15. RUHTA AÇAN KİRAZ ÇİÇEĞİ

428 51 23
                                    

Selam! Keyifle okuyun! <3

Çağan Şengül - Papatya

Mavi Gri - Altüst Olmuşum

15. RUHTA AÇAN KİRAZ ÇİÇEĞİ

Ruhum kanadıkça alışıyor.

Sabahın köründe doğan aya karşı geliyordu sanki bu düzen. Koştukça üstüme gelen bir takım olaylar vardı, kaçtıkça üstüme geliyorlar, kaçtıkça yakalıyorlardı. Bir kış gününde, o soğukta, o ayazda, karanlık sokakta, kararmış kaldırımlarda öylece dimdik bekliyordum, seher yavaşça yükseliyor, şafak yeni yeni yeşeriyor, alacakaranlık parçalara ayrılıyordu. Dolu gözlerim acıyordu, stresle ve üzüntüyle avuçlarımı kapatmıştım işte, yine ve yine stresten yediğim tırnaklarım yoktu, avucum boşluk hissiyle sarsılıyordu. Gözlerim ağrıyordu, o ağrı, şişmiş göz kapaklarımdan şakaklarıma, alnıma, başıma vuruyordu. Akmak için bekleyen gözyaşları, aydınlanmış aya yetişebilmek için yanaklarıma uzanacaktı, göz pınarlarımda pusuya yatmıştı ya da derin bir uykudaydı. Bileğimdeki damarlara bir ağrı vurmuştu. Kıpkırmızı kesilmişti bedenim, ruhum fokur fokur kanıyordu. Cinayetin, cesetlerin kokusu burnumdaydı.

Ve birkaç adım daha attım mezarlığa, öldürülen hayallerim o boşluktaydı, ölen, beni anlayan ilk insanın yanındaki boşluktaydı. Tonlarca sayfa oradaydı, ve gözyaşlarım akmadan yağmur başladı. O kadar sert başladı ki, akan gözyaşlarımla beraber toprağa süzüldü. Toprağın mis kokusu burun deliklerimin içine akın etti. Yüzümde buruk bir tebessüm oluştu.

Kilitlerce ağlatılmış resmin ucundan lâcivert mürekkep suya damlıyordu. Çıkan sesler zihnimdeki boşlukta süzülüyordu, buruk tebessümümle burkulmuş ruhum içini titrekçe çekti. Sonra akan burnu usulca üzerindeki ince kazağın koluna sürdü. Boydan boya lâcivert giyinmişti, gecenin koyusu rengindeydi.

"Abla!"

Hıçkırdı sonra bir anda, öylesine derin, öylesine içli hıçkırdı ki... Benliğinde tonlarca yara vardı, şakakları, bilekleri yaralıydı. Ruhum yaralıydı. Tekrar hıçkırdı. Fısıldadı; Yapma. Yutkundu. Lütfen, kırılma.

Yeniden burukça gülümsedim.

Sonra bir anda o kadar sert sarsıldım ki, içime kapanan kara duygulardan süzülerek ana ulaştım. Olduğum yerde durmuş, dizlerim üstünde oturuyordum.

Ellerim, bileklerim titriyordu.

Şakağım ağrıyordu.

Hızlıca elim yerde boydan boya uzanan Rıza Bey'in alnına gitti, şakağından biraz kan süzülüyor, yere damlıyordu. Kan, o kan o günü anımsatmıştı bana. Abimi hatırlatmıştı. Hızlıca boğazımı temizledim, stresten akmaya başlayan burnumu çektim. Tamam, sakin olmalıydım. Olacaktım.

Kirpiklerimi art arda sonuna denk kırpıştırdım. Kendime gelmeliydim. Hızlıca alnındaki derin damara baktım, şakak kısmı feci derecede kanıyordu. Sırtının altından yerdeki kan göletlerine karışan birkaç damla vardı. İç kanaması olabilme ihtimali vardı ve bu ihtimal çok kötü bir ihtimaldi.

Gözlerimi kapattım, lanet olsun ki arabadaki ilk yardım malzemelerinin olduğu kutuyu çıkarmıştım. Tamam, tampon yapabilirdim.

"Uzaklaşır mısınız?" Benim bile beklemediğim ikazımla birlikte Aylin, hızlıca insanları uzaklaştırmaya başladı. Çok karanlıktı, bir adam telefonunun ışığını tutuyordu, yoksa ki hiçbir şey göremeyecektim ki zaten bulanık görüyordum. Seçemiyordum hiçbir şeyi.

DÖVÜŞ OYUNU (+21)Where stories live. Discover now