1- Son ders!

3.4K 167 168
                                    

Son dersteydik bir an önce bu dersten kurtulup eve dönmek istiyordum (kendi aptallığım sonucunda yapmış olduğum iki büyük hata yüzünden tekrar sınav öğrencileri gibi etüte gitmek zorunda kalmıştım) çünkü başım çatlayacak gibi ağırıyordu, artık göz kapaklarım bana itaat etmiyordu! Başımı, biraz uyuma umuduyla sıraya koydum fakat yaşlı kadını kimse dikkate almadığından sınıfta çok fazla gürültü vardı tabi buda benim derin uykuya geçmemi engelliyordu. Yarı uyanık gibiydim ve zilin çalmasına daha 20 dakika vardı, bedenimi iyice uykuya vermiştim ki 20 dakikanın sonunda...

"Hera!"

Sanki biri ismimi söylemişti! Bana seslenen kişiye bakmak için gözlerimi açmak istiyordum ama gözlerim bana karşı gelerek açılmıyordu.

"Yeter kalk zil çaldı!"

Sonunda gözlerimi açmış çantamı almıştım, sınıftan dışarı çıktığımda soğuk havanın etkisiyle kendime gelmiş ve etütte kimsenin olmadığını fark etmiştim.

Peki ya bana seslenen kimdi?

Etrafıma iyice bakındım ama etütün bahçesinde sadece ben vardım, kolumda duran saate bakmak için elimi kaldırdığımda saatin 16.00 olduğunu gördüm, bu nasıl olurdu etütün kapanmasına 1 saat vardı! Belki uykuluyumdur diye gözlerimi defalarca kapatıp açtım ama gördüğüm saat doğruydu. Birden gök gürlemesiyle yerimden zıpladım, hemen o korkuyla dış kapıya yöneldim. Kapıda güvenlikçi vardı ve bana çok tuhaf bir şekilde bakıyordu ben ise dikkat çekmemek adına hızlı adımlarla kapıdan çıkmaya çalışıyordum.

"Hey sen!"

Evet olmasını istemediğim tek şey! Şimdi bu adama ne diyecektim? Dercesine ürkerek arkamı döndüm;

"Bugün Pazar kurs yok. Hem sen nasıl içeri girdin?!"

Adamın dedikleri karşısında beynimden vurulmuşa döndüm, nasıl yani bugün Perşembe olması lazım! Ağlamamak için kendimi zor tutarak;

"Nasıl ya bugün Perşembe!"

"Bakın! Bugün Pazar normalde
benimde burada olmamam lazım çünkü tatil günüm ama Müdür Bey'in istediği bir takım işleri yapmak için buradayım, peki ya siz?"

Artık cevap veremeyeceğim için koşmaya başladım, şiddetle esen rüzgarı delip geçtiğimden nefes nefese kalmıştım. Bacaklarım bitkin bir halde olan bedenimi taşıyamaz hale gelmişti, kafamı çevirdiğimde yoldan geçen yaşlı bir adam gördüm ve ona bugünün hangi gün olduğunu sorabilirdim ama çok saçma olurdu fakat başka da çarem olduğunu sanmıyorum oyüzden yavaşça adama yaklaştım ve;

"Beyefendi bugün hangi gün?" diye çekinerek sordum.

"Pazar." dedi tok bir ses tonuyla ama bir o kadar da gözleriyle 'Bu kızın sorunu ne?' bakışları atıyordu.

Adama sadece açık kalmış ağızım ve şaşkınlıktan aşılan gözlerimle bakakalmıştım, cidden bu olaylar neyin nesiydi?! 

 Birkaç saniye sonra cebimde titreyen telefon, kendime gelmemi sağlamıştı ve arayan annemdi.

"Alo! Anne, tamam tamam hemen geliyorum, kızlarla buluştuk."

Anneme yalan söylemiştim.

Yalan söylemenin vermiş olduğu suçluluk duygusuyla hemen eve gitmek istiyordum, hiç vakit kaybetmeden otobüs durağına doğru ilerledim ve hava çok kapalıydı resmen bulutlar yağmurun yağıcağını önceden haber  veriyor gibiydi.
Otobüs beklerken yağmur başlamıştı bile yanımda şemsiye olmadığı için endişelenmem gerekiyordu fakat buna gerek yoktu çünkü tahminen 35 dakikada eve olacaktım. Gelen otobüsü hiç bekletmeden bindim ve ardından cam kenarına geçip oturdum.

Hera ve AdenHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin