UMUT YOK!

225 21 1
                                    

Sadece kopyala yapıştır yapıyorum yazım yanlışı olursa özür dilerim.

Keyifli okumalar

Gecenin karanlığı tüm asaleti ile yer yüzüne çökmüşken bu ürkütücü tımarhanede gecenin karanlığından faydalanan iki kişi vardı.
Çatık kaşları ve dimdik bakışları ile birbirlerine meydan okuyorlardı. İkisi de amacına kenetlenmiş ve istediklerini alana kadar savaşmaya kararlıydı. Biri kariyeri için kendini tehlikeye atmış bir gazeteci, diğeri her gününü iğrenç bir şekilde geçiren bir tutsak olmanın yanında bu tımarhaneden birini kurtarmaya odaklanmış bir direnişçiydi . Evet Mert direniyordu . Her gün tecavüze uğrayıp akşam birilerinin hayatını kurtarmak anca bir direnişçinin yapabileceği bir şeydi. Mert ,Mesut'un esiri olmuştu. Her gün defalarca ölüyordu. Bedeni uyuşturucuya muhtaç iken ruhunu ayakta tutmak için bedenini Mesut'a satıyordu. Ama bedeni son günlerini yaşıyordu. Mesut uyuşturucunun yanında onu günden güne öldürecek bir zehir veriyordu. Mert bunu biliyordu ve ne yazık ki bunlara katlanmaktan başka seçeneğinin yanında karşı çıkacak bir gücü de yoktu .

" Deli değilsin sen ! Değil mi ?" Dedi Mert. Bakışları meydan okuyan siyahlara bürünmüş kadına.

" Değilim!" Dedi Beliz, karşında onu engellemeye çalışan adama .

Belki de Beliz başına gelecekleri bilseydi böyle direnmek yerine kaçardı. Can havli ile!

" Ne tür bir oyun bu? Sen aklını mı kaçırdın! " Dedi Mert. Sesi öfkeli ve gözleri gecenin karanlığını sollar nitelikte karanlık bir kuyu gibiydi.

" Anlamazsın!" Dedi Beliz. Sesinde sert bir tını vardı.
" Bu seni ilgilendirmez . Bana herşeyi anlat ve olacakları izle . Buradaki herkes kurtulur ." Diye devam etti Beliz, sesindeki sert tını etkisini devam ettiriyordu.

" Hah! "
Histerik bir gülüş eşliğinde saçlarının yerinde yeller esen kafasını gösterdi Mert, " Görüyor musun ?"

Beliz , çatık kaşları ve anlamadığını belli eden başkaları ile karşılık verince " Bak ! Aldılar saçlarımı! Sadece onu değil. Bak !" Dedi Mert, kollarındaki morlukları ve kesik izlerini gösterirken " Bunlar da her gün tecavüze uğradıktan sonra bana kalanlar ."

Bunu duyan Beliz'in gözleri kocaman açıldı ve tam konuşacak iken Mert " Her gün, defalarca oluyor. " Dedi . Gözleri dolmaya başlamıştı.

"Sadece bana değil. Burada neler döndüğünü bilen, aklı başına olan herkese . Asıl deliler hiçbir şeyin farkında değil . Sana da olsun istemiyorum! " Dedi Mert. Ağlamaya başlamıştı.

Duydukarı karşında şoka uğramış olan Beliz Mert'e yaklaştı ve titrek elleri ile onun gözyaşlarını sildi .

Mert Sanki bu anı bekliyormuş gibi başını Beliz'in bağrına basıp hıçkıra hıçkıra ağlamaya başladı.

İkili yavaşça yere çöküp beyaz çarşaflı yatağa yaslandılar ve Mert ağlarken Beliz öğrendiklerinden sonra boğazına oturmuş yumru ile yutkunmaya çalıştı.
Olmuyordu !
Öğrendiklerini ne vicdanı ,ne aklı ne de ruhu kabul etmiyordu.
Titrek eli Mert'in ağlamaktan sarsılan kollarına ulaşınca önce yavaşça sıvazlamaya başladı ,sonra da kendine doğru çekip daha sıkı sarıldı.

" Ağlama lütfen." Dedi titrek sesi ile Beliz.

" Ağlama..." Diye devam etti .

Mert ağlamaya devam ederken " Kaçman lazım." Dedi .

Hala Beliz'i kurtarmanın peşindeydi. Belki de Mert'in bu yüreği hürmetine ona kurtuluş hediye edilebilirdi . Belki de çektiği acıların mükafatı olarak da acı bir ölüm...

" Seni burada bırakıp asla ! " Dedi Beliz . Gözlerinden bir damla yaş yavaş yavaş süzülürken dudağının kenarına konuçlandı.
" Buradan birlikte kaçacağız! Ama önce intikamın tadına varacaksın. Herkes varacak !"

Bunu duyan Mert başını Beliz'in bağrından kaldırıp " Hayır! Bunu deneme bile. Bu akşam son şansın. Yarın tedavi diye alacaklar seni . Hemen kaçman lazım. Hemen !" Diye acele ile konuştu.
Ardından ayağa kalkıp hafif eğilerek Beliz'in elinden tutmak için elini uzattı.

Yanaklarında göz yaşları durmaya devam ederken sıcak bir gülümseme ekledi ve güven veren sesi ile " Hadi Beliz. Buradan gidiyorsun . Ben bir çıkış yolu biliyorum. Hadi kalk ." Dedi .

Beliz elini uzatmış ona yardıma hazır adama elini verdi ve ayağa kalktı. Bedeni belki de ilk defa aklı ile uyum sağlıyordu. Bunu yapmak istiyordu. Buradaki herkesi kurtarmak istiyordu.

Mert'in elini sıkı sıkı tutarken
" Sadece bir gün! Bir gün bize yeter . Bırak beni alsınlar. Benim bir planım var . Eğer bana yardım edersen üstesinden geliriz ve sonrası özgürlük. Güven bana ." Dedi .

Mert ,Beliz'in bir planı olduğunu tahmin ediyordu ama bu ona umut vermiyordu .
Aslında onu tutsak eden zincirler değil ruhunun üzerindeki baskıydı. Ona kaçamazsın düşüncesini Mesut empoze etmişti.

Gücü olduğu halde buna inancı yoktu.

" İşe yaramaz ." Diye umutsuzca mırıldandı Mert.

" Yarayacak! " Dedi Beliz ve beyaz yatağın çarşafın tek hamlede çekip çıkarttı.

Ardından yatağın altında , dengeyi sağlayan demir ayakların içe dönük kısmına elini attı ve elini gezdirirdi.

Bir şey aradığı belliydi .

" Ne yapıyorsun?" Diye sordu Mert merak ile .

Beliz biraz daha elini gezdirdikten sonra aradığı şeyi bulmuştu . Elini geri çıkarttığında elinde bir tırnak makası vardı. Bunu Mert'e gösterip "Bu bizim kurtuluşumuz." Dedi .

" Evet çok güzel bir silah bu Beliz. Sanırım senden kurtulmak istemişler. " Dedi Mert ve Beliz'in elindeki tırnak makasını alıp bakmaya başladı.
" Bununla herkesi kurtaracağız, vay bee." Diye dalga geçti.

Beliz göz devirip " Ver şunu!" Dedi ve tek seferde tırnak markasını kaptı.

Yatağa yaklaşırken " Bu sıradan bir tırnak makası değil. " Dedi ve tırnak makasının törpüsünü açtı. Görünürde bir törpüden farkı yoktu ama aslında çok keskin ve küçük bir bıçaktı.
Yatağa doğru eğilip tırnak makasının törpüsü ile yatağa derin bir çizik attı.

" Sen sanıyorsun ki basit ve güçsüzüm. Ama öyle değilim ." Dedi Beliz ve tırnak makası ile işi bitince kenara koyup elini yatağın yırtık kısmına sokup bir şey çıkarttı.

" Bu ne böyle?" Diye sordu Mert, Beliz'in elindeki küçük şeffaf poşete bakıp.

" Bu... Benim zulam. " Dedi Beliz. Yüzündeki ifade görülmeye değerdi. Kendinden amin ve kendine güvenen bir kadın vardı.

" Anlamadım... " Dedi Mert, Beliz şeffaf poşeti açarken.

" Şimdi görürsün. "

Beliz poşeti açarken içinden küçücük bir dinleme cihazı. Ses kaydı yapan küçük bir alet ve bir şişe ilaç, bir de enjektör çıktı.

" Bunları nasıl soktun buraya ?" Diye sordu Mert şaşkınlık ile .

Su an çölde su bulmuş gibiydi .

" Basit ve güçsüz olmadığımı söylemiştim. Şimdi... Yardımına ihtiyacım var . Var mısın?"

Mert ona kararlılık ile yardım teklif eden kadını geri çevirmedi.

" Varım! "

Bazen gereğinden fazla zorlar ve gereğinden fazla cesaret gösteririz. Elimize geçen fırsatları beğenmeyip daha fazlasını isteriz .

Kimi zaman işe yarar ama çoğu zaman sonu hüsran olur .

Mert ve Beliz de planlar kurmaya başladılar , olanları gizli kameradan izleyenlerden habersiz .

Bölüm sonu .

Yazım yanlışı olursa kusura bakmayın lütfen. Telefondan yazıyorum ve bilgisayardan düzeltmeye üşeniyorum 😅

Kendinize iyi bakın 😇

ODA:18 Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin