/11/

168 9 3
                                    

~ Eren jeager ~

"Ne demek mikasa'yı kaçırdılar!" Diye bağırdım. Levi bizi almaya gelmişti yanında da Erwin ve hange vardı. Ama mikasa'yı o adamlar almıştı.

"Kes sesini eren." Dedi Levi elindeki kanları kolonya ile silerken. Beni çıldırmak istiyorlardı sanırım. "Eren sakin ol. sence mikasa'yı kurtarmamız için küçücük bir ihtimal bile olsa Levi onu almadan buraya gelir miydi?"

Başımı öne eğdim. Hange haklıydı. Yanımda oturan Armin "planımız ne?" Diye sordu. Levi ise bilmiyorum dercesine kafasını salladı. Hange ise aklına birşey gelmiş gibi gözlerini açtı. Erwin de bunu fark etmiş olacak ki gözleriyle neler olduğunu sordu. Herkes ikisine bakıyordu.

"Neler oluyor bize de söyleseniz hiç fena olmaz." dedi annie. "Askeriyede uzun süredir aranan bir topluluk var aynı kişiler olduklarından şüpheleniyorum." Diye yanıtladı hange.

Levi gözlerini kocaman açtı ve kolonya yı elinden düşürdü. "Lütfen aynı kişiler olmasınlar!" Dedi Levi endişeyle. Connie "neden?" Diye sorunca Erwin açıkladı. "Yaptıklarını görseniz onların eline kimsenin geçmesini istemezsiniz. Düşmanınızın bile..."

Erwin sözlerini tamamladığında Sasha" nın gözlerinin dolduğunu fark ettim. Herkesin kanı donmuştu. Adamlar okadar çeşitli işkenceler yapıyorlardı ki anlatırken Erwin bile tiksinmişti.

"İzin vermeyeceğiz! Gerekirse teslim olurum." Dedim tüm sinirimle. Levi ise bana öldürecek gibi bakarak konuştu. "Ne seni ne de mikasa'yı onların eline bırakırım. Kimsenin teslim olmasına izin vermiyorum!"

*

Aradan çok geçmeden Levi, Erwin ve Hange birliğe gitmek için konuşup evden çıktılar. Bizi de Ackerman malikanesine göndermek için güvenlikli bir araç göndereceklerini söylediler.

Yaklaşık 20 dakika sonra beklenen telefon ile dikkatli bir şekilde bizim için gelen arabaya binip eşyaları yüklemiştik.
Yolda giderken arabayı süren adam bana çok tanıdık gelmişti. Adam bakışlarımdan anlamış olacak ki, sanki biliyor gibi konuştu. "Bu arada ben moblit. Sizin dinazorların arkadaşıyım."

Herkes adama ruhsuzca, "memnun olduk" tarzında birşeyler söyleyip geçiştirdi. Üzülmemeleri elde değildi.

Günler sürmüş gibi gelen ama aslında bir buçuk saat süren yolun ardından dev malikaneyi çevreleyen duvarların önünde durduk. Duvara sabitli ama bize dönük bir kamera kırmızı bir sensör yakmaya başladı. Önümüzdeki büyük kapı yana doğru yavaşça açılmaya başladı. Kapıdan arabayla girince yine içeri girmiş olmadık. Muhtemelen gelen arabaları kontrol etmek için yapılan özel bir bölmede duruyorduk.

Yandaki kulübeden siyah giyimli, üstündeki kıyafeti asker üniformasının daha dar bir haline benzettiğim bir adam çıktı. Elinde fener gibi birşey vardı ama fenerden çıkan ışık maviydi. Adam elindeki mavi ışığı arabanın çevresinde gezdirdi. Muhtemelen arabada patlayıcı benzeri birşey olup olmadığını kontrol etmek istedi.

Jean adamın bu yaptığını hoş karşılamadı ve konuştu. "Biz buraya aile üyeleriniz tarafından gönderildik. Yaptığınız gerçekten hoş birşey değil."
"Hey" dedi moblit. "Sakin ol sadece işini yapıyor."

Adam bagajı da kontrol edip arabanın kontrolünü bitirince sıra bize gelmiş olacak ki adam seslendi. "Teker teker arbadan inip arama kabinine girmenizi isteyeceğim."

Son Bir Defa //eremika Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin