vakit iken.

gelirim yani, biliyorsun. ne denli bir adam olduğumu en çok biliyorsun.

mon petit
kafayı yemişsin şu an, sadece bunu biliyorum. geleyim deme, açmam kapıyı falan. annemler evde, yakalanırsan eğer gecenin bu saatinde kötü olur senin adına.

taehyung
ne o? yoksa o minicik lâkin bir anda benimkilerini bulduğu zaman dolgunlaşıp kalan pembeliklerini bana mı armağan edersin, hm?

inanmıyorum jungkook, ne çabuk özlemişsin beni. sanırsam gözlerim yaşardı, nerede benim kağıt havlum.

mon petit yazıyor...
mon petit çevrimiçi
mon petit yazıyor...

mon petit
lütfen susar mısın? olduğum yerde sinirden debelenmeme yol açıyorsun ve her bir dakika gözlerimin önüne düşen silüetin üzerine havaya hayalî yumruklar atıyorum.

taehyung
ah, aşkından bu hallere düşmen beni ne kadar şevkle yanıp tutuşturuyor, bir bilsen jungkook.

sabah, sınıfında sadece biz iken, suratın öpücüklerimin altında boğulurken pahabiçilemezdi. öpsem, tekrar öpüyordum. tekrar öpsem, daha çok çekiliyordum sana.

ne var sende de bu kadar çok çekilip duruyorum sana küçüğüm? küçüğüm, evet. eskiden, çocuk iken şakasına kızman için söylüyordum ama şimdi bu kelimenin bu zamanda, ne denli benim için özel olduğunu kılmanın derdi ile yanıp duruyorum. şanslıyım çünkü sen varsın.

bazen o yeni gelen çocuğa pek gözüm tutmuyor. sabah uyanmış ve pek ayık olmayan halin dolayısıyla yüz hatların daha şiş duruyor ve tanrım, ölüyorum o dakikalarda. o yüzden iyi dinle beni, dış görünüşüne bu denli zaafım var iken o çocuğu bulmayacak adımların. saf güzelliğinin altında esir tutulan ben, her sabah kendimi öpücüklerinin altında bulmak istiyorum.

görüldü

taehyung
anlaştık demek bu jungkook dilinde.

güzel, harika. bu kural yarın başlıyor, ne sevinçliyim bilemezsin.

uykum geldi, erkenden uyumalıyım ya.
iyi geceler jungkook, bu gece ayrı bir iyi geceler ve güzel geceler mon petit.

end of the chapter.

tadın, en sevdiğim uyuşturucu

Oops! This image does not follow our content guidelines. To continue publishing, please remove it or upload a different image.

tadın, en sevdiğim uyuşturucu.
-0249

maybe i miss you & taekookWhere stories live. Discover now