2..

192 22 14
                                    

   En kusursuz cinayet, birinin yaşam sevincini öldürmektir. Dedi ölü gözlerle toprağa bakarken.

İçeriye girdiğinde oturma odasına davet edilen İzuku, kendisine ikram edilen çayı yudumlamaya çalışırken.

"Lütfen evinde gibi hisset, olur mu İzu-chan."

Dedi Mitsuki.
Mitsuki her zaman sert görünen bir melekti, bunu en iyi de İzuku biliyordu. Ona her zaman kendi oğlu gibi davranıyordu. Hatta kendi oğlundan daha iyi.

Dediği gibi, tam olarak olmasa da bir süreliğine kendini evindeymiş gibi hissetti İzuku. Kafasını hafif öne eğdi ve teşekkür etti Mitsuki teyzesine.

Çayını bitirdikten sonra bardağını mutfağa götürmek için kalktı yerinden ve sakin adımlarla ilerledi. Lavabo da bardağını yıkarken, arkasında bir karartı hissetti. Hiçte iyi niyeti olmayan bir karaltı.

Bardağı hafifçe havada salladıktan sonra yan taraftaki bezin üzerine yerleştirdi ve yavaşça arkasını döndü. Alev saçan kırmızı gözleriyle ona bakan Katsuki, nefretini yüz ifadesiyle belli ediyordu.

"Bana bak aptal. Burada olduğun sürece, odamdan ve benden uzak dur. Tamam mı!?"

Ah Kacchanım... Diye geçirdi içinden İzuku.

Kelimelerinde senin gibi... Kaba ve soğuklar...

Gözlerindeki ışıltı kısa bir süre içinde söndükten sonra, koyu yeşiller kırmızıları buldu.

"Tamam.."

Diyebildi onca kelimenin varlığına rağmen. Mutfağın ölümcül ve korkunç aurası iki çocuk birbirinin gözlerine koyu bir şekilde bakarken daha da ağırlaştı. Ve bir klasik olarak buna dayanamayıp çekip giden Katsuki oldu.

Önünde durduğu çocuk sanki hiç yokmuş gibi büyük bir hışımla mutfaktan ayrıldı.

İzuku yine bir başına kaldı

Sırtını yasladığı tezgaha ellerini attı ve sıkıca tutundu, yavaş yavaş çömelirken. Duygu hissetmiyormuş gibi görünen suratından çenesine bir kaç damla süzüldü.

O an ölmek istedi 

Hızlanan göz yaşlarının ardından ellerinden birini tezgahtan ayırdı ve hızla ağzını kapadı. Belki bunu yapmasa da kendince olacak çığlıkları kimse duymayacaktı ama bu çığlıklar büyüyebilirdi.

Bir süre boyunca hiç hareket etmeden öylece durdu. Mutfaktaki ağırlık kalkana kadar o da kalkmadı. Canı yanıyordu...

~

Kendisine koltukta hazırlanan yatakta öylece uzanan İzuku sadece tavanı izliyordu. Buraya yatalı ortalama bir saat olmasına rağmen tavandaki tüm lekelerin yerini ezberlemişti. Değişiklik hiç bir zaman ona göre değildi.

Sıkıldığı yataktan yavaşça doğruldu. Saate baktı göz ucuyla.

22.47

Ah... Belki de sadece bir saat olmamıştır...

Kendisine verilen ev terliklerini yavaşça ayağına giydi ve doğruldu. Bu boğuk ve yalnız olduğu ortam ona hiç iyi gelmemişti, biraz havaya ihtiyacı vardı.

Koltuğun kenarında duran hırkasını bir çırpıda giydikten sonra dışarıya çıktı. Hava soğuktu, hafif bir meltem vardı. Dış kapının önündeyken yavaşça etrafa bakındı, kimse var mı yok mu kontrol ettikten sonra ıssız sokakta ilerlemeye başladı.

One Week   -BakuDeku-Where stories live. Discover now