/14/

34 5 9
                                    

Herkes ölür, herkes o toprağın altına girer. Her insanoğlu bu duyguyu tadar, zorundadır çünkü. Ama neden bu durumdayız ki şuan? Neden başımıza bunlar geliyor? Eğer hayatımda olmasalar berbat bir durumda olacağım insanlar benim yüzümden ne hallerde. Dünyadaki tüm kötüleri öldürsek özgür olur muyduk ki? Düşünmeden yaşayabilir miydi Levi ve Hange. Her gün ayrı bir savaşa giren komutanlarımız rahata erer miydi... Biz ömrümüz boyunca çalışıp sınavlara girip bu ülkeye koruyucu birer kalkan olmak zorunda kalmazdık belki.

"Eren o silah elinde dursun diye değil! Sıksana artık!" Jean ın bağırışı ile kendime geldim ve düşüncelerimden sıyrıldım. Herkes canıyla başıyla savaşıyordu. Eğitimlerden öğrendiğim gibi silahı ayarladım ve ateş ettim.

                               ***
Heryerden geçen mermiler, kan, acılı çığlıklar... Ve sonunda bitmişti.  "Temiz! Çıkın!" Hepimiz hangenin sesiyle olduğumuz yerlerden çıkmıştık. Mikasa elindeki silahı yere attı ve arabaya doğru koştu. Sashanin vurulduğunu öğrenmiş olmalıydı. Biz de koşarak yanına ilerledik. Çoktan orada olan Connie yüzünde buruk bir ifadeyle bakıyordu. "Coonie o iyi mi?" Diye sordu mikasa. Başını salladı. "İyi ama acı çekiyor, hemde çok." Mikasa önce sashanin elini tuttu sarıldı. Ardından ellerini boynuma sardı. Omzundaki saçlarında gezdirdim parmaklarımı. Tüm korkum silindi kafamdan. "Hey! Ayrılın." Levi ın net ifadesiyle ikimiz de irkildik. Yine de birkaç saniye daha öyle kaldık ve ayrıldık. Levi da kocaman sarıldı mikasaya. Gözlerindeki şimşekler inmiş, kaşlarının aldığı sert ifade yumuşamıştı.
"Bidaha yanımdan ayrılmayacaksın duydun mu beni!" Mikasa ağzını açacak gibi oldu ama sustu. Ben de sashanin yanında oturdum başında bir sağlık görevlisi müdahale ediyordu. Etrafı toparlayan Hange, Erwin ve Armin de yanımızdaydı artık. "Arabalara binin yaralılarımız var hastaneye geçiyoruz en hızlı şekilde.

Büyük arabaya bindiğimizde Armin mikasanın omzuna yaşlanmış onu azarlıyor bir yandan da koluna sarılıyordu. Küçükken ikimize de aile olmuştu. İkimiz de bağlıydık ona. Sasha ve coonie sağlık arabasında hantaneye geçmişti bile. Sashanin sağlıklı olması hepimizin içini rahatlamıştı. Jean gözlerini kapatmış oturuyordu sadece o da mikasaya uzun uzun sarılmıştı. Hange ve Levi ise son gördüğümde arabanın önünde öpüşüyordu...

Kısa bir süre olmasına rağmen ölmüş gibi hissediyorduk. Sevgilimin elini tuttum ve başımı göğsüne yaslayıp gözlerimi kapattım. Buna ikimizin de ihtiyacı vardı. Ölümü hiç bu kadar yakın hissetmemiştim fakat korkmamıştım da hiç kendim adıma. Üzerimde bir şok hâli vardı. Tüm ailem canıyla savaşıyordu çünkü. 

    ***

~Mikasa Ackerman~

Belki de şuan herkes yediği en lezzetli yemeği yiyordu, içtiği su boğazından şelaleler gibi geçiyordu. Herkes sevdiğine kavuşmuş, bir masalın sonuna gelmiş, mutlu sonu bulmuştu sanki. Sıradan bir akşam yemeği yiyorduk malikânede. Sanırım büyük olayın üstünden birkaç gün geçmişti. Sasha hastaneden çıkar çıkmaz yiyebileceği her şeyi yemek istemişti. Biz de doktor izninde bunu ona sağlamıştık. Malikânedeki en büyük masada o kadar kalabalıktık ki. Baş köşeden saymak gerekirse en başta Erwin komutan oturuyor huzurla bizi dinliyordu. Hemen yanında Levi ve Hange birşeyler konuşuyor, Erwin de onlara katılıyordu. Ara sıra Levi elini Hange'nin saçlarında gezdiriyor, masanın altından elini tutuyordu. Birbirleri için yaratılmışlar diye düşündüm.

Gözlerimi o üçlüden ayırıp başka bir üçlüye çevirdim ki son anda artık üçüncü kişinin oradan ayrıldığını hatırladım. Oraya da sıra gelecekti... Sasha ve Coonie birlikte her yemeğin tadını çıkarıyor, sevgi dili olarak bunu kullanıyorlardı. Çoğumuzun güldüğü tuhaf şakaları ve davranışları da bunun tuzu biberiydi. Uyumlarını tanımlayacak olsaydım eğer köfte ile patates diyebilirdim ya da bir elmanın iki yarısı...

Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: Jan 22 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

Son Bir Defa //eremika Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin