/10/

250 17 5
                                    

Kapının çalması ile Levi'nin beni almaya geldiğini düşünerek topladığım bavulu da alıp aşağı indim. Bavulu girişe bırakıp kapıyı açmadan önce delikten baktım gelen tanıdık birisi değildi. Hiç sesimi çıkartmadan bekledim ama adam ısrarla çalıyordu kapıyı. Kirli sakallı ve az bıyıklı bu adamın yüzünde tam gözünün altında kocaman bir ben vardı. Sessizce kapı deliğinden adamı inceliyordum. Adam kapıyı beş defa çaldıktan sonra artık ümidi keser gibi telefonuna uzandı ve bir numara çevirdi.

Ne olur ne olmaz diye odamdan çakı almak için odama gittim ve hemen geri döndüm. Çakının pimini ittirip açtım ve adamı incelemeye devam ettim. Bir türlü gitmiyordu kapının önünden. Geçen birkaç dakikanın ardından kapının önüne yanaşan siyah araba ve içindeki iki kişi endişe duymama sebep olmuştu. Şortumun cebinden telefonumu alıp Levi ile son konuşmaya tıklayıp bir mesaj yazdım.

Psikopat 🤍

Abi bi sorun var.
14:45

Ne oldu mika iyi misin?
14:46

Ben iyiyim de kapının önünde siyah bir araba var içinde iki kişi var ve kapının önünde de bir adam var durmadan kapıyı çalıyordu sonrada birilerini aradı ve bu siyah araba geldi.
14:47

Üst kata çık benim odamda silah var onu al sonrada benim odama kilitle kendini kırk dakikalık bi mesafedeyim ama yarım saate orda olurum kendini savunmaktan çekinme dikkatli ol.
14:48

Tamam abi endişelenme ben sadece haberin olsun diye söyledim bişey yapamazlar hız yapma normal sür arabayı lütfen
17:48

O hız yapılacak maalesef.
17:49

Levi endişelenmişti ama yersizdi bu endişesi. 3 kişiyi havada karada süründürürdüm ben. Levi'nin sözünü dinledim ve üst kata çıktım. Levi'nin odasına girdiğimde pencerenin yanındaki büyük dolabın içerisinde onlarca silah ve dövüş aleti vardı. İçeriye girme ihtimallerini göz önünde bulundurarak bilgisayarı açtım ve kameradan adamları izlemeye başladım. Adamları izlerken bir yandan da kutudaki biber gazı ve şok aletini çıkarttım ikisini de önüme koydum ve kapıya sırtımı dayayarak oturdum.

İçimden onlarca senaryo geçti ama hiçbiri benimle ilgili değildi. Erene zarar verecek olmaları, Levi yalnız gelirse ona zarar verecek olmaları... Düşündükçe endişe duyuyordum. Kapının önünde duran adam kapıyı tekrar çalmamış, gelen siyah arabanın arka koltuğuna oturmuştu. Şimdilik ortalık sakin görünse de hislerim böyle devam etmeyeceğini söylüyordu.

Levi ile konuşmanın üstünden 25 dakika geçmişti. Levi yine hızını konuşturmuş, yanındaki Erwin ve hange ile birlikte arka bahçe kapısından içeri giriyorlardı. İçeri girebilmeleri için içerden kapıyı açmam gerekiyordu. Levi sanki düşüncelerimi duymuş gibi o an aradı beni.

"Alo , mikasa. İyi misin?" Diyen Levi'ın sesi endişeliydi. "İyiyim abi sorun yok üst kattayım. Camdan gördüm kapıyı açayım mı?" Sonunda rahat bir nefes alan Levi'ın sesini duymuştum. " Tamam aç ama dikkatli ol yine de. Adamlar hâlâ kapının önünde mi?" "Evet" diyerek cevap verdim. "Bi gitmediler ölmeyi bekliyorlar orda haberleri yok!" diye sertçe çıkıştı Levi.

Aşağı inip kapıyı açtım. Levi Erwin ve Hange içeri girdiler. Levi ve Erwin hızla dış kapıya yöneldiler. Hange ile onları kenardan izliyorduk. Levi belinden silahını çıkarttı ve tetiği çekti. Erwin de silahını eline aldı ve ikisi beraber kapıya yöneldiler. Levi bize 'koridora girin' der gibi bir işaret yaparak koridoru gösterdi. Hange ile koridorun köşesinden kafamızı çıkartmış olacakları izliyorduk. Levi son bir kez delikten baktı ve kapıyı açtı. Tetiği açık olan silahını arkasına saklayarak konuştu Erwin. "Evet beyler bir saatdir neden buradasınız? Gözünün altında kocaman beni olan adam evin girişinden biraz uzakta duruyordu. Erwin sorusunu "Birini arıyorum." Diyerek cevapladı.

Erwin herşeyi biliyordu ve ona göre davranıyordu. "Gördüğün gibi." Dedi. "Burada ben varım sadece, işinizi göreceğimi de pek sanmıyorum." Adam Erwine öldürmek ister gibi bir bakış attıktan sonra " bencede görmezsin." Dedi ve uzaklaştı. Siyah araba sonunda gitmişti.

Levi her sinirlendiğinde yaptığı gibi saçını kaşıyarak " tch" dedi. Ervin ve Levi birbirlerine ne yapacağız der gibi bakarken hange " off hadi gidelim." Diyerek kapıya doğru yürüdü. Ben de çantamı almak için üst kata çıktım.

Üst kata çıktığımda tıkırtılar geldiğini farkettim ve anında aşağı yöneldim "Levi, burada biri-" ben daha lafımı tamamlamadan büyük bir el ağzımı tutmuştu ama merdivenden çıkan adım seslerini duyuyordum. Beni duymuşlardı. Zaten duymamaları imkansızdı.

Adamın elini ısırdım ama adam anında hamle yaparak iki elimi de tuttu. Ellerimi kullanamadığımı fark edince işin içine ayaklarım girdi. Adamın kasık bölgesine hızlı bir tekma atmamla adamın elleri gevşedi. Amacı bana zarar vermek değildi. Bu yüzden benim değil eren'in düşmanı olduğunu anlamıştım. Ama mantıken eren'in düşmanı benim de düşmanım oluyordu.

Levi ve ardından Erwin çıkmıştı yukarı. Adam hâlâ ellerimi tutuyordu. Levi adama doğru silahını yönelttiği sırada bir ses duyuldu. " En ufak hareketinde mikasa Ackerman'ı vururum." Çırpınmaya bir son verip sese odaklandım. " Levi, Levi ACKERMAN. " dedi sesin sahibi. Orta yaşlı bir erkekti. Adam yine konuştu. " Sayıları gittikçe azalan ACKERMAN' lardan birisi daha eksilsin istemiyorsan saçma bir hareket yapma."

Levi o kadar sinirlenmişti ki gözleri ölüm saçıyordu. Beni tutan adam yine konuştu. " Şimdi biz buradan öylece çıkıp gideceğiz ve siz tek kelime atmeyeceksiniz." Levi sinirle elindeki silahı adama doğrulturken adam başıma dayadığı silahın tetiğini çekti. Levi elini indirdi ve yüzü bembeyaz oldu. Bana birşey olmasından çok korkuyordu. "Onun kılına zarar verirsen seni parçalara ayırırım anladın mı beni. Kimden emir alıyorsun bilmiyorum ama o emir aldığın kişi de sende intahara kalkışıyorsunuz. Hepinizi tek tek geberticem."

Adam kendini saklamak için resmen beni kullanıyordu. Adamın önünde kalkan gibi duruyordum. Eğer böyle olmasa levi çoktan öldürmüş olurdu bu pisliği. Adam yavaş yavaş yürümeye başlarken " biz de gidelim artık malum daha çok işimiz var bu güzellikle." dedi. Levi o kadar sinirlenmişti ki Erwin kötü bi şey yapmasın diye onun kolunu tutuyordu.

"Sizinle işimiz bitmedi , asla da bitmeyecek!" Diye bağırdı Levi. Adam silahı şakağıma tutarak yürümeye devam etti.

Levi'nin gözlerindeki öfkeyi ve endişeyi görüyordum ve söylediği her kelime gerçekti.

Aşağıya kadar indik. "Pazarlık için biz size ulaşırız. Güzel tekliflerle geleceğiz." Kapıdan çıkarken adam son kez bu sözü söyledi. Levi sinirle bakarak " benim tekliflerim inanın daha güzel olacak. " Dedi. Adam kaşlarını kaldırdı ve "göreceğiz bay Ackerman" dedi.

Beni büyük bir siyah minibüse bindirmişlerdi. Beni olan adamın karşısında oturdum ve olacakları izlemeye başladım. Camdan dışarı baktığımda Levi'nin duvara yumruk attığını ve elinin kanadığını gördüm. Camlar filimli olduğu için onlar beni görmüyordu.

Araba hareket edince karşımdaki adam konuştu. "Merhaba bayan Ackerman ben Owen Hector. Nasılsınız?"

Cevap vermedim ama gözlerim cevap veriyordu.  "Pek konuşkan değilsiniz sanırım. Eren gelince konuşursunuz belki." Adamın sinir bozucu konuşmaları onu öldürmem için bir işaret gibi geliyordu."

" Eren buraya gelmeyeceği için konuşmayacağım da. " Adam sözlerime kısaca güldü. "Ereni duyunca sesiniz çıkıyor demek." Yine cevap vermedim

"Merak etmeyin bizim de aşıkları kavuşturmak gibi bir niyetimiz yoktu zaten sadece zeke'i ve kendiyle beraber kaçırdığı belgeleri istiyoruz. Bay Grisha ve bayan Carla hemen ülkeyi terk edip kayıplara karıştıkları için işimize yarayacak tek kişi biricik sevgilin eren."

Adamın küçümseyen bakışlarına maruz kalmak canımı sıkıyordu ama hâlâ kafama doğrultulan bir silah vardı kendime zar zor hâkim oluyordum. Birkaç saniye sessizliğin ardından "Eren'in Zeke denen adamla düşündüğünüz kadar bir yakınlığı yoktu birşey bilmediğinden eminim." Dedim.

"O kadar emin konuşmayın. Bilmediğiniz çok şey olduğu belli. Anlaşılan sevgiliniz sandığınız kadar dürüst değilmiş."

Ne yani Eren benden birşeyler mi saklıyordu? Saklasa bile bizim güvenliğimiz için olduğu kesin ona güvenim sonsuz ama ne saklıyor..?

Bölümü beğendiyseniz yıldızları doldurmayı unutmayın 🤍

Son Bir Defa //eremika Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin