Bölüm 36: Kızgın 🦊

748 81 110
                                    

🦊

Dün ettiğimiz kavgadan sonra Merih ortadan kayboldu. Onu evde bulamadım ve aradığımda ise telefonuna cevap vermedi. Ferit'i de aradım belki şirkettedir diye ama o da bilmediğini söyledi. Talha'ya sorduğumda ise bir şey bilmiyorum deyip durdu. Sinirle elimdeki telefonu yanıma koyarak arkama yaslandım. Gözlerimi kapatarak "Dize." mırıldandım. Onu bulursam kesinlikle öldüreceğim! Dün söyledikleri yüzünden yeterince üzgündüm ama şu an daha çok sinirliyim. Telefonu tekrar alarak Merih'i aradım. Telefona cevap vermediğinde iç çekerek koltuğa uzandım. Yalnız kalmak istemiyorum ve belki Pelin ya da Yeşim yanıma gelir. Telefonu alarak ilk Pelin'i aradım. Biraz uzun sürse de hemen açtı.

"Efendim Yenge." dediğinde saçımla oynamaya başladım.

"Şey, Pelin. Müsait misin?" dediğimde hızlıca cevap verdi.

"Müsaidim de bir şey mi oldu?" sorduğunda dudağımı ısırarak gözlerimi kapattım.

"Evde yalnızım ve sıkılıyorum yanıma gelebilir misin?" sormamla Pelin cevap vermeden arkadan başka bir ses duydum.

"Ne demek evde yalnız! Merih neredeymiş?" dediğini duyduğumda sesin babaannenin sesi olduğunu kolayca anladım. Beni duyduğuna göre telefon hoparlör de olmalı.

"Bekle babaanne soracağım?" dediğinde iç çekerek o sormadan,

"Dize nerede bilmiyorum. Telefonumu açmıyor ve yalnızım." dediğimde babaanne sinirle bir şeyler daha söylemeye başladı. Bu sırada da Pelin iç çekerek geleceklerini önce babaanneyi sakinleştirmesi gerektiğini söyledi. Telefonu kapattıktan sonra elimi karnıma koyarak "Söylemese miydim acaba?" mırıldanarak sessizlikle öylece karşıya baktım. Sinirle doğrulmamla kapının açılması bir oldu. Merih'in içeri girdiğini gördüğümde sinirle "Neredesin sen? Neden telefonunu açmadın?" sormamla şaşkınca kapıdan bana baktı.

"Anlamadım Kızıl Güzeli." dediğinde sinirle ona baktım. Şu an aşırı sinirli olsam da o neden farklı kokuyor.

"Sen... neden farklı kokuyorsun?" dediğimde kaşlarını çatarak elindekileri bırakıp kendini koklamaya başladı.

"Farklı mı kokuyorum, yok kokmuyorum.” mırıldandı. Onun bu haline sinirle bakarak oturduğum koltuktan ayağa kakıp ona doğru yürüdüm. Üzerindeki kabanı çekerek koklamaya başladım.

"Kesinlikle farklı kokuyorsun!" dediğimde ifadesi bir anda dondu. Kabanını biraz daha çekerek boynunu bile koklamaya devam ederek "Hatta tilki? Üzerinde neden başka bir tilkinin kokusu var." dediğim anda yutkunması bir oldu. Ceketini tutarak "Neden başka bir Tilki kokusu alıyorum, dedim sana!" dediğimde gülerek elimi tuttu.

"Kızıl Güzeli sakin mi olsan?" dediğinde sinirle onu kendime çektim.

"Sakin falan olmuyorum, yani bana cevap ver." dediğim sıra benim dışımda üç hırlama daha duydum. Kaşlarımı çatarak Merih'in arkasına baktığımda kafesin içindeki beyaz bir tilkiyi, Gölge’yi ve Kara’nın hırlamasına baktım.

"Ve bozulan bir özür hediyesi." dediğinde ona dönmem bir oldu. Bana gülerek bakan halini gördüğümde yakasını tutmayı bırakarak geri çekildim. Benim geri çekilmeme izin vermeyerek "Bak sen, kıskandın mı sen biraz önce." dediğinde geri çekilmek istesem de bana izin vermeyerek belimi daha sıkı tuttu.

"Belki." mırıldanınca gülerek dudağımı öptü.

"Hoşuma gitti. Bu kıskanç Mısra'yı daha fazla göstersene bana!" demesiyle sinirle onu ittim. Kahkaha atsa da onu umursamadan kafesteki tilkiye doğru yürüdüm

"Neden bir tilki var?" dediğimde bu seferde arkadan sarılarak güldü.

"Bir değil..." diyerek kafesi açarken Gölge ve Kara'nın uzak durmasını sağlayıp iki küçük tilkiyi görmemi sağladı. Biri bembeyazken diğeri kızıl ve beyaz renkteydi. Gülerek kafese yaklaştığımda ikisinin de korkulu ve savunmacı hali bir anda yok oldu.

Tür Savaşları: Anoxtra | TSS | TamamlandıWhere stories live. Discover now