8

560 60 39
                                    

Öğle arasının zili çaldığını duyduğumda başımı sıradan kaldırdım ve esnedim güzelce. Ders kore tarihi olduğundan uyumuş, Jaemin'e zil çalınca beni uyandırmasını istemiştim lakin o da benim gibi uykunun tatlı zehrine kanıp hayaller aleminde gezintiye çıkmıştı.

Gülümseyerek elimi saçlarına attım, ipeksi tutamları parmaklarımın arasında kayıp giderken huylandı Jaemin, gözlerini yavaşça açarken gördüğü ilk görüntü ben olmuştum. Uyku mamurluğuyla bana karşılık vererek gülümsese de başta, sıramızın önüne gelen gençlerle dağıldı ilgi odağımız, ikimiz de bize gülerek bakan bedenlere bakarken öndeki sarı kafa aşağılar tondaki sesiyle konuşmaya başladı.

"Söylenenler doğruymuş, Na Jaemin gerçekten de bizim okulda." Jaemin doğrulup sarı saçlının ne demek istediğini anlamaya çalışırken yanındaki siyahlı söze girdi bu sefer. "Hey, matematik sorularını bize de söylesene, sadece kendin faydalanma-"

Jaemin'in soruları çaldığını ima ettiklerini anladığım gibi sinirle ayağa kalktım. Daha fazlasını duymaya gerek görmemiştim, kederli gözlerle gençlere bakan Jaemin'i kolundan tuttuğum gibi gençlerin arasından çıkaracakken bana çelme takan pembe saçlı yüzünden yere düşmüş, sinirle kalkmıştım ayağa.

Jaemin korkuyla olacakları beklerken arkama aldım onu, kesinlikle yalnızca onun meselesi değildi. Beni de bu işin içine katmışlardı ki, büyük bir hataydı bu yaptıkları.

"Canının yanmasını istemiyorsan uzak dur Lee Jeno, biz okulumuzda hırsızları sevmeyiz. Na Jaemin'e ufak bir ders vereceğiz o kadar." Siyah saçlının gülerek dedikleri üzerine sıktığım yumruğum doğrudan yüzüne inerken ortalık çoktan karışmıştı.

Sırıttım ve üzerime atılan beş gence baktım. Üzgünüm anne ama bugünüm biraz olaylı geçecek.

«...»

"Ben annemin oğluyum, hiçbir lafın altında kalmam." dedim alttan alttan baktığım müdüre. Müdür ise bıkkın bakışlarını anneme yönlendirmiş, iç çekmişti.

"Oğlunuz beş genci dövdü Bay Kim."

"Jeno, olayı anlat." kedi gözlü annemden gelen istekle hemen ayağa kalktım ve olayları kısa bir özet geçtim. Bu sırada beni dinleyen annem arada başını sallıyor, olayları kafasında tartıyordu.

"Anladığım kadarıyla ilk saldıran Jeno değil, karşı taraf müdür bey." annem bütün sakinliğiyle ayağa kalktığında alnından sicim sicim terler aktı yaşlı adamın. Beni de, annemi de zerre sevmiyor olmalıydı. "Yani suçlu olan Jeno değil, o beş genç."

"A-Ama-"

"Taraf tutuyorsunuz. Eğer o beş genç ceza almazsa ne yazık ki mahkemeye başvurmak zorunda kalacağım."

Soğuk sesi odayı dolduran annemin duygu barındırmayan hareleri müdüre çevrildiğinde yutkundu bunak müdür. "İ-İşleri bu kadar ciddiye bindirmeye gerek var mı Bay Kim? Basit bir olay işte, gençler hata yaparlar elbet."

Gülümsemeye çalışan müdüre göz ucuyla baktı annem, ne yalan söyleyeyim ben bile korkmuştum. "Konu oğlum Jeno ise benim için hiçbir olay basit değildir, haddinizi bilin."

"Ah, elbet ilk göz ağrınız Minhyung babası Lee Taeyong ile gittiğinden beri Jeno'ya daha düşkün oldunuz Bay Kim ama-"

Müdürün girdiği konuyla olduğum yere çakılı kaldım, bu saatten sonra annemi ben bile durduramazdım...

"Sen." hızla masaya doğru yürüdü annem. "Hemen." ellerini koyu tahtaya sertçe vurdu. "Kes sesini." sinirle soludu. "Yoksa ben keserim."

Müdür korkuyla anneme bakarken sertçe açıldı kapı. Bakışlarım içeriye giren bedene dönerken neşeyle sıçradım yerimden.

"Babaaa!"

Ben babama doğru koşup sarılırken annem yavaşça doğruldu ve bize döndü. Birçok duygu barındıran hareleri ikimiz üzerinde gezinirken boğazını temizledi babam benden ayrılmadan hemen önce. "Dongyoung, müdür bey ile biraz konuşmak istiyorum, bize izin verir misin?"

Beti benzi atan müdüre oturup saatlerce gülebilirdim lakin dışarıda bekleyen Jaemin'i bekletmek istemiyordum. Ebeveynlerime el sallayıp odadan çıkarken annemin belli belirsiz "Çıkmayacağım." diyişi çalındı kulağıma.

Ben odadan çıkıp kapıyı kapatırken duvara sırtını yaslayan Jaemin endişeyle yanıma yaklaştı ve kapalı kapıya baktı bir süre.

"Annen ve baban..?" dedi şaşkınlıkla. Ünlü ceo Lee Taeyong'un babam ve ünlü avukat Kim Dongyoung'un annem olduğunu yeni öğreniyordu gerçi, şok olmuş ifadesine gülmeden edemedim.

"Canım bubble tea istiyor, kantine gidelim mi?"

Kolundan tutup müdürün odasından uzaklaştırmak istedim Jaemin'i lakin o bileğimi kavradığı gibi beni kantinin tersi yönüne çekmeye başlamış, revire kadar sürüklemişti arkasından. Merakla olacakları beklerken revirdeki yatağa oturtuldum. Jaemin çıkardığı pamuğa tentürdiyot dökerken büyülenmiş bir halde onu izliyordum yalnızca.

Endişeli hali ne de güzeldi Jaemin'in, insanın baktıkça bakası geliyordu. Gözlerimi üzerinden alamıyorum derken yarılmış kaşıma bastırdığı tentürdiyotlu pamuk yüzünden acıyla tıslamamla korkuyla geri çekildi Jaemin, canımı fazla yaktığından endişelenmişti.

Gülerek kolundan tuttum ve bedenini bacaklarımın arasına hapsettim, kollarım da ince beline sarılırken çenemi göğsüne yaslamıştım. "Devam edin hemşir bey, siz olduktan sonra canımın ne kadar yandığı önemsiz."

Kırmızıya boyanan yanaklarıyla öylece suratıma bakan Jaemin diyecek bir şey bulamazken kafamı sağa doğru çevirdim ve yarılmış kaşımı gösterdim. Başını sallayıp sessizce işine devam eden Jaemin'i göz ucuyla izlerken sürekli dudaklarını birbirine bastırması ve harelerini kaçırması deli gibi hoşuma gitmişti.

Sözümü geri alıyorum, endişeli Na Jaemin'den daha güzel bir şey varsa o da utanmış bir Na Jaemin'di...

«...»

Selam Jaemin enayileri, kaptanınız Lee Jeno konuşuyor. Kemerlerinizi bağlayın, çünkü Jaemin çok güzel ağlıyom.

Same bro, same...

-Cholog

-Cholog

Oops! This image does not follow our content guidelines. To continue publishing, please remove it or upload a different image.
Pochemuchka | NominWhere stories live. Discover now