10.BÖLÜM

353 51 11
                                    


Taehyung, Yoonginin bakışından anlamıştı. Tam da tahmin ettiği gibi, o siyahlı adam Hoseoktu.

Şimdi ne yapacaklardı. Gerçekten oturup Seokjini kaçırmak isteyen adamla, Seokjinin doğum gününü mü kutlayacaklardı.

Taehyung gerilmişti.

Ama kendini toparlayıp olabildiğince sakin kalmaya çalışarak kucağında Seokjin ile gelenleri karşılamak için ayağa kalktı.

Seokjin, kollarıyla Taehyungun boynuna sarılmış ve yüzünü boynuna gömmüştü. Minik elleri Taehyugun ensesindeki saçlarında dolanıyordu. Tatası ona yeni insanların geleceğinden bahsetmişti ama şuanlık çokta umurunda değildi. Sıcak boyundan yayılan tatlı tarçın kokusunu onu sakinleştiriyordu.

"Aaa..! bu çoçuk hala burda mı? Seokjin, değil mi!?" jungkook bir iki gün önce gördüğü çocuğu hala Taehyungun yanında görünce şaşırmıştı. Koca gözleri açılmış ve şaşkınca açtığı ağzından iki ön dişi belli olmuştu. Daha üzerindeki montu çıkartmadan heyecanla Taehyungun yanına adınlamıştı. "Aww ne tatlı bir çocuksun sen böyle... Ben Jungkook ama sen bana Kookie diyebilirsin." içindeki mutluluk ve küçük bir çoçuk görmenin heyecanıyla elini Taehyungun tuttuğu unicorn tulumu Seokjine uzatmıştı.

Seokjin, onun yakınına gelip ona uzatılan ele sonrada sahibine göz ucuyla bakmıştı. Karşısındaki adam sevimli bir tavşana benziyordu. Gülünce daha da benziyordu hatta. Acaba o da onu gibi biri miydi? Sonuçta Seokjin, hamster olabiliyorsa o abi de tavşan olabilirdi. Zaten buram buram havuç kokuyordu.

İçini heyecan kaplamıştı küçük Seokjinin. Kendisi gibi biriyle karşılaşmak onu mutlu etmişti bir an için. Kafasını yatırdığı boyundan kaldırıp önce Taehyunga baktı. Taehyungta Seokjine onaylar gibi gözlerini kapatıp açtı.

Seokjin aldığı güvenle minik elini ona uzatılan, üzerinde küçük resimlerin olduğu ele sarmış ve gözlerini kısarak sevimlice gülümsemişti.

Taehyung, Seokjinin gülümsediğini gördüğünde istemsizce o da gülümsemiş ve dayanamayarak Seokjinin tombullaşan yanaklarına bir öpücük kondurmuştu. Jungkook ise ona sevgiyle gülümseyip elini sıkan çoçuğun yanaklarını mıncırmış ve sevimlilik kotasını biraz daha doldurmak için Jiminin yanına geri dönmüştü.

Seokjin, Jungkook yanlarından gidince tekrar eski yerine geçmiş ve içindeki merakı gidermek için Taehyungun kulağına kimsenin duymaması için sessizce fısıldamıştı.

"Tata, o... O tavşayn mııı?" Taehyung kulağına fısıldayan Seokjinin dediklerine istemsizce kahkaha atmıştı. Bir an gözler ona dönsede hemen toparlanmış ve ona hala kocam gözlerini açmış merakla bakan Seokjine cevap vermişti.

"Hayır bebeğim. O bir tavşan değil, sadece ona çok benziyor. Doğrusu bizde bazen karıştırıyoruz." Taehyungta fısıltıyla cevap vermişti miniğinin kulağına. Konuştuğunda nefesi sürekli Seokjinin boynuna vuruyor ve onu huylandırıyordu. Seokjin ne kadar hayalleri suya düştüğü için üzülse de gıdıklanması baskın geliyor ve onun kahkaha atmasına sebep oluyordu. Tabi Taehyungta miniği güldükçe daha çok huylandırmaktan geri kalmıyordu. Onun kahkahasını duymak onu istemsizce rahatlatıyordu.

O sırada Jimin, Hoseok ve Yoongiyi tanıştırmaya başlamıştı. Yoongi, Hoseokla tokalaşırken daha yakından aldığı şeftali kokusuyla daha da emin oluyordu. Zaten Hoseok eve girdiği ilk andan beri kokusunu buram buram yaymıştı etrafa. Tabi içinde kül kokusu olmadığından daha tatlı bir koku yayılıyordu. Her iki şekilde de güzel kokuyordu ve Yoongi derin derin nefes almamak için çok çabalıyordu. Sapık gibi boynuna yaklaşıp karşısındaki adamı koklayamazdı. Her neyse fazla düşünmemeliydi. En iyisi bu olacaktı.

|𝐇𝐀𝐌𝐒𝐓𝐄𝐑 𝐁𝐎𝐘|Where stories live. Discover now