Bölüm 46: Sırlar 🦊

529 67 3
                                    

🦊

MISRA BELGİN

Adamın kafasından çıktıktan sonra bana bakanlar yüzünden biraz endişelenmeye başladım. Hepsi korkmuş ve endişelenmiş bir ifadeyle bakıyordu. Hatta Merih sinirden ve korkudan ne yapacağını bilemez bir şekilde kendini belli ederek bana bakıyordu. Kendime geldiğimi fark etmesiyle hızlıca yanıma geldi. Beni kendine çekerek, tamamen beni kontrol etmeye başladı. Yüzümü elleriyle sıkıştırarak "İyisin öyle değil mi? Bir şey olmadı değil mi?" sorarak daha bir endişeyle bakınca gülmem bir oldu.

"Dize sakin ol. Ben iyiyim. Hem neden bu kadar endişelisin ki? Sana iyi olacağımı söylemiştim." dediğimde kafasını iki yana sallayarak sarıldı. Sarılması tuhafıma gitse de bende ona sarıldım. Elimi sırtına koyarak "Dize ben iyiyim... ama bana bu şekilde sarılmaya devam edersen nefessizlikten ölebilirim." dememle benden ayrılması bir oldu. Alnımı öperek bana dikkatle bakmaya başladı.

"Sana bir şey olmasına izin vermem!" dediğinde gülümseyerek dudağını öptüm. Ben öptüğümde o da karşılık vermek istedi ama babaannenin öksürmesiyle ondan ayrılmam bir oldu. Babaanne ne zamandan beri oradaydı ya da teyzem? Teyzemin burada ne işi var? Benim bakışımı görünce teyzem gülerek arkasını döndü.

"Biz gidelim en iyisi." dediğinde kızardığımı hissetmem bir oldu. Benim utandığımı görünce gülerek Mete'ye döndü. Teyzemin ona baktığını fark eden Mete hızlıca onun yanına gitti. Babaanne ise sinirle bana bakıyordu. Bu bakışlara bakarsak eğer, büyük bir azar yiyeceğim gibi görünüyor.

10 Dakika Sonra

Bana bağıran babaanne en sonunda sakin kalarak gözlerini kapattı. Teyzem ise gülerek koltukta bana bakıyordu. En sonunda babaanne son bir azar daha çekmek istediğinde teyzem araya girerek "Tamam artık yeter Bilge Hanım! Bırak kız biraz dinlensin." dediğinde son bir kez bana bakıp kendisi de koltuğa geçti. Babaanne oturduğu yerde bile söylenmeye devam ediyordu. Devamlı olarak 'Hamile haliyle kalkmış bu işlere bulaşıyor? Biraz uslu dursanız olmayacak! Anca bela çekin!' gibi şeyler söylemeye devam etti. Teyzem ise benim yorgun ifademe iç çekerek "Tamam o zaman, Mısra'yı iki dakikalığına alıyorum. Konuşmam gerekenler var. Teyzenle özel olarak konuşursun değil mi?" sorduğunda istemeden de olsa tereddüt etmem bir oldu.

"O... olur konuşalım." dediğimde beni onaylayarak koltuktan kalktı. Bende onunla beraber ayağa kalkarak önden ilerleyerek yatak odasına doğru ilerledik. Odaya girdiğimizde dağınıklığa baktım. Daha sonrada etrafa bakındığımda yerde kan görmem bir oldu. Biraz irkilsem de "Teyze o adam iyi mi?" sormamla arkamdan ilerleyen teyzem duraksayarak bana baktı. Bir süre etrafına bakarak ne diyeceğini düşündü.

"Şey... iyi, neden sordun ki?" demesiyle omuz silkerek tamamen içeriye girdim.

"Ah, onun kafasındayken bir kızı olduğunu gördüm. Umarım Dize de bir şey yapmaz. Adama bakmama izin vermeden götürdüler." dediğimde yanıma gelerek iki elimi de tuttu.

"Merak etme sen." dediğinde onu onayladım.

"Peki, ya sen benimle özel ne konuşmak istiyorsun teyze?" sorduğumda dikkatle bana baktı. Daha sonrada elimden çekerek yatağa oturmamı sağladı. Kendisi de yanıma oturarak elini yanağıma koydu.

"Tatlım. Seninle konuşmak istediklerim var ama bana önce cevap vermelisin. Adamın kafasında kimseyi görmedim dedin ama seni öldürmeye çalışan Uraz'dı, değil mi?" sorduğunda kaşlarımı çatmam bir oldu. O ise elimi sıkıca tutarak "Oydu." mırıldandı. Ben ise kafamı başka tarafa çevirdim. Benim bu hareketime gülerek çenemi tuttu. Ona bakmamı sağlayarak "Peki, sorun değil. Şimdi bana bir şeyi daha söylemelisin. Orada birini daha gördün mü? Yani adamın kafasında olmayan sana ait olan bir şey?" sormasıyla duraksamam bir oldu. Gördüğüm sahneden sonraki her şey bulanıklaşmaya başladığı için ondan sonra ne olduğunu bir türlü hatırlayamıyorum. Benim bakışımı görünce "Hafızanı siliyor." demesi bir oldu.

"Anlamadım. Kim hafızamı siliyor?" sorduğumda kafasını eğerek yere baktı. Gözlerini bir süre kapatarak ne diyeceğini düşündü. Daha sonrada iki eliyle yanağıma koyarak bana baktı.

"Tamam, öncelikle. Bunun için çok özür dilerim." dediğinde ona anlam veremeden boynumda acı hissettim. Acıyla bağırmak istesemde Teyzem ağzımı kapatarak "Merak etme bebeğe ya da sana bir şey olmayacak! Ve sende bunu hatırlamayacaksın... umarım." dediğinde bilincimin kapandığını hissetmem bir oldu.

YAZAR

Melisa bulunduğu boşlukta baygın yatan Mısra'ya baktı. Daha sonrada iç çekerek "Buzul konuşmalıyız." dediğinde arkasında büyük bir kahkaha duyması bir oldu. Arkasını döndüğünde Buzul büyük bir alkışla onlara doğru yürümeye başladı.

"Merhaba küçük hain." diyerek sevecen bir tavırla çevresinde yürümeye başladı. Melisa ise büyük bir pişmanlık hissiyle gözlerini kapattı. Onun bu haline bir kez daha kahkaha atarak "Bu pişman halinde ne? Görende zanneder hainlik yapmadın!" diyerek yerde yatan Mısra'nın yanına diz çöktü. Melisa da onlara dönerek dişlerini sıktı.

"Seninle anlaşma yaptık. Neden onu rahatsız ediyorsun! O şu an hamile, yaptıkların ikisinede zarar veriyor" dediğinde Buzul sakince Mısra'nın saçıyla oynamaya başladı.

"Onu rahatsız etmiyorum. Ben onu koruyorum. Ve evet seninle anlaşma yaptım. Küçük tilkimle değil." diyerek çevresinin buz kaplamasını sağlayarak Melisa'nın geri çekilmesini sağladı.

"Buzul kes şunu! Onu korumuyor, tüketiyorsun!" bağırmasıyla Buzul sinirle ayağa kalktı. Daha sonrada geri adım atarak onun arkasında belirdi.

"Onu tüketmiyorum! O zamanki gibi değilim." diyerek onun saçını tutup kendine çekti. Daha sonrada kulağına yaklaşarak "Seninle yaptığım anlaşma sağ olsun. Ona zarar vermeden önce beslenecek başka birini buldum ve onu da tükettim. Şimdi bu küçük tilkiyle de bütün olmaya başladım." diyerek onu yere doğru itti. Ardından da yere düşen kadının boğazına basarak "Ben asla sahibime zarar vermem!" diyerek tekrar yerde yatan Mısra'ya baktı. Derin bir nefes alarak "Ben senin gibi değilim Melisa! Asla çıkarım için bağlı olduğum birini öldürmem!" dediğinde Melisa onun bileğini tuttu. Ama ağırlığı fazla olduğu için onu geri çekemedi. Buzul ise onun çabalayan haline gülerek "Ama şunu merak ediyorum da, hangi yüzle Mısra'nın yanındasın. Yoksa annesine yaptığın gibi ona da mı aynı şeyleri yapacaksın?" sorduğunda Melisa'nın eli bir anda dondu. Onun bu haline gülerek "Hani senin sırf bir isteğin için yaptığın anlaşma sonucunu ablana ödettiğin gibi ona da mı aynısını yapacaksın?" sorduğunda Melisa sinirle onu iterek yerden kalktı. Bir süre öksürerek derin nefesler almaya çalıştı.

"Be... ben böyle olacağını tahmin etmemiştim!" bağırarak oturduğu yerde geri gitti. Kafasını iki yana sallayarak "Ben sadece Mısra'nın onun yerine öleceğini sanmıştım. Zaten iki çocuğu vardı ama... ama o... kızı için kendisini tüketmene izin verdi." dediğinde Buzul sessizce onu izledi. Ama tek kelime etmedi. Elini karnına koyarak "Sadece, benim de bir bebeğim olsun istedim. Bedelin bu kadar büyük olacağını bilmiyordum. Ablamın öleceğini bilmiyordum." diyerek hıçkırarak ayağa kalktı. Elini karnında tutarak "Sadece hastalığımı almanı ve bir çocuğumun olmasını istedim. Onun zaten iki erkek çocuğu vardı. Bir tanesini... sadece bir tanesini kaybetse ne olurdu ki! Ama o aptal gibi kendini teslim etti. O aptal gibi... neden bunu yaptı ki?" ağlamaya devam ederek dizlerinin üzerine düştüğünde başka bir ses duyması bir oldu.

"Belki de sadece karnında kendisinden olan bir canın yaşamasını... kendinden daha önemli görmüştür... ha teyze?" sorusunu duyduğunda sulu gözlerle kendine bakan Mısra'yı gördü. Bitmişlik hissi onu daha fazla ele geçirirken, kendisine bakan gözlerde bir yandan onu yakıyordu.

🦊BÖLÜM SONU🦊

Tür Savaşları: Anoxtra | TSS | TamamlandıWhere stories live. Discover now